
Gazze’de İsrail’in insani yardımları engellemesi nedeniyle açlığa bağlı ölümler artarken, yeni bir rapor Tel Aviv’in uzun süredir öne sürdüğü bir iddiayı çürüttü. ABD’nin yardım ajansı USAID’in iç değerlendirmesine göre, Hamas’ın BM koordinasyonundaki insani yardımları sistematik şekilde ele geçirdiğine dair herhangi bir kanıt bulunmadı. Öte yandan İsrail, son günlerde kısmi yardım geçişine izin vereceğini açıklamıştı.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde derinleşen açlık krizine yönelik artan endişeler üzerine Refah Sınır Kapısı ve çevresindeki bazı bölgelere saat 10.00 ile 20.00 arasında “taktiksel ara” vereceğini duyurmasının ardından, kuzeydeki Zikim bölgesinden Gazze Şeridi’ne un taşıyan yardım tırları giriş yaptı. Yardım noktalarına ulaşan Filistinliler, koliler ve çuvalları almak için yoğunluk oluşturdu. Fotoğraf: Dawoud Abo Alkas – AA.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne uyguladığı abluka ve yardım konvoylarını engellemesi nedeniyle bölgede kıtlık koşulları genişliyor. 20 Temmuz’da kıyı şeridi olan Zikim’de Dünya Gıda Programı bünyesindeki 25 kamyonluk yardım konvoyu, İsrail ordusunun tank ve keskin nişancı ateşi altında kalmış ve en az 100 sivil öldürülmüştü. Yardım konvoylarına yönelik bu tür saldırılar, uluslararası hukukta “yardımın engellenmesi” savaş suçu olarak değerlendirilse de, şu ana dek İsrail’e bir yaptırım uygulanmadı. Artan dış baskılara karşılık olarak; 27 Temmuz’da İsrail hükûmeti, bazı bölgelerdeki askerî operasyonları askıya aldığı ve bu bölgelere paraşütle gıda yardımı ulaştıracağını açıklamıştı. Uluslararası kurumlar ve uzmanlar, akut gıda yetersizliği nedeniyle zaten kritik bir durumda olan Gazzeliler için açıklanan bu adımların yetersiz olduğunu ifade ediyor.
“Paraşütle Gönderilen Yardımlar Açlığı Telafi Edemez”
Birleşmiş Milletler (BM) ve çok sayıda yardım kuruluşu, yardım konvoylarının sınırdan geçiş izni alamaması, Gazze içindeki dağıtım noktalarının vurulması ve sivillerin yardıma ulaşmak için büyük riskler almak zorunda kalması nedeniyle krizin kontrolsüz biçimde büyüdüğü uyarısında bulunuyor. İsrail tarafından faaliyetleri engellenen, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, bölgeye havadan yapılan yardım atımlarını “insanlık felaketinin üzerini örtmeye yönelik bir dikkat dağıtma çabası” olarak nitelendirdi. Lazzarini’ye göre, bu sembolik girişimler Gazze’deki açlık krizini çözmeye değil, görünmez kılmaya yarıyor. BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Tom Fletcher, 28 Temmuz’da yaptığı yazılı açıklamada, Gazze’de her üç kişiden birinin günlerdir yemek yemediğini, çocukların ise “açlıktan eriyip gittiğini” bildirdi. Fletcher, “Yardımlar engellenmemeli, geciktirilmemeli ya da saldırı altında dağıtılmamalıdır,” diyerek insani yardım geçişlerinin önündeki engellere dikkat çekti.
İngiltere merkezli yardım kuruluşu Oxfam’ın işgal altındaki Filistin toprakları ve Gazze Politika Sorumlusu Bushra Khalidi, “Ölümcül hava yardımları ve birkaç kamyon, Gazze’de aylardır süren kasıtlı açlığı telafi edemez. Gerekli olan şey, tüm geçiş noktalarının derhal tam, engelsiz ve güvenli yardım teslimatı için açılması ve kalıcı ateşkesin sağlanması,” değerlendirmesini yaptı. Oxfam yetkilisi Khalidi, bunun dışında atılacak her adımın “taktiksel jestten öteye geçmeyeceği” değerlendirmesinde bulundu.
