
Geçtiğimiz haziran ayının 28’inde (2025) değerli ilim adamı, ilahiyatçı Mehmet Hulusi Ünye hocamızı Türkiye’de, memleketi Kahramanmaraş’ta kaybettik. Avrupa’da İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Merkezde, Din İstişare Kurulu üyeliği ve Fetva Kurulu Başkanlığı yapan Hulusi hocamızla tanışıklığımız nerede ise 40 yılı bulur.
Kendimi, kendisi ile ilgili birkaç satır yazmayı, onu hayırla yad etmeyi, eski günlere gitmeyi, sorumlu hissettim.
Geçen yıl çocukları sağlığı ile ilgili bilgi paylaşmışlardı. Daha sonra iyileştiğini duyduk. Son görüşmemiz birkaç ay önce idi. Soest’ta ben Huzur camiden ayrılırken o Kuzey Hollanda Millî Görüş Federasyonundan birkaç idareci ile birlikte geliyordu. Ayaküstü biraz sohbet ettik, “hocam sizi maşallah iyi gördüm” dedim, o da “Allah’a şükür iyiyim sen nerelerdesin, yazılarını okuyorum, seni yazılarından takip ediyorum” demişti. Selamlaştık, sarıldık ve vedalaştık.
O sarılmamızın ve vedalaşmamızın son vedalaşma olacağını o an bilemezdim elbette. Fakat hepimiz için bir gerçek vardı ki o da “ölümdü”.
Kendisini tanımamız Soest’ta, Fatih Camii’de görev yapan Mustafa Ertekin hocamız vasıtası ile oldu. Hulusi hocamız, Hilversum’da görev yapıyor, Amersfoort’ta görev yapan Mehmet Gün hoca ile üçü sık sık bir araya geliyordu. Biz de Soest camisinden Mustafa Ertekin hocanın öğrencileri olduğumuz için üç hocayı sık sık görürdük. Onların birbirleri ile ilmi sohbet yapmaları, şakalaşmaları ve sıcak muhabbetleri biz gençlerin çok hoşuna giderdi.
1988’de Fatih Camii gençlik kolu olarak, Mustafa hocanın teşvik ve destekleri ile Hilal dergisini çıkarmaya başladığımızda Hulusi hocamız hem yazıları ile bize destek oldu hem de yayınlarımızı yönlendirmede belirleyici oldu.
1990’larda Amersfoort Rahman Camii’nde görev yapmaya başlayan hocamız, Rahmetli Teyfik Taşpınar abimiz ve diğer yönetici abilerimiz ile çok güzel çalışmaların altında imzalarını attılar. Amersfoort istasyonu karşısındaki Soesterkwartier bölgesinde bulunan beyaz boyalı iki evin birleştirilmesinden camiye çevrilmiş karargah binasında Erzurumlu Abdullah abinin çayları eşliğinde sabahlara kadar sohbet ederdik.
Daha sonraları, yanılmıyorsam 2000’li yıllarda, İlmi ağırlığının da etkisi ile Köln’de İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Merkezde çalışmaya başladı. Köln’e genel merkeze ne zaman gitsek, gerek teşkilat çalışmaları için, gerekse Kurban görevlisi olarak bilgilendirmeler ve görüşmeler için gittiğimizde hep yanına uğrar çayını içer tavsiyelerini dinler dualarını alırdık. O bizim adeta amcamız, dayımız, büyük abimiz, kesinlikle yabancı değil ailemizden birisi idi.
Köln’de çalıştığı için ve son yıllarda da Türkiye’de oturduğu için çok sık görüşmüyorduk fakat yine de yılda birkaç defa bir yerlerde karşılaşıyorduk. Ya Soest Huzur camide vaaz ederken, ya Amersfoort Rahman Camide bir masa etrafında sohbet ederken, bir yerlerde yine muhabbet ediyor hasret gideriyorduk.
Artık görüşmemiz ahirete kaldı, inşallah Rabbimiz bizleri cennette karşılattırır, kevser havuzunun kenarında sohbetimize devam etmeyi nasip eder.
Yazıyı yazarken fotoğraflarına baktım, gülümseyen, mütevazı, sempatik hali gözümün önünde canlandı.
Helalleşemedik ama hakkın helaldir inşallah Hulusi hocam. Biz senin takvana, samimiyetine, ümmet için dertlenmene şahidiz.
Hep birleştirici oldun, ömrünü ilme ve ümmete adadın, biz senden razıyız, Allah’ta senden razı olsun. Mekânın cennet olsun, makamın âlî olsun.
Recep Soysal
