

Halalbooking’in Pazarlama ve Satış Grubu Başkanı ve kurucu ortaklarından Ufuk Seçgin.
Müslümanlar açısından sürdürülebilir ve sorumlu bir tatil anlayışından bahsedebilir miyiz?
Kur’an bize yeryüzünü dolaşmamızı, Allah’ın yarattıklarını görmemizi öğütlüyor ve doğaya karşı duyduğumuz sorumluluk, İslam’ın temelinde yer alıyor. Turizm sektörü de giderek daha fazla sürdürülebilirlik konusuna odaklanıyor, otellerin çevreye duyarlı uygulamalar benimsemesini önemsiyor. Yine de bireyler olarak bizim sorumlu bir şekilde seyahat etmeye özen göstermemiz gerek. “Müslümanca bir tatil” kavramını tanımlamak gerekirse, bunun kişisel bir tanım olduğunu düşünüyorum. Bu tanımı benim yapmam çok doğru olmaz çünkü Müslümanlar tek tip bir kitle değil. Hepimizin değerleri, öncelikleri farklı.
Tatil sadece bedeni dinlendirme aracı değil, aynı zamanda ruhu da besleme fırsatıdır. Bu bağlamda; namazlarını aksatmadan kılabilecekleri, Kur’an okuyabilecekleri, içsel tefekküre fırsat veren ortamları tercih etmek, tatili bir ibadet alanına da dönüştürebilir. Bunun dışında Müslüman ailelerin en büyük beklentilerinden biri de mahremiyetin korunmasıdır. Ailece birlikte vakit geçirebilecekleri, kadınlara özel alanların bulunduğu veya korunaklı havuz gibi seçeneklerin olduğu oteller, bu anlamda oldukça değerlidir.
Halalbooking olarak bizim yaptığımız en önemli şeylerden biri, otellerde helal yiyecek servis edilip edilmediği, alkolsüz alanların olup olmadığı ya da kadınların tesettür mayo ile rahatça denize girip giremeyecekleri gibi çok detaylı helal veri sunmamız. Müşterilerimiz aradığı kriterlere göre filtreleme yaparak, gitmek istedikleri destinasyonda kendileri için en uygun oteli kolayca bulabiliyor.
Halalbooking, tatil opsiyonlarında “helal kriterlere uygunluk dereceleri” üzerinden çalışıyor. Bu durumda otellerle nasıl iletişim kuruyorsunuz ve hangi kriterler üzerinden seçenekler sunuyorsunuz?
Bugün itibarıyla platformumuzda 100’ü aşkın ülkede 500 binden fazla otel sunuyoruz. Bu geniş portföy, yalnızca nicelik açısından değil, aynı zamanda nitelik ve şeffaflık açısından da benzersiz bir yapıda. Misafirlerimize sunduğumuz filtreleme sistemi, doğrudan otellerden aldığımız detaylı helal verilerine dayanıyor.
Bu veriler, otellerin kendi doldurdukları bir Extranet sistemi üzerinden tarafımıza ulaşıyor. İş ortaklarımız olan oteller, bu sistem aracılığıyla helal sertifikalı yemek sunup sunmadıklarını, alkol servis politikalarını, spa ve havuz gibi alanlarda kadınlara özel saatlerin ya da alanların bulunup bulunmadığını, tesettür mayoya izin verilip verilmediğini ve benzeri birçok hassasiyeti bizimle paylaşıyorlar. Bu bilgiler yalnızca genel otel açıklamalarında yer almakla kalmıyor, aynı zamanda geliştirdiğimiz özel filtreleme altyapısında yapılandırılmış veri olarak işleniyor. Böylece kullanıcılarımız, kendi dinî ve kişisel hassasiyetlerine göre detaylı filtreleme yaparak, en uygun konaklama alternatifine hızla ulaşabiliyor.
Elbette bu sürecin sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde ilerlemesi için otellerle sürekli iletişim hâlindeyiz. Bünyemizde, tedarikçi ilişkilerini yöneten özel bir ekip çalışıyor. Bu ekip, otellerin sistemimize doğru, eksiksiz ve güncel veri girmelerini sağlıyor, gerektiğinde rehberlik ediyor ve kalite kontrol süreçlerini yürütüyor. Birçok otel, bu bilgileri doğru şekilde paylaştıklarında rezervasyonlarının gözle görülür biçimde arttığını bizzat deneyimliyor. Yani şeffaflık ve güven, yalnızca misafirler için değil, oteller için de doğrudan fayda sağlayan bir unsur hâline geliyor.
