
Doğuş’un omurgası üç sac ayağına oturtulmuştur. Köşe yazarlarımız, Dosya Konuları’mız ve Söyleşilerimiz. Haberlerimiz günlük olarak Websitemizde yayınlandığı için onları bu omurgaya dâhil etmedik. Yazarlarımız her ay gündeme dair gözlem ve düşüncelerini paylaşırken, dosya konularımızla kamuoyu ve gündem oluşturmaya çalıştık. Söyleşilerimizle de toplum için varlık gösteren, anlam ifade eden insanlarımızı tanıtmayı ve onların gözleriyle yaşananları yeniden okumayı istedik. Bu da Doğuş’un, toplumumuzun tamamı tarafından kabul edilişini sağladı.
Bu sayıda yine önemli bir konuyu dosya olarak işledik. Yazarlarımız da konuyla alakalı görüşlerini köşelerinde sizlerle paylaştılar. Söyleşiler bölümünde de iki güzel insanı ağırladık. Hem mesleki alanda büyük başarılar elde etmiş hem topluma mal olmuş hem de insani ilişkilerde güven, itibar, sevgi ve saygı elde etmiş bu güzel insanlardan biri Webactueel kurucusu ve yöneticisi(CEO) Yasin Yıldırım.
Uzun zaman önce verilen sözümüzü yerine getirmek için randevulaştığımız gün ve saatte ofisinin kapısını çaldım. Çok nezih bir mekânda, 15 civarında harıl harıl çalışan, güler yüzlü bir ekiple karşılaştım. Yasin Bey her zaman olduğu gibi bir müşterisini ağırlıyordu. İkram edilen su bitmeden Yasin geldi, kucaklaştık ve ofisi tanıtmak amacıyla gezdirdi. İnsan böyle gençlerin bu başarısına gıpta ediyor, gurur duyuyor. Hem mesleki başarısı hem de topluma ve ülkeye kattığı değerler nedeniyle tanınması gereken biri Yasin Yıldırım. İşte bizler de bu nedenle onu ve onun gibilerini tanıtmayı bir görev olarak gördük ve onunla istifade edeceğiniz, keyif alacağınız, sonunda da gururu duyacağınız bir sohbet gerçekleştirdik.
Kendisini, toplumun bilinçlenmesine ve gelişmesine adayan, bilgi ve birikiminin zekâtını ülkeye ve insanlara ödemek için koşuşturan Yasin Yıldırım’ı tanıyarak söyleşimize başlıyoruz…
Yasin Yıldırım: “Dijitale yatırım yapın, geride kalmayın!”
Okurlarımıza Yasin Yıldırım’ı tanıtır mısınız. Kimdir Yasin Yıldırım?
Elazığlı baba, Muşlu anneden 1993 yılında Bursa’da doğdum. 7 yaşına kadar Türkiye’de kaldım. Ondan sonraki hayatım Hollanda’da geçti. Eğitimimin tamamını Hollanda’da aldım. Delft’te Haagse Yüksek Okulda Makine Mühendisi olarak tamamladım. Bu alanda bir çalışmam olmadı. Kendimi bildim bileli girişimci, firma yöneticisi olarak hayatın içindeyiz.
Aile Holdingi olan ve altında eğitim, teknoloji ve dijital pazarlama alanında hizmet yürüten, 10 ayrı firmayı barındıran ve 150 çalışanı bulunan Loyaal’da aktif yöneticiyim. Evli, iki yaşında bir çocuk sahibiyim.
MÜSİAD Hollanda’nın 5 yıldır İletişim Başkanlığını yürütüyorum. Orada üye olan işverenlerimize de bilgimiz nisbetinde katkı sunmaya çalışıyoruz. MÜSİAD’ın Hollanda’da markalaşması adına büyük gayretler içinde çalışmalar yapmaktayız.
Haftanın dört günü Webactueel’de müdür olarak çalışıyorum. Kalan bir günü de Loyaal Holding’in toplantılarına ayırıyorum. Arta kalan iki günü de aileme ve gönüllü olarak yürütülen çalışmalara ayırıyorum.
Biraz da Webactueel’i anlatabilir misiniz?
