DENK aday listesini açıkladı: “Birlikte gür ses, birlikte adalet” Seçimde sandığa gitmeyen her Türk, aslında kendini temsil edecek sesi zayıflatmış olacak.

Bizim sesimiz ancak sandıkta güçlenir. Türk toplumu seçimlerde birleşip sandığa gittiğinde tarih yazıyor, ama sandığı boş bıraktığında kendi sesini kendi eliyle kısıyor. IOT’den 29 Ekim için açık çağrı: “Hiçbir şey sizi oy kullanmaktan alıkoymasın”

DENK Partisi, 29 Ekim 2025 Hollanda Genel Seçimleri için aday listesini açıkladı. Listenin başında yeniden Stephan van Baarle var.

DENK, “eşit fırsatlar, Gazze’de adalet ve ayrımcılığa karşı net duruş” vurgusuyla seçmene seslenirken, Türkler İçin Danışma Kurulu (IOT) da “29 Ekim’de mutlaka sandığa gidin” çağrısı yaptı.

Listenin ilk üç sırasında Stephan van Baarle, Doğukan Ergin ve Ismail el Abassi yer alıyor. Dördüncü sıradaki Elif Esen finans ve girişimcilikten gelen bir isim; Nassira Abaâziz (5) eğitimde fırsat eşitliğiyle öne çıkıyor, Nur İcar (6), Elika Rehim Zadeh (7), İbrahim Ghazi (8), Sabina Alieva (9) ve Orlando Hellings (10) bulunuyor. Parti, yerel yönetim pratiğini ulusal siyasete taşıma iddiasında.

Liste başı Van Baarle, “Birlikte her şeyi aşarız, birlikte sesimiz gür çıkar, birlikte güçlüyüz” diyerek, hem Meclis’te hem sokakta “daha adil bir Hollanda” için mücadele mesajı verdi. Kısa süre önce yaşanan krizin ardından “Ben geri döndüm” vurgusuyla liderliğe dönüşünü ilan eden Van Baarle, destek verenleri, “29 Ekim’de harika bir sonuç” hedefiyle yeniden kenetlenmeye çağırdı.

İŞTE 50 KİŞİLİK DENK ADAY LİSTESİ

IOT’DEN SANDIĞA ÇAĞRI: “CAYDIRMAYA İZİN VERMEYİN”

IOT, yayımladığı açıklamada Schoof hükûmetinin kısa döneminde, “aşırı sağın kutuplaştırıcı dilinin ağır bastığını” belirterek, ayrımcılığı ve ırkçılığı gerçekten önlemeyi amaçlayan partilere oy verilmesi gerektiğini vurguladı. Mesajda, barınma krizi, gelir-servet eşitsizliği, eğitimde fırsat adaleti ve ayrımcılıkla mücadele başlıkları öne çıktı. IOT, 54 parti arasından tercih yapılırken bu maddelerin dikkate alınmasını isterken, en önemlisinin mutlaka sandığa gitmek olduğunu belirtti: “Hiçbir şeyin sizi oy kullanmaktan alıkoymasına izin vermeyin.”

SEÇMENİN GÖREVİ: SANDIKTA SESİ BÜYÜTMEK

Türk toplumu, sandığa güçlü katılım gösterdiğinde siyasetin dengelerini değiştirebilecek büyüklükte olduğunu ispatlamıştı. 2017’de DENK’in üç milletvekiliyle Meclis’e girişi bir dönüm noktasıydı; ancak sonraki seçimlerde Türklerin yoğun yaşadığı mahallelerde katılımın düşmesi, temsili zayıflattı. “Sandığı boş bırakmak, kendi sesimizi kısmaktır.”

ELEŞTİREL NOTLAR: GÜÇLÜ SLOGAN, DAHA SOMUT VAAT

Van Baarle’nin birlik ve mücadele vurgusu sahada karşılık buluyor; buna karşılık seçmen nezdinde şeffaflık, ekip vurgusu ve somut politika paketleri beklentisi sürüyor. Gazze’ye ilişkin sert söylemin, Türk ve Müslüman seçmeni motive ederken Hollanda’daki daha geniş kesimlerle köprü kurmayı zorlaştırma riski de yine sahadaki tartışma başlıklarından. Bu başlıklarda netleşen program, 29 Ekim’e giden yolda belirleyici olabilir.

HATIRLAYALIM: BİR OY, BİR SANDALYE

Rotterdam’da yıllar önce bir Belediye Meclisi seçiminde, birkaç yüz oyla belirlenen bir koltuk, mahallenin göçmen sorunlarını meclis gündemine taşıdı. “Benim oyum bir sandalyeyi belirlerse, çocuklarımın yarınki hayatı değişir” diyen Mehmet amcanın sözü, bugün de geçerli. Bir tek oyun dahi gerçek karşılığı var.

SANDIĞA KATILIM GERÇEĞİ

Geçmiş seçimlerde Türk seçmenin sandığa ilgisi ne yazık ki düşük kaldı.

– 2017’de DENK’in ilk kez girdiği seçimlerde Türk seçmenlerin yoğun desteğiyle 3 milletvekili çıkarması, siyasette bir dönüm noktası oldu.

– 2021 seçimlerinde ise genel katılım %78 seviyesinde iken, Türk seçmenlerin yoğun yaşadığı bazı bölgelerde katılım %50’nin bile altına düştü. Bu da DENK’in sandalye sayısının artmasını engelledi.

– Belediye seçimlerinde de benzer tablo görüldü: Türk nüfusun yoğun yaşadığı mahallelerde sandığa gitmeyenlerin sayısı, oy kullananlardan daha fazlaydı.

Bu tablo bize şunu gösteriyor:

Türk toplumu seçimlerde birleşip sandığa gittiğinde tarih yazıyor, ama sandığı boş bıraktığında kendi sesini kendi eliyle kısıyor.

