
İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün, Gazze’de yaşanan insani felaket ve bu duruma yönelik uluslararası tutum sebebiyle bir açıklama yaptı. “Gazze’deki durum, artık çekimser kalmanın kabul edilemez olduğu bir noktaya varmıştır. Uluslararası toplum, uluslararası hukuka aykırı, soykırım niteliğindeki eylemlerle ilgili onca bağımsız raporu artık görmezden gelemez.” diyen Ergün sözlerini şöyle sürdürdü:
“İsrail hükûmeti üyeleri tarafından defalarca dile getirilen Filistinlilerin Gazze’den tamamen sürülmesi ve Gazze’nin işgal edilmesi, insani yardımın engellenmesi ve bunun sonucunda sivil halkın içinde bulunduğu sefalet, artık tarihte bir dönüm noktası hâline gelmiştir. Uluslararası hukuku hiçe sayan bu tutum, uluslararası düzen için de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Mevcut durum siyaseten, uluslararası hukuk açısından, ahlaki açıdan veya başka bir gerekçeyle hiçbir şekilde haklı gösterilemez. İnsani yardım koridorları aylardır kapatılmış durumdadır. Uluslararası baskı sonucu geçmesine izin verilen az sayıdaki yardım malzemesi ise bağımsız gözlemcilere göre acil ihtiyaçları karşılamaktan çok uzaktır. Sivil halkın çektiği acılar bilinçli olarak göz ardı edilmektedir. Birleşmiş Milletler’e göre, birkaç gün içinde 14.000 çocuğun açlıktan ölme tehlikesi bulunmaktadır.
Kanada, Hollanda, Fransa ve Birleşik Krallık gibi ülkeler, Gazze’deki insan hakları açısından kabul edilemez duruma karşı artık açıkça tavır almaktadır. Buna karşılık, Almanya ve Avusturya gibi ülkeler ve İslam dünyasının bazı kesimleri insanlık dışı gerçeklere, insani felakete, sivil altyapıya yönelik çok sayıda saldırı ve belgelenmiş savaş suçlarına rağmen çekimser kalmaya devam etmektedirler.
Özellikle Almanya, acil bir ateşkes ve insani yardıma güvenli ve kalıcı erişim için sesini ve nüfuzunu kullanmalıdır. Siyasi kararlar, masum insanların hayatını doğrudan etkilemektedir. Silah ihracatının hâlâ devam etmesi de bunlardan biridir. Almanya aktif hâle gelmediği sürece, değerlere dayalı bir uluslararası düzende güvenilir bir yer edinmesi de mümkün olmayacaktır. Bu insani krizde nasıl bir pozisyon aldığı mutlaka değerlendirilecektir.
Uluslararası toplum da uluslararası hukuku, savaşın sona erdirilmesini, savaş suçlarının ve insan hakları ihlallerinin durdurulmasını, sürgünlerin sona erdirilmesini sağlamak için acilen harekete geçmelidir. İnsanlar evlerine -ya da evlerinden geriye kalanlara- geri dönebilmelidir. Filistin’in toprak sınırları daha fazla daraltılmamalı ve demografik değişiklikler zorlanmamalıdır. İki devletli çözüm, bölgede kalıcı barış için hâlâ tek seçenektir.”