Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail’in Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarına yönelik kısıtlamalarının hukuki sonuçlarını değerlendiren danışma görüşünü açıkladı.

Selman Aksünger, Lejla Biogradlija, Burak Dağ

UAD Başkanı Japon Yargıç Iwasawa Yuji, UAD’nin danışma görüşünü Lahey’deki Barış Sarayı’nda gerçekleştirilen açık oturumda okudu.

Oturuma, Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Fatma Ceren Yazgan, TBMM Hukuk Heyeti adına Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Cüneyt Yüksel, Birleşmiş Milletler (BM) adına sunum yapan Hukuk İşleri Genel Sekreter Yardımcısı Elinor Hammarskjöld, Filistin tarafının avukatları ile Lahey’deki diplomat ve kordiplomatlar katıldı.

UAD, İsrail’in tezlerini savunan bazı ülkeler tarafından ileri sürülen itirazları reddederek, mahkeme görüşünün tamamen hukuki bir mütalaa olduğunu ve siyasi ya da hukukun araçsallaştırılması anlamına gelmeyeceğini ifade etti.

UNRWA’nın hayati önemi

BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) 1949’daki kuruluş amaçlarına değinen UAD, UNRWA’nın işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan Filistinli mülteciler için hayati anlam taşıyan insani yardımları sağlayan kuruluş olduğunu ifade etti.

İsrail saldırıları sonrasında 8 Ekim 2023 itibarıyla yüz binlerce insanın yerinden edildiğini, binaların ve sivil yaşam alanlarının yıkıldığını ve on binlerce kişinin öldürüldüğünü belirten UAD, Gazze’de 541 yardım görevlisinin, 866 BM personelinin öldürüldüğünü, bunların 360’ının UNRWA çalışanı olduğunu kaydetti.

UAD, UNRWA’nın tarafsızlığını yitirdiği şeklindeki İsrail iddialarının BM’nin inceleme kurumları ve tarafsız komisyonlar tarafından incelendiğini dile getirerek, söz konusu iddiaları doğrulayan bulgulara rastlanmadığını ve UNRWA’nın herhangi bir tarafsızlık veya ayrımcılık ilkesini ihlal etmediğini vurguladı.

Gazze Şeridi’nde İsrail-ABD güdümlü Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) aracılığıyla çalışan sözde insani yardım dağıtım merkezlerinin insani ilkelere uygun şekilde çalışmadığı yönündeki iddiaların çok sayıda kuruluş tarafından tespit edildiğini aktaran UAD, 21 Mayıs itibarıyla GHF aracılığıyla ve diğer yollarla getirilen insani yardımların Gazze’deki açlığı ortadan kaldırmaya yeterli olmadığı değerlendirmesinde bulundu.

İsrail’in açlığı silah olarak kullanmasının yasak olduğu belirtildi

UAD, İsrail’in Gazze’de insani yardımların sivillere ulaştırılmasının sağlanmasından sorumlu olduğunu, İsrail’in bu yükümlülüklerini yerine getirmediğini açıkladı.

İşgalci güç olarak İsrail’in “yerel nüfusun temel ihtiyaçlarını, hayatta kalmaları için gerekli malzemeleri de içerecek şekilde sağlamakla yükümlü” olduğunu aktaran UAD, İsrail’in BM ve UNRWA’nın da dahil olduğu kuruluşlar tarafından sağlanan yardımları kolaylaştırma yükümlülüğü olduğunu da ifade etti.

Uluslararası teamül hukukuna göre açlığın silah olarak kullanılmasının yasaklandığının altını çizen UAD, İsrail’in Gazze’ye insani yardımların girişini engelleyerek açlığı silah olarak kullanmasının yasak olduğunu kaydetti.

UAD, İsrail’in yoğun nüfuslu alanlara çok sayıda insani yardım ve sürekli tahliye emirleriyle BM’nin ve UNRWA’nın, diğer uluslararası organizasyonların ve üçüncü devletlerin insani yardım sağlama imkanını kısıtladığını ve engellediğini bildirdi.

İsrail UNRWA’yı kısıtlıyor

Filistinlilerin işgal altındaki topraklardan sürülmesi ve sınır dışı edilmesinin yasak olduğuna işaret eden UAD, askeri gereklilikler sebebiyle yerlerinden edilen kişilerin de evlerine geri dönme hakkı bulunduğunu belirtti.

UAD, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayanlara karşı yaşam hakkı, işkenceden korunma hakkı, seyahat özgürlüğü, güvenlik içinde yaşama, ikamet hayatının korunması, konut hakkı ve sağlık, eğitim ve ayrımcılıktan korunma gibi sorumluluğu olduğuna vurgu yaparak, UNRWA’nın bu hakların korunmasında BM’nin en önemli organı olarak görev yaptığını ifade etti.

İsrail’in UNRWA’yı kısıtlayarak ve faaliyetlerini engelleyerek bu hakların korunmasını zedelediğini belirten UAD, İsrail’in BM ile işbirliğini sonlandırma ve UNRWA’yı kısıtlama yetkisine sahip olmadığını vurguladı.

UNRWA’nın dokunulmazlığının korunması istendi

UAD, BM Şartı’nın 105. maddesi çerçevesinde UNRWA’nın dokunulmazlık ve ayrıcalıklara sahip olduğunu kaydederek, UNRWA’ya ait okul, bina, hastane ve hizmetlerin de bu dokunulmazlıklar kapsamında olduğunu ve silahlı çatışmaların bu dokunulmazlıkların ihlali için gerekçe olmayacağını bildirdi.