Biz, bu teknik iş birliğinin ötesinde otellerin helal turizm potansiyelini daha iyi anlamalarını da önemsiyoruz. Bu nedenle düzenli olarak otelcilere yönelik eğitim seminerleri ve farkındalık çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bu seminerlerde, helal turizm pazarının büyüklüğünü, misafir beklentilerini ve küçük hizmet ayarlamalarıyla bu pazara nasıl daha etkin şekilde hitap edilebileceğini anlatıyoruz. Otellere geleceği de düşündüren, stratejik bir vizyon sunuyoruz.
Bu yaklaşım sayesinde kullanıcılarımız sadece “helal etiketine” güvenmek zorunda kalmadan, kendileri için önemli olan kriterlere göre seçim yapabiliyor. Bu da seyahati çok daha bilinçli, kişiselleştirilmiş ve tatmin edici bir deneyime dönüştürüyor.
Peki “helal turizm” kavramı sadece mahremiyet ile mi sınırlı, yoksa Müslümanların dünyayı deneyimleme, topluluklarla bağ kurma ve kültürel etkileşim biçimlerine dair daha geniş bir yaşam tarzı yaklaşımı mı sunuyor?
Helal turizm kavramı artık sadece mahremiyetle sınırlı değil; daha geniş bir perspektiften bakıldığında, gıda tercihleri, alkol tüketiminden kaçınma, kıyafet hassasiyetleri ve genel yaşam tarzı tercihlerine kadar uzanan bütüncül bir anlayışın parçası. Mahremiyet elbette temel unsurlardan biri, ancak helal seyahat anlayışı bunun çok ötesine geçerek, Müslümanların inançlarına uygun bir biçimde dünyayı keşfetmelerine imkân tanıyor.
Seyahatin doğasında yeni deneyimler yaşamak, farklı kültürlerle tanışmak ve etkileşim kurmak gibi temel motivasyonlar var. Biz şu anda bu kültürel deneyimlerin detaylı planlamasını misafirlerimizin tercihine bırakıyoruz. Ancak gelecekte, helal standartlara uygun turlar, kültürel geziler veya dinî temalı seyahat programları sunmak gibi daha deneyim odaklı hizmetleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
Bugün itibarıyla yaptığımız en önemli şeylerden biri, misafirlerimize ilham verici içerikler sunarak onları daha bilinçli ve keyifli seyahatlere teşvik etmek. Halalbooking Loyalty Club’ın yaklaşık 1.6 milyon üyesi var. Bu geniş kitleyle farklı destinasyonlardaki kültürel etkinlikler, görülmeye değer yerler ve yapılabilecek aktiviteler hakkında bilgiler paylaşıyoruz.
Bununla birlikte, blog sayfamızda da detaylı ve rehber niteliğinde içerikler sunarak kullanıcılarımızın seyahatlerini planlamalarına, yeni yerler keşfetmelerine ve kendi inançlarıyla uyumlu bir şekilde dünyayı deneyimlemelerine yardımcı oluyoruz. Bu yaklaşım, helal turizmi sadece bir konaklama tercihi değil, aynı zamanda Müslümanca bir yaşam tarzını seyahat kültürüne entegre etme biçimi olarak konumlandırıyor.
Sonuç olarak, helal turizm bir niş alan değil, hızla büyüyen ve küresel anlamda Müslümanların artan bilinç ve beklentileriyle şekillenen tümcül bir yaşam tarzı. Biz de bu dönüşümün öncüsü olmaktan büyük bir heyecan ve sorumluluk duyuyoruz.
Müslümanların küresel ölçekte tatil yaparken karşılaştıkları ihtiyaç ve beklentiler neler sizce?
Bugün geldiğimiz noktada, özellikle deniz tatili ve resort konaklaması gibi kategorilerde, helal turizm anlayışının uluslararası ölçekte büyük ölçüde Halalbooking tarafından şekillendirildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Türkiye’de helal konseptli oteller uzun zamandır mevcut olsa da bu oteller büyük oranda yerli pazara odaklanmıştı. Biz, yurtdışından gelen Müslüman misafirleri bu tesislerle buluşturduk ve böylece hem Türkiye’deki pazarı canlandırdık hem de sektörde uluslararası bir hareketlilik oluşturduk. Beklentilerin zaman içinde artması da bu gelişimin doğal bir sonucu. Hâlâ helal turizm kavramını hiç duymamış, Türkiye’de kadınlara özel plajlar, havuzlar ve spa alanları olan otellerin varlığını hayal bile edemeyen pek çok Müslüman olduğunu unutmamak gerek.