Aşırı Sağcı İsrail Yetkilileri: “Kısıtlı Yardımları Keselim, Bombardımana Devam Edelim”
Daha sonra konuyla ilgili yeni bir açıklama yapan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Gazze’ye yardım konusunda yürütülen politikalara ilişkin olarak, “asgarî düzeyde insani yardım malzemesinin girişine izin vermeye devam ettiklerini” belirtti. Netanyahu, BM’nin İsrail’i kıtlıkla suçlayan raporlarını “yalan” olarak nitelendirmeye devam etti.
İsrail’de aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ise Netanyahu’nun kısıtlı insani yardım verme açıklamasını “ahlaki çöküş” olarak nitelendirdi. Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre Ben-Gvir, “Gazze’de hâlen rehinelerimiz varken, başbakanımız oraya insani yardım taşıyor. Bu ahlaki bir çöküştür” dedi ve yardımların tamamen durdurulmasını savundu. Ben-Gvir ayrıca “Bu aşamada Gazze için yapılması gereken tek şey; bombardıman, topçu ateşi, işgal ve göçün teşvik edilmesidir” ifadesini kullandı.
Bu açıklamalar, İsrail hükümeti içinde insani yardım konusunun iç siyasi çekişmelere de konu olduğunu gösteriyor. Yardım politikasının askeri stratejilerle birlikte ele alındığına yönelik eleştiriler, uluslararası insan hakları örgütleri tarafından sıklıkla gündeme getiriliyor.
“Gazze Diyeti” Uygulaması ve Eleştirilen Kurum GHF
Gazze’deki yerel yönetim, 27 Temmuz tarihli açıklamasında bu geçici insani yardım geçişlerinin, “kıtlık suçunu kırmaya yetmeyeceğini” belirtti. Açıklamada, bölgeye son 148 gündür yardım geçişinin büyük oranda engellendiği, bebek mamalarının hiç ulaşmadığı ve Gazze’nin günlük 600 yardım tırına, aylık 250 bin kutu bebek sütüne ihtiyaç duyduğu bilgisi paylaşıldı.
BM eski Gıda Hakkı Özel Raportörü Prof. Dr. Hilal Elver’e göre Gazze’de yaşanan açlık, modern çağda benzeri olmayan bir biçimde insan eliyle yaratılmış kıtlığa dönüşmüş durumda. Elver, İsrail’in yıllardır Gazze’ye uyguladığı abluka boyunca, bölge halkını yalnızca hayatta kalma sınırında tutacak kalori miktarını hesapladığını ve bu stratejiye “Gazze Diyeti” adını verdiğini hatırlatıyor. Elver’in değerlendirmesine göre, İsrail yalnızca yardımı engellemekle kalmıyor; aynı zamanda onu siyasi bir baskı aracı ve askeri strateji hâline getiriyor. Mart 2025’te BM dağıtım sistemini devre dışı bırakıp yalnızca dört yardım noktasında yardım dağıtımına izin veren GHF sistemi, yardımı erişilmesi zor ve riskli hâle getirerek sivillerin daha fazla tehlike altında kalmasına neden oldu.
Yardımların nasıl dağıtıldığı da ayrı bir tartışma konusu. ABD destekli olarak kurulan ve uzmanların İsrail-ABD güdümlü bir yapı olduğunu ifade ettiği Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF), son dönemde sivillerin ölümüne neden olan olaylarla yeniden gündeme geldi. 28 Temmuz’da ABD’deki 20 Demokrat Senatör, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya gönderdikleri mektupta, GHF’ye ayrılan 30 milyon dolarlık fonun derhal kesilmesini talep etti. Senatörlerin mektubunda, GHF’nin kurulduğu günden bu yana faaliyet gösterdiği yardım noktalarında yüzlerce sivilin öldüğü, binlercesinin yaralandığı ve halkın yardım almak için uzun mesafeler yürümeye zorlandığı belirtildi. Resmî rakamlara göre GHF’nin kontrolündeki dağıtım bölgelerinde sadece 27 Mayıs’tan bu yana 1021 kişi hayatını kaybetti, 7 bin 485 kişi yaralandı.