Webactueel Türkçe deyimle “Dijital Reklam Ajansı”dır. Webactueel’de, Websitesi, Webshop, Sistem denilen olayları sıfırdan kurup, belli bir aşamaya getiriyoruz. Websitesi çok önemeli ancak onu kapalı bir dükkân gibi düşünün. İster 1000 euro yatırım yapın ister 100 bin Euro. Websitenin kendisi size başlı başına iş getirmez. Masraf olmaktan öteye gitmez. Bizim yaptığımız ise, bir adım daha ileri giderek bu siteden nasıl para kazanılır, esnafımız nasıl iş yapar mantığı ile hareket ederek; dijital reklamı Websitede uyarlıyoruz.
Dijital reklam dediğimiz olay 3 A’dan oluşuyor: 1- Google’de üst sıralara çıkma olayı. 2- Google Ets’de, yani Youtube, haber sitelerinde çıkan reklamlar. 3- Sosyal Medya ağı. Bu da başlı başına başka bir âlem. Kısacası müşterinin hedef kitlesi neredeyse, oralarda müşterinin tanıtımı, ilanı, reklamı yayınlanıyor.
Bunu yapan yüzlerce firma var, sizin farkınız nedir?
Bizim farkımız, müşteriyi dinleyerek, onunla beraber hareket etmemiz ve bugüne kadar yaptıklarımızdır. Müşteri geliyor, kahvesini yudumlarken şunları söylüyor: “Yasin, seni tavsiye ettiler, işini iyi ve düzgün yapan, güvenilir bir insan olarak biz de işimizi sana yaptırmak ve firmamızı büyümek için buradayız”
En sevdiğim söz de bu işte… “Firmamızı büyütmek istiyoruz” Topu bize paslaması bizim işi başlatıyor. Bizim Webactuuel’de yaptığımız işin özü; dijital reklamı kullanarak firmaları katlayarak büyütebilmektir. Firmanın cirosu bir milyon Euro. Dijital reklam ağını iyi kullanmamış. Bize geldikten sonra firmanın bir yılda cirosu neredeyse iki katkına çıktı. Yine bir eğitim kurumu bizimle beraber çalıştıktan sonra öğrenci sayısını beşe katladı. Üzülerek söylemeliyim ki, Hollandalı girişimciler bizlerden hep 3-5 adım önde olmuşlar. Onlar bir işe girişirken toplam bütçelerinin yüzde yirmisini dijital reklama ayırırken; bizimkiler diyor ki “Yahu onu da yaparız, bir ara bakarız, hele şu işimizi bir başlatalım.”
Geçen bir mobilya işletmecisi müşterim geldi. Mağaza için 300-400 bin Euro harcamış, dijital reklam için “bir ara bakarız” demiş, aradan 3 yıl geçmiş, yeni anlamış bu işin önemini, daha yeni buldu bizi. Eğer ilk açtığında bize gelseydi şimdi cirosunu 3 katına çıkarırdı. Maalesef böyle bir anlayış var.
Veri odaklı şirketten kastınız nedir?
Biz veriye çok önem veriyoruz. Onun için de bizi “veri odaklı şirket” olarak tanımlıyorlar. Örneğin, Facebook’a 1 euro attık, 3 euro dönüşümü oldu; Google’a 1 euro attık çıkan 10 euro oldu. Bu durumda biz müşteriyi elbette daha kârlı olan alana yönlendiriyoruz. Bu yüzden dijital noktada bir sorununuz varsa, bizi arayın yeter.
Yine önemli bir firma için taşeronluk yapan bir arkadaşın eleman eksiğini çok kısa bir sürede giderdik. Hem de çok cüzi bir bedel karşılığında. Aynı işi Hollandalı bir şirkete yaptırmış olsaydı hem maddî anlamda gideri çok olacaktı hem de bu kısa zamanda o eksiklik giderilemeyecekti. Yani bu gibi sorunları olanlar için en etkin ve doğru adres biziz.
Yine ayrı bir sektörde iş yapan biri geldi ve büyümek istediğini söyledi. Cüzi bir bütçe ile tek adamlık bir şirketi, 18 ay gibi bir sürede 100’ü aşkın elemanla çalışır hâle getirdik.