Bu sürecin doğal bir sonucu olarak, beklentiler de zaman içinde artmaya ve çeşitlenmeye başladı. Artık misafirler sadece helal gıda veya kadınlara özel alanla yetinmiyor; aynı zamanda çocuk dostu olanaklar, lüks segmentte seçenekler, manevi atmosferi olan oteller, hatta umre veya kültür turlarıyla birleştirilebilecek tatil programları gibi daha rafine taleplerle geliyorlar.
Ayrıca önemli bir husus da şu: Müslüman seyahat severlerin ihtiyaçları sadece kişiden kişiye değil, aynı kişinin farklı seyahatlerinde bile değişiklik gösterebiliyor. Örneğin, bir iş seyahati için tek başıma New York’a gittiğimde benim için önemli olan, alkol servisi olmayan bir otelde konaklamak, iş toplantıma yürüme mesafesinde olmak ve misafirlerimi davet edebileceğim helal bir restorana yakın olmaktır.
Ancak yaz tatilinde çocuklarımla birlikte gideceğimiz bir deniz tatili için önceliklerim tamamen değişiyor: Çocuklara yönelik animasyon ve eğlence programları sunan, aynı zamanda eşimin gönül rahatlığıyla faydalanabileceği kadınlara özel alanları olan bir plaj oteli tercih ediyorum. Bunun yanında, gelecek Ramazan’da ailece planladığımız Umre seyahatimizde ise, özellikle yaşlı annem için Medine’deki kadınlar namaz bölümüne yürüme mesafesi en fazla 5 dakika olan bir otel arayacağız, çünkü annem uzun mesafeleri yürüyemiyor.
Görüldüğü gibi, aynı kişi bile farklı seyahat türlerinde farklı ihtiyaçlara sahip olabiliyor. Dolayısıyla helal turizm anlayışının yalnızca sabit standartlara değil, kişiselleştirilmiş ve esnek çözümlere dayanması gerekiyor. Tam bu noktada filtrelerimiz devreye giriyor, her seyahati kişiye özel, güvenilir ve inançlara saygılı hâle getirmeyi hedefliyoruz.
Biz Müslüman misafirlerin ihtiyaçlarına “helal gereksinimler” diyoruz. Bu ihtiyaçların bir kısmı yeme içmeyle ilgiliyken, diğer kısmı özellikle Müslüman kadınların ve ailelerinin kendilerini rahat ve güvende hissetmeleri ile ilgili. Örneğin, hangi otellerde tesettür mayo ile havuza girilebileceği ya da hangi villalarda dışarıdan görünmeyecek şekilde tamamen korunaklı özel havuz bulunduğu gibi detaylar sunduğumuz bilgiler arasında. Aynı şekilde sadece kadınlara özel plajlar, havuzlar ve spa alanları sunan otelleri de listeliyoruz.
Bu, bizim sunduğumuz hizmetin en özgün taraflarından biri. Ama tabii ki Müslüman misafirlerin de diğer tüm tatilcilerle beklentileri aynı: İyi bir hizmet, rekabetçi fiyatlar ve karşılığını veren bir deneyim. Bizim için bunlar da en az helal hassasiyetleri kadar önemli.
Bugünün Müslüman gezgin profili size göre nasıl? Seyahat tercihleri, mahremiyet beklentisi, konfor anlayışı ve destinasyon seçimleri açısından nasıl bir “Müslüman gezgin”den bahsedebiliriz?
Müslüman gezginleri tek bir tanım içine sığdırmak oldukça zor. Zira bu kitle hem demografik hem de kültürel açıdan çok yönlü ve farklılaşan bir yapıya sahip. Ancak kullanıcı profili üzerinden elde ettiğimiz gözlemlere dayanarak bazı önemli eğilimlerden söz edebiliriz. Özellikle Avrupa’da yaşayan, 25 ila 50 yaş arasındaki helal hassasiyetli gezginler arasında dikkat çeken bir değişim var. Bu yeni nesil, birinci kuşaktan farklı olarak yalnızca memleketlerine veya köylerine gidip akrabalarını ziyaret etmekle yetinmiyor. Artık dünyayı keşfetmek isteyen, farklı deneyimlere ilgi duyan bir Müslüman gezgin profiliyle karşı karşıyayız.