İsrail’in, UNRWA’ya ait bina ve eşyaların dokunulmazlığına saygı göstermesi gerektiğine işaret eden UAD, İsrail’in BM kuruluşları adına çalışan kişilerin de dokunulmazlığına saygı göstermesi gerektiğini vurguladı.

UAD, İsrail’in BM ile iyi niyetle işbirliği içerisinde hareket etme ve BM Şartı’ndaki yükümlülüklerini insani yardım faaliyetleri de dahil olmak üzere yürütmesi gerektiğini belirtti.

Tel Aviv yönetimi, UAD’nin BM kuruluşlarına yönelik İsrail kısıtlamalarına ilişkin danışma görüşünü reddetti

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail’in Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarına yönelik kısıtlamalarının hukuki sonuçlarını değerlendiren danışma görüşünü reddetti.

Bakanlık açıklamasında, İsrail’in UNRWA’yı kısıtladığı ve Gazze’ye insani yardımların girişini engelleyerek açlığı silah olarak kullandığını vurgulayan UAD danışma görüşünün, Tel Aviv yönetimine karşı siyasi yaptırımlar dayatmaya yönelik bir girişim olduğu ileri sürüldü.

“UAD danışma görüşünün İsrail’e zarar vermeyi amaçladığı” öne sürülen açıklamada, “Tel Aviv’in uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiği” iddia edildi.

Filistin: İsrail’in BM kuruluşlarını engellemesi için hiçbir bahanesi yok

Filistin’in Hollanda nezdindeki Büyükelçisi Ammar Hicazi, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail’in BM kuruluşlarına yönelik kısıtlamalarına ilişkin danışma görüşünün açıklanmasının ardından UAD’de yaptığı basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.

Bugünün uluslararası hukuk ve insanlık için önemli bir gün olduğunu belirten Hicazi, “İki yıllık korkunç vahşet ve suçun ardından Uluslararası Adalet Divanı, tüm dünya için ortak bilgi olması gereken ilkeleri yineledi.” diye konuştu.

Hicazi, sivil nüfusu açlığa terk etmenin, açlığı savaş silahı olarak kullanmanın, halka yardımı engellemenin uluslararası hukuk kapsamında yasak olduğunu belirterek, “Bunlar evrensel ilkelerdir ama İsrail bunları ihlal ediyor” şeklinde konuştu.

Hicazi, şunları kaydetti: “Uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukuku kapsamında açıkça tanımlanan bu yükümlülükler, gıda yardımının ve nüfusun hayatta kalması için gerekli temel yardımın silah olarak kullanılması savaş suçu olarak kabul edilir. Bu nedenle mahkeme, İsrail’in bu normları ihlal etmeme ve bu normlara uyma yükümlülüğü olduğu konusunda çok açıktı.”


Fotoğraf: Selman Aksünger/AA

“İsrail’in hiçbir bahanesi yok”

Hicazi, İsrail’in, uluslararası örgütlerin işgal altındaki Filistin topraklarında görev yapmasını engellemek için kullanabileceği hiçbir bahanesinin olmadığını vurgulayarak, “BM’yi, UNRWA’yı engellemek… Mahkeme UNRWA ile ilgili çok açıktı çünkü UNRWA, varlığını baltalayan, uluslararası itibarını zedeleyen ve onu gerçekte olduğu şey yani yardım sağlamak için kurulmuş bir BM uluslararası örgütü değil de terör örgütü olarak göstermeye yönelik bir karalama kampanyasına maruz kaldı.” ifadelerini kullandı.

Hicazi, “Hiçbir koşulda İsrail, işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan BM yetkililerinin ve diğer uluslararası örgütlerin çalışmalarını kesintiye uğratamaz, tehlikeye atamaz, sınırlayamaz veya durduramaz.” değerlendirmesinde bulundu.

“İsrail’in işgal altındaki topraklarda egemenlik hakkı yok”

İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında egemenlik hakkı olmadığını vurgulayan Hicazi, “Bu, mahkemenin kararında çok açıktı. İşgalci güç olarak bunu yapma hakkı yoktur ve özellikle BM ile ilgili dokunulmazlıklara ve ayrıcalıklara saygı göstermelidir” dedi.

Hicazi, şöyle devam etti: “Biliyoruz ki İsrail, mahkeme tarafından belirtildiği şekliyle bu sorumluluklara uymayacak ve bunları yerine getirmeyecektir. Bu nedenle İsrail’i bu yasalara uygun hale getirmek, üye devletlerin ve uluslararası toplumun sorumluluğudur. “

Hicazi, soykırımın suç ortağı olanların, bu suça yardım edenlerin ayrıca UNRWA’yı karalamaya ve UNRWA’ya karşı kampanyaya yardım edenlerin şimdi uluslararası sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini belirtti.


Fotoğraf: Dursun Aydemir/AA

“Mahkemenin ifade ettiği kurallar İsrail için bağlayıcıdır”

Filistin’in avukatlarından Paul Reichler ise yaptığı açıklamada, “Tüm devletler uluslararası hukuk kurallarına uymakla yükümlüdür. Bu anlamda, mahkemenin bugün ifade ettiği kurallar İsrail için bağlayıcıdır” diye konuştu.

Reichler, mahkemenin görüşüne göre İsrail’in, işgalci güç olarak, Filistin topraklarında sivil nüfusa temel yaşam malzemeleri sağlama ve insani yardımın tedarikini engellememe yükümlülüğü altında olduğunu söyledi.

İsrail’in uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini vurgulayan Reichler, “Mahkeme BM raporlarını alıntılayarak Gazze Şeridi’nde yüz binlerce Filistinli sivilin zorla yerinden edildiğini söyledi. Bunlar sadece mahkemenin bugün duyduğumuz görüşünden birkaç açık örnek.” ifadelerini kullandı.