Bu birikim, donanım ve profesyonelliğe rağmen yeterince tanındığınıza inanıyor musunuz?
Hollandalılardan daha iyi işler yapmamıza, daha girişimci ruhu taşımamıza rağmen onlardan on adım geride olmamız benim zoruma gidiyor. Çünkü ben işadamıyım, sosyal bir yanım var ve bu topluma ve toplumu meydana getiren herkese bir katkı değer sunmak için çabalıyorum. Bizim toplum 10 kat daha fazla çalışmasına, üretmesine rağmen kendisini bir türlü ispatlayamıyor ve hak ettiği yere gelemiyor, hakkıyla kazanamıyor. Müşterilerimizin yüzde 80’i Hollandalı. Bizi yeni tanıyan bizim insanlarımız da “sizi daha önce neden tanımdım” diye pişmanlıklarını bildiriyorlar. Önce en ucuzundan başlıyorlar, sonra en pahalısına geçiş yapıyorlar ama her ikisinin akıbeti de maalesef çöplük oluyor, geri dönüşüm olmuyor. Bundan dolayı da bizim sektörde güven ortamı çabuk kayboluyor. Vatandaş açıkça “sana değil, ama sizin piyasaya güvenim kalmadı” diyerek yaşadığı acı tecrübeleri paylaşan çok insana rastladım. Ben de kendilerine “müsaade edin, bizim piyasada iyilerin de güvenilir olanların da olduğunu gösterelim” diyorum ve yapılan iş sonrasında da o güven tekrar kazanılıyor, hamdolsun. Müslüman ve Türkiye insanına hizmet etmek, onların sorunlarını çözmek benim boynumun borcudur. Ben meseleye bu bilinçle bakıyorum. Erbakan hocamın da tam da bu hususta önemli bir tespiti var: “Onlar istiyorlar ki biz elma armut yetiştirip, satalım. Bizim onca emeğimizi küçücük bir çip ile, silah ile takas edelim. 1 dakikalık zamanın ürünü bir yıllık emeğin karşılığına bedel oluyor.”
Ben de istiyorum ki, Türkiye insanının emeği değerli olsun. Bunu değerli kılmanın yolunun dijital reklamdan geçtiği bilinsin istiyorum. Ben bu heyecanla konuşunca karşımdaki sanıyor ki benim ona ihtiyacım var. Vallahi de billahi de ben böyle bir ihtiyaçtan değil, ben senin büyüme potansiyelini gördüğüm ve kullanmanı istediğim için bu denli heyecanlıyım, kaygılıyım ve duyarlıyım.
Bizimle bir kahve içimi beraber olan insanlar bizdeki bu hassasiyeti hemen anlayabiliyorlar ve hemen anlaşma sürecine girilerek “Yasin Bey, bizden hangi bilgileri istiyorsunuz?” diyerek o güven ortamı anında tesis ediliyor. Benim reklama ihtiyacım yok. Yapım gereği, yaptıklarımızı anlatacak kadar kendimi asla ön plana çıkarmadım, çıkarmam. Ancak amacımın ne olduğunu da bildirmem gerek. Yoksa elimdeki imkân ve fırsatlarla pek çok basamağı kullanabilirdim ama asla tevessül etmedim. Benim derdim başka.
Daha neler yapılmalı, girişimcilere çağrınız nedir?
Aslında şirketini büyütmek için yatırım yapanlar da var. Ancak yanlış adres olunca, hem kendi o alandaki piyasaya güvenini kaybediyor hem de onu tanıyanlar bu sektöre uzak duruyorlar. Ben de sırf o ümidi yeşertebilmek adına “gelin, bir çay-kahve içelim, birbirimizi tanıyalım ve birbirimiz için ne ifade ediyoruz, karşılıklı görelim, bilelim” diyorum. İş konuşmayalım, sadece birbirimizi tanımak için bir araya gelelim. Bu çağrıyı duyanlar geliyorlar, bizi tanıyorlar, çalışma mekânımızı, profesyonel ekibimizi ve bilgimizi, samimiyetimizi yakından görüyorlar; o zaman bir işbirliğine giriliyor. Bu buluşmalarımız, ayrılan vakitlerimiz de asla herhangi bir bedel karşılığı olmuyor.
