Hollanda, refah seviyesi yüksek, sosyal adalet anlayışıyla öne çıkan bir ülke. Ancak günlük hayatın ayrılmaz bir parçası olan park ücretleri ve trafik cezaları, vatandaşın bütçesini âdeta kemiriyor.

– Hollanda, Avrupa’nın en pahalı cezalar ülkesi.

Avrupa kıyaslamalarında en yüksek trafik cezaları Hollanda’da. Ufak bir hız aşımı ya da kısa bir park ihlali, bir ailenin haftalık gıda masrafına denk gelebiliyor. Caydırıcılık amacını çoktan aşan bu uygulamalar, artık gelir yaratma aracına dönüşmüş durumda.

– Ceza değil, ek vergi.

Üstelik mesele sadece hız cezaları değil. Belediyelerin park ücretleri halkı soyuyor. Kendi mahallende aracını bırakmak bile lüks hâline geldi. Hizmet anlayışı değil, insafsız bir tahsilat sistemi…

– Bir saatlik park ücreti, bir çocuğun günlük beslenme masrafına bedel.

En düşündürücü örnek ise hastanelerdeki park uygulamaları. İnsan hayatının söz konusu olduğu bir yerde dahi saatlik yüksek park ücretleri talep edilmesi, sosyal devlet ilkesine gölge düşürüyor.

– Hastanelerde parkın ücretli olması, sosyal devlet ilkesine aykırı.

Acil durumda hastaneye koşan bir insanın ilk derdi park parası olmamalı. Bu tablo, Hollanda’nın vatandaşını koruyan değil, onun sırtına yük bindiren bir sistem yürüttüğünü gösteriyor.

– Vatandaşına insaf değil, fatura kesiliyor.

Hollanda, adalet ve eşitlik ilkelerini dünyaya örnek sunan bir ülke. Ancak vatandaşını kendi kentinde nefes almak için dahi para ödemeye zorlayan bu anlayış, Hollanda’ya yakışmıyor.

Kamu otoritelerinin bu sistemi yeniden gözden geçirmesi artık kaçınılmazdır.

Çünkü bir ülkenin büyüklüğü, kasasına giren park ve ceza gelirleriyle değil; halkına sağladığı adalet, insaf ve yaşanabilirlik ile ölçülür.

Fehmi Uzun               —◄◄