Bu gezginler Endülüs’ün zengin Müslüman tarihini yerinde görmek, Saraybosna’nın İslam mirasını keşfetmek, Malezya veya Endonezya gibi İslam kültürüyle harmanlanmış Asya ülkelerine seyahat etmek ya da Dubai gibi modern ama aynı zamanda İslami değerlere hitap eden destinasyonları ziyaret etmek istiyor. Antalya’daki helal plaj otellerinde aileleriyle rahat ve güvenli bir tatil yapmayı arzu ediyorlar. Kısacası, önceki nesillerden çok farklı olarak bu yeni kuşak, tatili sadece akraba ziyareti ya da zorunlu bir ihtiyaç değil, bilinçli bir seçim ve kültürel-manevi keşif fırsatı olarak değerlendiriyor.
Tüm bu değişimlere rağmen, bu gezginlerin inançlarından ödün vermek istemedikleri de çok açık. Seyahatlerinde İslami değerlere uygunluğu önceliklendiren, hem konforlu hem de helal hassasiyetlere duyarlı bir tatil beklentileri var. Yani otelin alkol servisi yapmaması, helal sertifikalı yemekler sunması, kadınlara özel havuz ve spa alanları gibi mahremiyeti gözeten imkânlar sunması artık olmazsa olmaz kriterler hâline gelmiş durumda.
Artık sadece çekirdek aileler değil, büyükanne, dede gibi birden fazla kuşağın birlikte tatile çıktığı örnekler yaygınlaşıyor. Biz de bu gelişimi dikkate alarak, sadece helal hassasiyetlere değil, aynı zamanda kalabalık ailelerin rahat edebileceği ve bütçelerine uygun çözümler sunan otel seçeneklerine ağırlık veriyoruz.
Müslüman gezginin konfor anlayışı da dönüşüyor. Artık yalnızca temel ihtiyaçların karşılandığı tatil seçenekleri yeterli görülmüyor; lüks, estetik, deneyim odaklı ve yüksek hizmet kalitesi sunan tatil alternatiflerine olan ilgi giderek artıyor. Helal ve kaliteli hizmeti bir arada talep eden, bu konuda bilinçli bir tüketici kitlesi doğmuş durumda.
Destinasyon tercihleri açısından Türkiye hâlâ tüm pazarlarda en çok tercih edilen ülke olma konumunu sürdürüyor. Özellikle helal özellikli resort otelleriyle Türkiye, bu alanda dünya liderliğini elinde bulunduruyor. Ancak son yıllarda misafirlerin destinasyon tercihlerinde daha cesur, daha keşif odaklı bir eğilim geliştiğini de gözlemliyoruz. Maldivler romantik seyahatler için hâlâ revaçta, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler ise hem modern hem İslami değerlere uyumlu tatil sunma açısından ön plana çıkıyor. Bosna-Hersek, Fas, Özbekistan, Suudi Arabistan ve Umman gibi kültürel zenginliği yüksek destinasyonlar da yükselişte.
Helal turizm pazarı Müslümanları dönüştürüyor mu sizce?
Helal turizm, özellikle genç nesil için son derece değerli bir mesaj taşıyor: Dünyayı gezmek, tatil yapmak, eğlenmek ve dinlenmek inançlarından ödün vermek zorunda kalmadan da mümkün. Gençler artık, “eğlenmek için İslami hassasiyetlerden taviz verilmesi gerekir” düşüncesinin doğru olmadığını görmeye başlıyor. Örneğin, ergenlik çağındaki bir Müslüman genç, ailesiyle birlikte bir helal beach resort otelinde tatil yaparken hem eğlenebileceğini hem de alkol tüketilen, mahremiyet sınırlarının kaybolduğu ortamlara maruz kalmadan güzel bir tatil deneyimi yaşayabileceğini keşfediyor. Bu, bireysel ve toplumsal anlamda özgüven inşa eden, kimlik güçlendiren önemli bir kazanım.