İnsan belli bir kazançtan sonra daha ileri gitmek istiyorsa bunun sebeplerinden biri de onun düşünce yapısından, ideal ve dava bilincinden dolayıdır. Bilgisinin, kazanımın diyet ve zekâtını ödeme anlayışındandır. Bizim 15 yıla yakın bir geçmişimizden sonraki hedefimiz topluma hizmetten başkası değildir. Biz müşteri ayırmıyoruz ancak, yıpranan, hor görülen, emeği sömürülen insanlarımızın ayağına kadar gidiyor, onları dinliyor, sorunlarına çözüm olmaya çalışıyoruz. Yerli biri aradığında ise ofisimize çağırıyoruz.
Hedefleriniz nelerdir?
Belçika’da da Türk esnaflarının çok olmasından dolayı Webactueel olarak orada da en kısa zamanda bir şube açma niyet ve hedefimiz var. Türkçeye katma değer sağlayabilmek adına İstanbul’da da Webactueel’i kurumsallaştırma plan ve çalışmalarımız var. Hollanda-Türkiye arasında ciddi bir ticaret ağı var. Bu alanda da Türkiye insanımıza çok iyi hizmetler vereceğimize; iki ülke arasındaki bu ağı daha sağlıklı bir zemine oturtacağımıza ve güven ortamı sağlayacağımıza inanıyorum. Böylelikle çalışma ekibimizin sayısını da 50’lere çıkarmayı hedefliyoruz…
Kendinizi nerede görüyor ve görmek istiyorsunuz?
Yaptığımız iş alanında, kendini isbatlamış, güven kazanmış firmalar listesinde Hollanda’da ilk 5’te olduğumuzu biliyoruz. Bu da bizleri ayrı bir mutlu ve onore ediyor. İş aldığımız firmalara işimizi en düzgün bir şekilde yapmaya, bilgimizi de toplumumuzla ücretsiz paylaşmaya çalışıyoruz
Toplumsal hizmet, gönüllülük alanında da pek çok hizmetler yürüttünüz. Gençlere bu konuda neler tavsiye edersiniz?
“Zaman yoksa, zamanı oluştur” sözü beni çok etkiliyor. Birisi randevu istiyor bakıyorum 3 aylık ajandam dolu. Ama ona vakit ayırmam gerektiğini de biliyorum. O zaman hor kullandığım vakitlerden, ailemden, yeme-içmeden tasarruf yaparak vakit kazanabiliyor ve o kişinin yardımına koşuyorum. Bu sadece müşteri ile alakalı da değil, ailem, çevrem, dostlarım için de geçerli. Gençlerimizin gönüllülük alanda hizmet etmemelerinin en önemli sebeplerinden biri de “zamanım yok” bahanesinin arkasına sığınmaları. Oysa zaman çok, onu iyi kullanan yok. MÜSİAD Avrupa’nın belki de en genç yöneticisiyim. İşimde başarılıyım, gönüllülük bazında verdiğim hizmetlerde başarılıyım. Bu başarı da vakit ayırarak oluşuyor. Müşterim benim için “iyi bir organizatör”, STK’lar “iyi bir gönüllü”, ailem “hayırlı evlat”, eşim “hayırlı eş”, evladım “hayırlı baba” diyorlarsa bu dengeyi iyi oluşturmamdan ve hepsine ayrı ayrı vakit ayırmamdan dolayıdır. Bunları nasıl yapıyoruz? İyi bir planlama ile… Her Cuma günü anne ve babamızı ziyaret ederiz. Bu bizim asli görevimizdir. Kaç tane genç vardır haftalık düzenli olarak anne ve babasını ziyaret ederek, onların ihtiyaçlarını giderip, hayır dualarını alan.
