Ben Avrupa’da doğmuş, büyümüş, hayatını orada sürdüren bir gazeteci olarak şunu çok iyi biliyorum: Avrupalı Türkler memleketlerine gelirken sadece bavullarını değil, hasretlerini, sevgilerini, özlemlerini de getiriyor. Ve elbette yanlarında getirdikleri ekonomik katkıyı da unutmamak gerek. Yapılan hesaplara göre kişi başı ortalama 1.750 Euro harcandı. Yani sadece Kapıkule’den çıkış yapan gurbetçiler, Türkiye’ye 2,5 milyar Euro gibi dev bir kaynak bıraktı. Bu paranın bereketinden, Anadolu’nun en uzak köyündeki bakkal bile nasibini aldı.

Ama ne yazık ki, memleket sevdasıyla koşarak gelen Avrupalı Türkler, burada yine eleştirilerden nasibini aldı. Sokak röportajlarında küçümsendiler, sosyal medyada dalga geçildiler. Biz, gurbetçiler, yıllardır aynı manzarayı görüyoruz: Hem gönlümüzü hem cebimizi açtığımız memlekette, bir türlü “tam kabul” görmüyoruz. Oysa biz, “yabancı” değiliz. Bu toprakların öz evladıyız.

Bu noktada hakkını teslim etmek lazım: AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Zafer Sırakaya, yine Avrupalı Türklerin yanında oldu. Hem Kapıkule’de gelişimizde bizleri karşıladı, hem de dönüşümüzde sohbet ederek uğurladı. Sosyal medyada yapılan haksız eleştirilere karşı hukuki süreçleri işletip dik bir duruş sergiledi. Bizim sesimiz oldu, bizim gururumuz oldu.

Yine takdir edilmesi gereken bir diğer isim: UID Genel Başkanı Kenan Hasan Aslan. Avrupa’da yüzlerce Türk STK’sı var ama Kapıkule’de stant açıp vatandaşla bire bir ilgilenen tek kurum UID oldu. Çay, kahve, su ikramlarıyla, sorunları yerinde dinleyerek çözüm arayışlarıyla gerçekten örnek oldular. Aslan’ın bizzat sınır kapısında bulunması, samimiyetin en açık göstergesiydi.

Ve elbette Nevin Toy Unkel gibi sahada çalışan gönül insanlarını unutmamak gerekir. Yıllardır aynı özveriyle Kapıkule’de görev yapıyor, Avrupalı Türklerin yolculuklarını kolaylaştırmak için çabalıyor. Bu tür emekler, kelimelerle ölçülemeyecek kadar değerli.

Biz Avrupalı Türkler olarak her yaz memlekete gelir, gönlümüzü koyar, harcamamızla katkı sağlarız. Ama biz sadece ekonomik bir güç değiliz. Biz, Türkiye’nin Avrupa’daki nefesiyiz.

Unutulmasın: Avrupa’dan gelen her birimiz, bu ülkeye misafir olarak değil, ev sahibi olarak adım atıyoruz.

NTürk/Ali Osman Yayla