“Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (Asr Suresi)

Her Daim Ümitvarız Biz

Tarihe dönüp baktığımızda, insanlığın kaderine kazınmış ortak bir gerçek görürüz: Zulüm her dönemde vardı. Tarihin tozlu sayfalarını araladığımızda, insanlığın adalet ve merhamet uğruna verdiği mücadelelerle karşılaşırız. Zulüm; kimi zaman kılıçla, kimi zaman sözcüklerle, kimi zaman da sistemlerle şekil değiştirdi ve sessizliğe mahkûm edilmiş toplumların üstüne çöken karanlık bir gölge gibi var olmuştur. Ama hep, evet hep, o gölgeyi delen bir ışık çıkmıştır. Çünkü insanlık, zulme boyun eğmedi. Eğildiği anlar oldu belki, ama hiç teslim olmadı. Ve her defasında, adalet yeniden doğdu. Bu ışık bazen bir insanın vicdanı, bazen bir halkın direnci, bazen de Allah’ın sabreden kullarına gönderdiği görünmeyen yardımı olmuştur.

Zulüm, ne kadar güçlü görünürse görünsün, tarihin uzun vadeli terazisinde daima kaybeden tarafta yer almıştır. Çünkü insanlık, vicdanı ve inancı sayesinde karanlığa karşı direnme yetisini hiç kaybetmemiştir, kaybetmeyecektir. Zulmün en sert zamanlarında bile bir Yusuf çıkmış zindandan, bir Musa yürümüş denizi yara yara, bir Hz. Muhammed (s.a.v.) çıkmış mağaradan dünyayı aydınlatmaya…

Her Daim Ümitvarız Biz

Kur’an-ı Kerim’de zulümle mücadelenin en çarpıcı örneklerinden biri Hz. Musa kıssasıdır. Firavun, güç sarhoşu olmuştu. O kadar ileri gitmiştir ki ilahlık iddia edecek kadar azıtmıştır. Ama Cenab-ı Hak, onun karşısına bir bebekle çıkar. Savunmasız, güçsüz ve hatta ilk yıllarını Firavun’un sarayında geçiren bir bebek… Bu bize neyi anlatır? Zulüm ne kadar organize ve korkutucu olursa olsun, Allah’ın adaleti daha derindir. Musa’nın asası, Firavun’un sarayını titretmiştir.

Bugünün dünyasında da firavunlar var. Belki şekil değiştirdiler, belki diplomatik cümleler ardına saklandılar. Ama sistematik adaletsizlik, haksız savaşlar, sömürü düzeni hâlâ karşımızda. Ancak unutmamalıyız ki her çağın bir Musa’sı vardır. Zulüm varsa, onun karşısında duracak bir irade de vardır. Ve bu irade eninde sonunda galip gelir. Allah (CC), Kur’an’da buyurur: “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor” (İbrahim Suresi 42. Ayet). Zalimler için mutlaka bir son vardır. Bu ayet, sadece bir teselli değildir. İnanan kalpler için bir müjdedir. Mazlumlar için bir güvencedir. Aynı zamanda tarihsel bir hakikatin ilahî teyididir. Zalim olan yıkılır. Belki hemen değil, ama kesinlikle. Ve o yıkım başladığında, geride sadece adaletsizlikleriyle anılırlar. Tarih, zalimleri geçici birer gölge gibi kaydeder. Ama hakkın ve merhametin temsilcileri kalıcı olur. Çünkü zulüm kibirdendir, hakikat tevazudan.

Her Daim Ümitvarız Biz

Zulüm, insanlık için bir sınavdır, insaniyetin testidir. Ve insanlık bu testi defalarca geçti. Bazen çok zorlandı, bazen ağır bedeller ödedi, hatta belki yara da aldı, belki zaman zaman sarsıldı ama hiçbir zaman tamamen pes etmedi ve boyun eğmedi. Çünkü fıtratımızda zulme başkaldırmak, adaleti istemek vardır.

Bugünün dünyasında iyiliği küçümsememeliyiz. Bir söz, bir dua, bir duruş, belki de tarihin akışını değiştirir. Hz. İbrahim’in ateşe atılmadan önce söylediği “Hasbunallahu ve ni’mel vekîl” (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir) sözü, çaresizlikten değil, tam bir tevekkülün ve teslimiyetin ifadesidir, yani umutla söylenen güçlü bir mesajdır.

İşte bu söz bile tek başına bir isyan, bir umut ve bir gelecek çağrısıdır. Eğer tarihte bu kadar acıdan sonra adalet yeşerdiyse, bugünün karanlığı da mutlaka aydınlığa dönecektir. Zulme karşı durmak, sadece büyük devrimlerle olmaz. Bazen bir haksızlığa “hayır” demek yada bir mazluma dua etmek… Bunların hepsi, zulme atılmış birer taştır.

Unutmayalım: Mazlumun ahı, yer ile gök arasında kaybolmaz. İlahî adalet, en doğru vakitte tecelli eder. Ve insanlık, tarih boyunca hep o adaletin izinden yürüyerek yeniden ve yeniden ayağa kalkmıştır.

Zulümle abad olan, sonunda berbat olur.

Ama sabreden, direnen ve inanan insanlık, her zaman galip gelir…

Kalın sağlıcakla,                            —◄◄