Dünya devletinin sahipleri, ulus devletlerin ve dünyanın özgür halklarının gücünü test etmeye devam ediyor. Test ediyor çünkü onların ne yapabileceklerini ve güçlerinin neye yettiğini bilmeleri ve çözmeleri gerekiyor.

Bilinmeyen ve henüz test edilmemiş olan, insanları hep korkutur. Bu devletlerde de böyledir, insanlarda da böyledir.

Hindistan ezeli düşmanı Pakistan’ın gücünü bilmek ve test etmek istedi. Bunu yapmak adına ülkesinde birkaç provakatif eylem gerçekleşmesini sağladı ve suçu Pakistan’a attı. Pakistan olaylarla ve bombalamalarla alakası olmadığını söylese de Hindistan dinlemedi ve Pakistan’a tabiri caizse, sudan bahanelerle savaş açtı. Pakistan da zaten Hindistan’ın bir gün kendisine savaş açacağını biliyordu ve hazırlıklı idi. Türkiye’nin de silah ve mühimmat yardımıyla Hindistan’a bir araba sopa attı. Hindistan dayağı yedikten sonra kenara çekildi oturdu, “yaşasın barış ve kardeşlik” şarkıları söylemeye başladı.

Ezeli düşmanı Pakistan’ın gücünü test etmesi gerekiyordu. Bu hedefine ulaştı ulaşmasına da giderayak bir araba sopa yedi. Hindistan’a bu savaşa Küresel Güçlerin zorladığına söylememize herhâlde gerek yok.

Gelelim İran’a. İran’ın uzun süredir dünya sahnesinden dışlandığı, boykot edilip, kötü adam (ülke) ilan edildiği hepimizin malumu. Komşumuz İran’ın bugüne kadar dışlandığı yetmiyormuş gibi onunla ticaret veya işbirliği yapmak isteyen ülkeler bile dışlanıyor, tehdit ediliyordu.

Fakat İran bu tecrit ve dışlanma sonrasında kaderine küsüp köşede oturup ağlamadı. Ekonomisini tam olarak düzeltemese de savunma alanında kendisini oldukça geliştirdi. Çin ve Rusya ile de iyi ilişkileri vardı. Sıranın bir gün kendisine geleceğini aslında İran da çok iyi biliyordu.

ABD Başkanı Trump’un, savaş başlamadan önce, iki hafta içinde herhangi bir saldırı olmayacağı taahhüdüne rağmen İsrail 13 Haziran 2025 gecesi, “Yükselen Aslan Operasyonu” adını verdiği bir saldırı başlattı ve İran’ın üst düzey askerlerini ve bilim adamlarını şehit etti.

İran gafil avlansa ve en yiğit evlatlarından bazılarını haince saldırılarda şehit verse de kendini çok çabuk toparladı. İran’da da, birçok Müslümanda olan bir hastalık ve avanaklık var anlaşılan. Nedir o hastalık ve avanaklık biliyor musunuz, “düşmanın sözüne inanmak ve kanmak” hastalığı. Düşman bunlara “arkadaşlar iki hafta güvendesiniz, gidip rahat rahat evinizde yatabilirsiniz, saldırmayacağız” sözünü söyledi diye kandılar evlerine gidip mışıl mışıl uyudular ve tabii ki düşmanları da bunları evlerinin yatak odasında nokta atışı ile avladı. Ben son saldırılarda şunu anladım: Demek ki insan ne kadar yüksek rütbeli asker olursa olsun, sonuçta yine de insan ve her an gaflete düşebiliyor ve gafil avlanabiliyor.

Yine de İran, kendini çabuk toparladı ve savaş kabiliyetini gösterdi. 12 gün süren ve iki tarafın da ağır kayıplar verdiği savaş sayesinde İran kendini gösterdi ve rüştünü ispatladı..

Peki sırada hangi ülke var?  Elbette ki Türkiye. Bunu da artık gizlemeye dahi gerek duymuyorlar. İsrailli politik analist ve gazeteci Yoni Ben Menacem şöyle diyor: “Hedefimizde artık İran yok Türkiye var.”

Bu sıradan bir konuşma değil, düşünülmüş, tartışılmış bir plan. İsrail ilk olarak Türkiye’yi izole ederek, Trump gibi batılı siyasilerden de yararlanarak siyasi baskı oluşturmak ve NATO’dan attırmak istiyor. Türkiye’nin İslam ülkeleri üzerinde hâlâ bir siyasi ağırlığı var.

İlk hedefimiz iç kargaşa çıkararak rejim değişikliği yapmak olmalı. Suriye ve İran’da uygulanan senaryoyu Türkiye’de de uygulayabiliriz.

Hedefimize ulaşmak için MOSSAD stili sızmalar yapabilir, sanal saldırlar, iç sabotajlar yapabiliriz. Fakat her şeyin ötesinde en güçlü silahımız, izolasyon olmalıdır. İzolasyondan sonra saldırırsak Türkiye’ye hiç bir ülke yardım etmez.

Ne NATO, ne de saldırı altında olan İran kılını bile kıpırdatmaz. Pakistan’ın zaten Hindistan ile sorunu var. Sessiz ve stratejik olarak bunu yapabileceğimizi inanıyorum. Türkiye’ye saldırdığımız takdirde hiçbir İslam ülkesi Türkiye’ye yardıma gitmez. Müslümanlar, sokaklarda protesto yapsalar da asker göndermezler. Göndermeyeceklerini zaten Gazze’de gösterdiler. Yapacakları tek şey kınama olacaktır.

Hedefimize çok çabuk ulaşacağımıza inanıyorum. Şuanda enflasyon, pahalılık, siyasi istikrarsızlıktan dolayı halkta zaten bir huzursuzluk var.  Türk ekonomisi zaten kan ağlıyor ve bütün bunlara askeri baskı da eklenirse iç direnç çabuk kırılacaktır ve hedefimize ulaşmak hızlanacaktır.”

Recep Soysal