TARİHTEN DERS

Hollanda’da yaşayan Türkler, 60 yıldır bu ülkenin ekonomisine, sosyal yaşamına ve kültürüne katkı sağladı. Fabrikalarda alın teriyle başlayan bu yolculuk, bugün iş insanlarıyla, akademisyenlerle, sanatçılarla ve siyasetçilerle devam ediyor. Ancak tüm bu başarılar, siyasette güçlü bir temsil olmadığında eksik kalıyor.

Bizim görevimiz, bu ülkenin geleceğinde söz sahibi olmak. Bu da sadece sandıkta mümkün. Bugün göstereceğimiz duyarlılık, yarın çocuklarımızın hak ettiği eşit yaşamın teminatı olacaktır.

İLK KUŞAĞIN HATIRLATTIKLARI

Hollanda’ya ilk gelen işçi kuşağını unutmayalım. 1960’larda bavullarında birkaç gömlek ve büyük hayallerle bu ülkeye adım atan o öncü kuşak, çoğu zaman oy hakkına bile sahip değildi. Onlar, sandığa gidemedikleri için, yaşadıkları ayrımcılıklara karşı sadece işyerlerinde, sokaklarda sabırla direnmek zorunda kaldılar.

Bir keresinde yaşlı bir hemşerimiz bana şunu söylemişti: “Evladım, biz burada sesimizi çıkaramazdık. Şimdi sizin elinizde sandık var. Bizim hakkımızı da siz savunun.”

O kuşağın emekleri üzerine yükseldik. Bugün bizlerin elinde çok güçlü bir araç var: oy sandığı. Bu fırsatı kullanmadığımız her seferde, aslında sadece kendi geleceğimizi değil, bizden önceki kuşağın fedakârlıklarını da boşa çıkarmış oluyoruz.

BİR SANDALYE, BİR OY

Rotterdam’da yaşayan Mehmet amca, yıllar önce belediye seçimlerine gitmek için hasta hâliyle bastonuna yaslanarak sandık başına gitmişti. Çevresindekiler “Bu hâlinle evinde otursan daha iyi” dediklerinde ise şunu söylemişti:

“Benim oyum bir sandalyeyi belirlerse, çocuklarımın yarınki hayatı değişir.”

Nitekim o seçimde sadece birkaç yüz oy farkıyla belediye meclisine giren bir aday, mahallede göçmenlerin sorunlarını gündeme taşıdı. Bir tek oyun bile bazen bir koltuğa, bir hakkın savunulmasına dönüşebileceğini Mehmet amca bize gösterdi.

OY VERMEYENLERİN PİŞMANLIĞI

Amsterdam’da genç bir delikanlıyla sohbet etmiştim. “Geçen seçimde oy kullanmadım, fark etmez diye düşündüm” dedi. Fakat seçimden sonra mahallelerine yapılan kesintiler, gençlere yönelik projelerin iptali ve belediyedeki temsil kaybı onu çok düşündürmüş. Sonra bana şunu söyledi: “Abi, ben oy vermeyerek aslında kendi ayağıma kurşun sıkmışım. Bir dahaki sefere sandığı asla boş bırakmayacağım.”

Bu genç kardeşimizin pişmanlığı bize önemli bir ders veriyor: Sandığı boş bırakmak, aslında hakkımızdan vazgeçmektir.

SON ÇAĞRIM

Hazırlanan aday listesi, kuşkusuz farklı duygular uyandıracaktır. Sıralamadan hoşnut olanlar olduğu gibi, beklentileri karşılanmadığı için hayal kırıklığı yaşayanlar da çıkacaktır. Ancak önemli olan, listenin tek bir topluluğun değil, çok kültürlü bir seçmen kitlesinin sesini yansıtacak şekilde hazırlanmış olmasıdır.

Türk kökenli adayların yanı sıra farklı milletlerden isimlerin de listede yer bulması, bazı çevrelerde “denge arayışı” olarak yorumlanabilir. Bu çeşitlilik, yalnızca parti içi temsili değil, aynı zamanda oy toplamını artırma potansiyelini de beraberinde getiriyor. Çünkü Hollanda siyasetinde başarı, artık yalnızca tek bir topluluğun değil, farklı grupların ortak paydasını yakalayabilenlerin hanesine yazılıyor.

Kısacası, listeye bakarken sadece bireysel beklentiler değil, “ortak kazanım” perspektifi ön plana çıkarılmalı. Zira bu geniş tabanlı aday profili, hem DENK’in hem de göçmen kökenli seçmenlerin siyasetteki etkisini büyütme ihtimalini artırıyor.

Türk milletinin kültüründe birlik ve dayanışmanın anlamını en güzel şekilde anlatan sözler vardır. “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” der atalarımız. Yalnız kalan ses duyulmaz ama birleşen ses dünyayı titretir.

Yine “Taş yerinde ağırdır” derler. Biz bu ülkenin taşlarıyız. Yerimizi sağlam tuttuğumuzda ağırlığımızı hissettiririz. Ama sandığa gitmezsek, hafif bir yaprak gibi savruluruz.

Unutmayalım ki “Azıcık aşım kaygısız başım” mantığı artık geçerli değil. Hak verilmez, alınır. Biz hakkımızı sandıkta almazsak, başkaları bizim adımıza karar verir.

İşte bu yüzden, 29 Ekim seçimleri yalnızca bir siyasi tercih değil, aynı zamanda çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız en değerli mirastır. Sandığa giden her oy, hem geçmişin emanetine sahip çıkmak, hem de geleceğe ışık tutmaktır. Birlikte güçlü olacağız, birlikte yükseleceğiz.

İlhan Karaçay –◄◄