Yıldırım Kardeşler olarak hepimizin toplumda bir güvenirliği ve saygınlığı oluştu. Bu da bizim insanlar arasında kurduğumuz o güven ilişkisinden kaynaklanıyor. Mesleğim hakkında birinin sorunu olsa ve benden çözümü hususunda fikir almak istese koşarak gider, yardım ederim. Gençlerin bu bilinç ve şuurla yetişmesi lazım. Hollanda’daki Müslüman toplumun dertleri ile ilgilenecek, çözüm odaklı düşünecek binlerce gencimiz kendi dünyasında yaşıyor. Oysaki bu ülke onu yetiştirdi, bu toplum onu bu seviyeye getirdi. Bir vefa borcu olarak kazanımlarının topluma ve ülkeye geri dönüşümü olmalı. Bizde gönüllülük esastır. Kâr gütmeyen birçok oluşuma da maddî anlamda destek oluyoruz.
Hollanda Türk toplumu hakkında neler düşünüyorsunuz, nasıl bir öngörünüz var?
Türk toplumu olarak hak ettiğimiz yerde olmadığımızı düşünüyorum. Bizden öncekilerin ne dilleri vardı ne de ellerinde imkân. Onlar o yokluktan bizleri en güzel yerlere getirmişler ve bunca başarıya imza atmışlarsa, onlardan sonra gelenler onları ikiye katlamalıydı bir sonrakiler de çıtayı daha yükseklere taşımalıydı. Biz kendimizi belki çok iyi yerlerde görüyor olabiliriz ancak bir Hollandalı gözünde bizler hâlâ altlarda gezinen bir grubuz. O nedenle ben gençlere diyorum ki, bizden öncekilerin bilgi, birik ve tecrübeleri ile bizim ilmimizi, mesleki kariyerimizi harmanlayarak hak ettiğimiz yerlere gelmemiz daha kolay olacaktır. Bu her alanda böyle olmalı. Camilerde, kurum kuruluşlarda; kısacası toplumun her alanında bu bilgi paylaşımını yapmalıyız. Bu yapılırsa bir Yasin değil, binlerce Yasin çıkarırız. Dava aşkı ile hizmet yürüten genç sayısı artarsa bunun doğrudan hem Hollanda’ya hem İslam’a hem de Türk toplumuna yansıması ve muazzam bir katkısı olacaktır. Genç gitsin işinde çalışsın ama gelsin camilerde, kurum ve kuruluşlarda da bilgisinin zekâtını versin ki, o yerler de öksüz kalmasın, şaha kalksın. Önceki neslin tecrübesini, yeni neslin bilgisi ile pekiştirip, harmanlayarak yol alırsa, ortaya muazzam bir gençlik çıkacaktır. Ben şu anda babam yaşındaki insanlarla aynı masayı paylaşarak geceler boyu toplantı yapıyorum. Bunun bana eşsiz bir katkısı oluyor. Onların yaşadıkları her olaydan aldığım ders, benim önüme engel olacak bendin yıkılmasına vesile oluyor. Benim de bilgim onların önüne ışık oluyor. Hâl böyle olunca başarı da kaçınılmaz oluyor.
Pandemi savaş ve musibetleri nasıl okumalıyız?
Yaşadığımız dönem çok sıkıntılı dönemlerdi. Bundan sonrası daha da ağır geçebilir. Ama biz bunlara seyirci kalmadan, sabit durmadan su gibi akıp yatağını bulmamız gerekiyor. Onların bir planı varsa Allah’ın da var. Bizim de olmalı. Hepimizin bir “A” ya da “B” planı olmalı. Tek planı olan, bu duruma seyirci kalan hiçbir firmanın bu sıkıntılara göğüs germesi mümkün değil; çoğu kepenk indirecek. Bu gidişata ülkeler bile şaşkın vaziyette bakıyor. Bu nedenle bizim en az dört planımız olmalı. Bu gidişat insan ruhu üzerinde olumsuz, büyük etkiler bıraktı. Bu durumu da dinimize sıkı sıkıya sarılarak, İslam’ın emirlerine uyarak atlatabiliriz.
Son sözlerinizi alabilir miyim…
Hem mesleki (dijital alandaki uzmanlık) alanda hem de kişisel olarak bu topluma katkı sağlamak için hazır olduğumu bir kez daha yineleyeyim. Her şeyin başı tanış olmakla başlıyor. Buyurun gelin, çayımız kahvemiz hazır, ya da davet edin gelelim; yüz yüze konuşalım, bu toplumun inşa ve ihyası için çözümler, fikirler üretelim.
Söyleşi: Zeynel Abidin/Doğuş