Sosyal medya gibi dijital ortamlarda kitlelere sunulan olumsuz ve şiddet içerikli haberler, sıklıkla tüketildikçe acıya, kötüye ve şiddete karşı duyarsızlaşmaya neden oluyor.

Anadolu Ajansının (AA) “Dijital Girdaba Kapılanlar” başlıklı üç bölümlük dosya haberinin birinci bölümünde, sosyal medyada gelir amaçlı yayımlanan şiddet içerikli haberlerin ve görüntülerin sık tüketildikçe toplumsal duyarsızlığa yol açması ele alınıyor.

Milyonları ekranlara kilitleyen, sosyal medya platformlarında saniyeler içinde güncellenen, merakla takip edilen anlık gelişmeler, çoğu zaman iç karartıcı haberlerden oluşuyor.

Kitlelerce ilgiyle takip edilen bu haberler, sıklıkla tüketildikçe kanıksanmaya ve bireylerin acıya, kötüye ve şiddete duyarsızlaşmasına yol açıyor.

Sosyal medyada “haber” adı altında servis edilen şiddet içerikli paylaşımlara yer veren hesaplar ise şiddeti bir “gelir kapısına” dönüştürüyor. Bireyler bu tür haberlere maruz kaldıkça kayıtsızlaşıyor, insanların çektiği ıstırabı sadece başka bir “trend konu” olarak görüyor.

Yanlış eylemlerle ilgili haberleri düzenli okumak ahlaki körelmeye neden oluyor

Vanderbilt Üniversitesi ve Londra Üniversitesinde 2023’te yürütülen araştırmada, olumsuz manşetlere 15 gün boyunca maruz kalan katılımcıların değer yargılarında bu sürenin sonunda değişiklik gözlemlendi.

İlk kez ve birden fazla kez gördükleri olumsuz manşetleri değerlendirmesi istenilen katılımcıların, defalarca maruz kaldıkları manşetlere duygusal, bilişsel ve davranışsal olarak daha az tepki gösterdikleri tespit edildi.

Bu durumun olaylara karşı duyarsızlaşmaya yol açtığını ortaya koyan uzmanlar, yanlış eylemlerin yer aldığı olaylarla ilgili haberleri düzenli olarak okumanın “ahlaki körelmeye” neden olduğu sonucuna vardı.

“İnsanların çektiği ıstırap sadece başka bir trend konu haline geliyor”

İngiltere merkezli York Üniversitesinin Yunanistan’daki Avrupa Kampüsü, City College Öğretim Görevlisi Anna Orfanidou, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanların medya aracılığıyla günlük olarak facia ve felaket yağmuruna tutulduğu zaman bir nevi “duygusal hissizlik” geliştirebileceğini söyledi.

Bu durumu “merhamet yorgunluğu” olarak adlandırılabilecek bir tür psikolojik savunma mekanizması olarak niteleyen Orfanidou, olumsuz haberlere sıklıkla maruz kalan bireylerin zamanla duyarsızlaşabileceğini belirtti.

Orfanidou, bu durumun aynı zamanda gazeteciliğin temel taşlarından biri olan kamu vicdanını uyandırma işlevini zayıflattığını vurgulayarak, sosyal medyanın bireyleri bu bağlamda “kayıtsızlaştırdığına” ve tehlikeli bir “ahlaki göreceliği” körüklediğine işaret etti.

Olumsuz haberlerin normalleştirilmekle kalmadığının, aynı zamanda önemsizleştirildiğinin altını çizen Orfanidou, “Savaş, işgal ve insanların çektiği ıstırap sadece başka bir trend konu haline geliyor.” ifadesini kullandı.

Orfanidou ayrıca, Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, İsrail-İran çatışması gibi konuların bu kadar çabuk arka planda kalabilmesinin bu olayların çözüme kavuşmasından değil, çevrim içi platformların “yenilik ve duygusal şoktan” beslenmesinden kaynaklandığını, bu şok etkisini yitirdiğinde ise hikayenin bir nevi “öldüğünü” anlattı.

Olumsuz bilgiler, olumlu bilgilere kıyasla hafızalarda daha çabuk yer ediniyor

Dijital platformlarda saniyeler içinde güncellenen içerikler sayesinde bilgi erişimi ve akışı önemli ölçüde ivme kazanırken, sosyal medyada çıkan olumsuz ve iç karartıcı haberler kitlelerce bir nevi “su gibi” tüketiliyor.

İnsanların biyolojik olarak olumsuz bilgileri olumlu bilgilerden daha fazla fark etmeye ve hatırlamaya yatkın olduğunu vurgulayan Orfanidou, bu içgüdünün, dijital medya algoritmaları tarafından etkileşimi artırmak için olumsuz haberleri ön plana çıkararak kullanıldığına dikkati çekti.

Orfanidou, “felaket kaydırması” anlamına gelen “doomscrolling” kavramına değinerek, “doomscrolling” yapan kullanıcıların duygusal olarak etkilenmesine ve hatta bunalmasına rağmen kötü haberleri, trajedileri, felaketleri ve krizleri okumayı bırakamadığı bir döngüye hapsolduğunu dile getirdi.

Bunun tekrarlayıcı bir davranış olduğuna değinen Orfanidou, “Doomscrolling, dijital kültürün, özellikle de sosyal medyanın insan psikolojisini nasıl sömürdüğünün, bizi bir endişe ve pasif tüketim döngüsüne hapsettiğinin en açık yansımalarından biridir.” dedi.

Şiddet, sosyal medya aracılığıyla “ihraç ediliyor”

Ohio State Üniversitesi İletişim Profesörü Brad Bushman, sosyal medyada haber adı altında kitlelere sunulan şiddet içerikli paylaşımların zamanla kişilerin acıya ve şiddete karşı duyarsızlaşmasına yol açacağını belirtti.

Bilgisayar oyunlarında maruz kalınan şiddet içerikli görüntülerin aksine haberin, “gerçekçi” algısı taşımasından dolayı bu durumu özellikle endişe verici olarak tanımlayan Bushman, sıklıkla maruz kalınan uyarıcılar karşısında bireylerin, bir nevi “hissizleştiğine” işaret etti .

Bushman, “Bu tarz içerikleri görmeyi kanıksadığımız için şiddet kurbanlarına karşı empati duygumuz zamanla körelebilir.” diye konuşarak, bu tür paylaşımları yapan sosyal medya hesaplarının başka insanların acılarını “gelir kaynağı” olarak gördüğünü aktardı.

Bu hesapları ilgiyle takip eden kitlelerin söz konusu paylaşımları “eğlence aracı” olarak gördüğüne dikkati çeken Bushman, tüm toplumların anlayabileceği bir anlam taşıdığı için şiddetin, sosyal medya aracılığıyla “ihraç edildiğini” vurguladı.

Bushman, insanların şiddeti eğlence malzemesi yapmasının eski çağlara kadar dayandığını kaydederek, buna, Antik Roma’da güçlerini sergilemek adına ölümüne dövüşen gladyatörleri izlemek için toplanan binlerce insanı örnek gösterdi.