USAID: “İnsani Yardımlara Hamas’ın El Koyduğuna Dair Bir Kanıt Yok”
İsrail ve ABD destekli GHF’nin kurulmasında temel gerekçe olarak sunulan iddialardan biri, Hamas’ın Birleşmiş Milletler koordinasyonundaki yardımları ele geçirdiği yönündeydi. Ancak ABD’nin resmî yardım ajansı USAID’in haziran sonunda tamamladığı iç değerlendirme, bu argümanı çürüten bulgular ortaya koydu.
Reuters tarafından elde edilen USAID raporunda Ekim 2023 ile Mayıs 2025 arasında Gazze’de bildirilen 156 yardım kaybı veya yön değiştirme olayı incelendi. İnceleme sonucunda, Hamas’ın ABD fonlu insani yardımları sistematik şekilde ele geçirdiğine dair tek bir kanıt bulunamadı. Üstelik analizde, bu olayların yüzde 28’inin -yani en az 44 vakanının- doğrudan veya dolaylı biçimde İsrail ordusunun askeri operasyonlarıyla bağlantılı olduğu belirtildi. Bunlardan 11’i, İsrail saldırıları sırasında yardımların tahrip edilmesi ya da el konulması gibi durumları içeriyor.
Raporda elde edilen bulguların USAID denetim birimi ve Dışişleri Bakanlığı ile paylaşıldığı bildirildi. Ancak belgeler kamuoyuna açık değil ve ABD yönetimi, konuya ilişkin herhangi bir resmî değerlendirme yayımlamadı. USAID raporu, GHF’nin kurulma gerekçesinin siyasi saiklerle şekillendirildiği ve BM öncülüğündeki tarafsız yardım sisteminin devre dışı bırakılmasının, somut güvenlik gerekçelerine değil, stratejik hesaplara dayandığı yönündeki eleştirileri güçlendiriyor.
IPC’nin Hâlâ Kıtlık Tanımı Yapmadığı Gazze’de Açlık Nedenli Ölümler Artıyor
Gazze’de açlığa bağlı ölümler özellikle kuzeyde ve merkezin doğusunda hızla artarken, eski BM Raportörü Hilal Elver uluslararası gıda güvenliği sistemi olan IPC (Integrated Food Security Phase Classification), hâlâ bölgedeki kıtlığı resmen ilan edememiş olduğuna da dikkat çekiyor. Elver ve diğer uzmanlara göre bunun nedeni, İsrail ve müttefiklerinin uyguladığı siyasi baskılar. IPC’nin eylül ayı sonuna kadarki tespit ve projeksiyonlarını sunan güncel takip sayfasında Gazze Şeridi’nin geneli için 4. aşama olan “acil durum” sınıflandırılması yapılırken 5. aşama kategorisi olan “açlık” kategorisinin yaklaşık 470 bin Gazzeli için geçerli olduğunu belirtiyor.
İngiliz yardım kuruluşu Oxfam’a göre, Gazze’de son 100 gün içinde günlük ölüm oranı 250’nin üzerine çıktı. Başta çocuklar olmak üzere, Gazze Şeridi’nde açlık nedeniyle ölümler artıyor. Gazze’de 28 Temmuz itibarıyla açlıktan 88’i çocuk 134 Filistinlinin hayatını kaybettiği açıklandı: Gazze’deki hükûmetin Medya Ofisinden yapılan açıklamada, İsrail’in bebek maması ve insani yardım girişini kısıtlayıp açlıktan ölümlere sebep olduğu Gazze Şeridi’nde 40 binden fazla 1 yaş altı bebeğin yetersiz beslenme nedeniyle “yavaş ölüm” tehlikesiyle karşı karşıya olduğu açıklandı. (AA/P)