Bu dönüşüm bireysel alışkanlıklarla sınırlı değil; aynı zamanda bir topluluk inşası süreci. Üyeler, kaldıkları oteller hakkında yorum yaparak, benzer hassasiyetlere sahip diğer misafirlerle tecrübelerini paylaşıyor. Bu yorumların değeri, yalnızca seyahat kalitesi açısından değil; aynı zamanda o yorumu yapan kişinin aynı değerleri taşıyor olması bakımından da anlamlı.
Sonuç olarak, helal turizm yalnızca ticari bir rekabet alanı değil; Müslümanların dünya ile barış içinde, kimliklerinden taviz vermeden etkileşim kurabilecekleri bir yaşam tarzı sunuyor. Seyahat etmek, eğlenmek, dinlenmek ve keşfetmek, dinî hassasiyetlerle çatışmak zorunda değil. Tam aksine, bu değerleri gözeterek oluşturulan bir tatil deneyimi hem ruhu hem bedeni besliyor. Bu nedenle helal turizm pazarının Müslüman bireyleri dönüştürdüğünü, özgüven kazandırdığını ve toplumsal bilinç açısından yeni bir perspektif sunduğunu açıkça söyleyebiliriz. Ve biz de bu dönüşümde aktif bir rol almaktan büyük bir sorumluluk ve memnuniyet duyuyoruz.
Batılı ülkelerde, helal kriterlere talebin artmasının turizm sektörüne nasıl bir etkisi var sizce?
Bu değişim artık açıkça gözlemlenebiliyor. Uluslararası zincir oteller de dâhil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki pek çok tesis, helal hassasiyetlere sahip seyahat severlere ulaşmak amacıyla bizimle doğrudan iletişime geçiyor. Artık otel yöneticileri, Müslüman gezginlerin yalnızca küçük bir niş değil, tersine sadık, bilinçli ve kaliteli hizmete değer veren büyük bir müşteri grubu oluşturduğunun farkına varmış durumda.
Dünya genelinde yaklaşık 2 milyar Müslüman yaşıyor ve bu da gezgin nüfusu açısından muazzam bir potansiyele işaret ediyor. Nitekim 2023 itibarıyla Müslümanların seyahate yaptığı yıllık harcama 220 milyar dolar seviyesindeydi ve bu rakamın 2028 yılına kadar 300 milyar doları aşacağı öngörülüyor. Bu hızlı büyüme, helal turizmi sadece dinî hassasiyetlere dayalı bir talep değil, aynı zamanda stratejik bir ekonomik segment hâline getiriyor.
Pek çok otel aslında alkol servisi yapılmayan restoranlara, kadınlara özel spa saatlerine ya da helal yemek seçeneklerine sahip olmasına rağmen, bu özelliklerini görünür kılmıyor. Biz, otellere bu özellikleri sistematik ve şeffaf biçimde misafirlere sunma konusunda destek veriyoruz. Sonuç olarak oteller, Müslüman misafirlerin ihtiyaçlarına karşı daha duyarlı hâle geliyor ve hizmet kalitesini artırıyor. Zamanla bu artan talep, sektörde doğal bir kalite standardı oluşmasına zemin hazırlıyor.
Ancak bu dönüşüm sadece Batılı otellerle sınırlı değil. Benzer bir durum Müslüman ülkelerde de görülüyor. Dubai, Şarm El-Şeyh ve hatta Antalya, Bodrum ve İstanbul gibi şehirlerdeki birçok otel, maalesef öncelikli olarak Batılı turistlerin taleplerini merkeze alıyor. Bu da o ülkelerde tatil yapmak isteyen helal hassasiyetli gezginler için çelişkili bir deneyim oluşturuyor. Yani Müslüman coğrafyalarda bulunmak, otomatik olarak helal duyarlılıklara sahip olunacağı anlamına gelmiyor. Bu durum bize, helal turizmin yalnızca bir coğrafya değil, evrensel bir bilinç ve yönetişim meselesi olduğunu gösteriyor.
Helal turizm sektörü güçlendikçe, bundan en büyük faydayı sağlayacak olan yine bizleriz. Yani inancından taviz vermeden dünyayı keşfetmek, kaliteli hizmet almak ve kimliğini koruyarak seyahat etmek isteyen milyonlarca helal duyarlılıklı gezgin. Bu nedenle yapacağımız her tercih, sektörün yönünü tayin edecek potansiyele sahip.
Perspektif.eu