
Merhaba değerli dostlar.
Veli (Evliya) kime denir?
geçen şu zaman içinde tekrar bir konuyla buluşarak sözlerimize dua ile başlayalım: Rabbim gönlümüze şifa, gözümüze nûr, ömrümüze hayır ve bereketler versin inşallah.
Gelelim “Evliyalık” meselesine; bu kelime çoğul ifade etse de genel olarak halk tekil kullanmıştır. “Veli; dost, sırdaş” ve kişinin üzerinde söz sahibi “otorite” demektir.
Kur’an’da, “Allah iman edenlerin “velisi” (dostudur); onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dostları ise Tağut’tur; onları aydınlıktan karanlıklara sokarlar…(Bakara 257.) buyrulur.
Bu ayet her ne kadar halk anlayışına, cahil sofulara ve onları sömüren ruhban din adamlarına yetmese de açık ve net olarak mü’min olanları veli yani “Evliya” olarak nitelendiriyor.
İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: “Rasûlullah’a (sav.) Allah’ın ‘Evliyası’ kimlerdir?” diye soruldu. O da şöyle cevap verdi: “Onlar o kimselerdir ki kendilerini görenler Allah’ı hatırlarlar.”
Yine Ebu Hureyre’den (ra.) gelen rivayette Hz. Muhammed (sav.) şöyle buyurdular: “Allah’ın öyle kulları vardır ki, peygamberler ve şehitler bile onlara gıbta eder.” “Kimler onlar ya Rasûlallah?” diye sorulunca: “Onlar, ne mal ne menfaat, ne akrabalık sebebiyle değil, sırf Allah rızası için birbirlerini seven kimselerdir…” buyurduktan sonra şu ayeti bağladı:
“Dikkat edin! Şübhesiz, Allah’ın velî (kul)larına hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun (da) olmayacaklardır.” (Yunus 62.)
Yukarıdaki ayet ve hadislerde hem velinin kim olduğunu hem de özelliklerini belirtmeye çalıştık. Şimdi de uçup kaçırılan halka yutturulan “evliya” tanımına bakalım.
1- Soyu sopu peygambere dayanacak, Yahudilik gibi seçilmiş üstün bir ırkın mensubu olacak.
2- Halkın içinden sıradan biri gibi ortalıkta çok görünmeyecek ve Hristiyanlık ruhbanlığı gibi çarşıdan pazardan elini çekip inzivada olacak.
3- Elbisesi, kavuğu, tesbihi ve tüm aksesuarı sıra dışı kutsal görünümlü olmalı.
4- Sıkıştığında bulutların veya dumanların içinden bembeyaz kıyafetleri başında göz alan bir nur ve uzun beyaz sakallarıyla gelip kurtarmalı.
5- Konuşmasına gelince, normal adam gibi değil de “Evlâdııııııım!…” örneğinde olduğu gibi her kelimeyi bir kaç elif medle (çekerek) yankılı ğaybdan ğaybdan vermeli.
6- Sürekli keramet göstermeli. Normal insan gibi yürümekte ne var!.. O havada uçmalı, suda yürümeli ve kalbimizden geçenleri bilmeli.
7- Sırlar âleminden bahsedip garip hikâyeler ve anlaşılmayan şifreli kelimelerle bizi hayretler içinde bırakmalı. vs….
İşte toplumun dinini ve malını sömürmek için bir kaç okus pokus oyunları. Elbette mucize ve keramet var. Elbette ğayb âlemi ve sırları var. Ama Allah’ın bizden istediği ayağını sağlam yere basıp “istikamet üzre dosdoğru olmak.” Değil mi?..
Bir gün Hz. Aişe anamızın yanından böyle iki büklüm takva süsüyle geçen sünepe tipleri görünce kim olduklarını sormuş; “Bunlar zahid, takva sahibi kişilerdir.” demişler. Aişe annemiz şuurlu bir mü’mine; tabi ki şöyle demiş. “Ben Ömer’i gördüm, bunlardan daha çok takvalıydı ama yürüdüğünde ses getirir, vurdum mu acıtırdı.”
Murat Altun —◄◄