“Türk Toplumu Artık Her Alanda Gelişiyor; Medya Bu Gerçekleri Yansıtmalı”

Hollanda Türkiye Fahri Konsolosu Titus Kramer, görevindeki ilk yılını değerlendirmek ve Türk basın mensuplarıyla bir araya gelmek amacıyla özel bir toplantı düzenledi. Samimi bir atmosferde gerçekleşen buluşmada, Kramer’e Fahri Konsolos Sekreteri Mehmet Keskin ve tanıtım ile iletişim danışmanı Seyit Seme de eşlik etti.

Kramer, toplantıda Hollanda’daki Türk toplumunun son yıllarda her alanda önemli bir gelişim gösterdiğini vurguladı. Görev süresinin ilk yılında toplumla daha yakın temas kurma fırsatı bulduğunu belirten Kramer, gözlemlerini şu sözlerle paylaştı: “Türk toplumunu önceden de tanıyordum. Ancak son bir yılda şunu açıkça gördüm ki, Türk toplumu gerçekten büyük bir gelişim içinde. Ticaret, siyaset, kültür, sanat ve eğitim gibi birçok alanda başarılı Türk gençlerini, girişimcileri ve iş insanlarını görmek mümkün. Bu, 60 yıllık göç hikâyemizin ulaştığı çok değerli bir noktayı gösteriyor.”

“Olumsuz Haberler Yerine Başarı Hikâyeleri Yazılmalı”

Fahri Konsolos Kramer, Hollanda medyasında Türk toplumuna dair genellikle olumsuz haberlerin öne çıkarılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi ve şunlara değindi: “Ne yazık ki Hollanda medyası bu güzel gelişmeleri yeterince yansıtmıyor. Negatif haberler geniş yer buluyor, oysa toplumumuzun başarı hikâyeleri, kültürel katkıları ve pozitif örnekleri anlatılmalı. Bu yanlış bakış açısını değiştirmek için bizlere, özellikle Türk medyasına önemli görevler düşüyor.”

Kramer, Türk basınının iki dilli yayınlarla, örnek kimlikleri ve başarı hikâyelerini öne çıkararak bu algıyı değiştirebileceğini belirtti ve  “Çalışarak ve doğru iletişim kanalları oluşturarak Türk toplumunun gerçek yüzünü gösterebiliriz. Hollanda’da 400’den fazla Türk kökenli genç, önemli görevlerde bulunuyor. Ancak hâlâ geçmişte yapılan hatalar üzerinden tartışmalar yürütülüyor. Artık ileriye bakmamız gerekiyor.” dedi.

“Pozitif Habercilik İçin Ortak Adımlar Atılmalı”

Kramer, Hollandalı ve Türk gazeteciler arasında daha güçlü bir işbirliği kurulması gerektiğini de vurguladı. Birlikte yapılacak etkinliklerin ve saha ziyaretlerinin karşılıklı önyargıları yıkacağını ifade eden Kramer, örnek olarak cami ziyaretleri ve sosyal dayanışma projelerini göstererek şunlara dikkatçekti: “Birlikte bir cami ziyareti yapabiliriz. İnsanlar orada neler yapıldığını, nasıl sosyal hizmetlerde bulunulduğunu görebilir. Mesela bir cami Noel günü evsizler için yemek verse, bu din meselesi değil; bir insanlık göstergesidir. Böyle örnekleri medyada görünür kılarsak, olumsuz algılar yerini güvene bırakır.”

“Türk Toplumunun Değerini Gösterelim”

Pozitif habercilik anlayışını desteklemek için her türlü katkıya hazır olduğunu belirten Kramer, sözlerini şöyle tamamladı: “Amacımız çok net: Hollanda’daki Türk toplumu hakkında pozitif haberler yapalım ve bu insanların bu ülkeye kattığı değeri herkese gösterelim. Gerekirse bu tür projelere maddi destek de sağlarım. Yeter ki birlikte doğru hikâyeleri anlatalım.”

HABER :ÖMER ATIF WOUDENBERG

De Turkse Gemeenschap Ontwikkelt Zich op Alle Gebieden; De Media Moet Deze Realiteit Weerspiegelen

De Ereconsul van Turkije in Nederland, Titus Kramer, organiseerde een speciale bijeenkomst om zijn eerste jaar in functie te evalueren en kennis te maken met vertegenwoordigers van de Turkse pers in Nederland.
Tijdens de warme en open bijeenkomst werd hij vergezeld door Mehmet Keskin, secretaris van de ereconsul, en Seyit Seme, adviseur voor communicatie en promotie.

Kramer benadrukte dat de Turkse gemeenschap in Nederland de afgelopen jaren op vele terreinen aanzienlijke vooruitgang heeft geboekt. Hij zei dat hij in zijn eerste jaar als ereconsul de kans heeft gehad om de gemeenschap van dichtbij te leren kennen en voegde eraan toe:

“Ik kende de Turkse gemeenschap al van tevoren, maar het afgelopen jaar heb ik duidelijk gezien hoezeer zij zich ontwikkelt. In de handel, politiek, cultuur, kunst en het onderwijs zien we steeds meer succesvolle Turkse jongeren, ondernemers en professionals. Dit toont aan welk belangrijk punt we hebben bereikt in zestig jaar migratiegeschiedenis.”

Kramer uitte zijn bezorgdheid over het feit dat de Nederlandse media vaak negatieve berichten over de Turkse gemeenschap benadrukken:

“Helaas weerspiegelt de Nederlandse media deze positieve ontwikkelingen niet voldoende. Negatieve verhalen krijgen veel aandacht, terwijl succesverhalen, culturele bijdragen en positieve voorbeelden nauwelijks worden belicht. Het is onze taak – vooral die van de Turkse media – om dit eenzijdige beeld te corrigeren.”

De ereconsul benadrukte dat de Turkse pers, door tweetalige publicaties en inspirerende voorbeelden te brengen, een belangrijke rol kan spelen bij het veranderen van dit imago:

“Door hard te werken en de juiste communicatiestructuren op te bouwen, kunnen we het echte gezicht van de Turkse gemeenschap laten zien. In Nederland zijn er inmiddels meer dan 400 jonge mensen met een Turkse achtergrond die belangrijke posities bekleden. Toch blijven oude fouten uit het verleden steeds weer naar voren worden gehaald. Het is tijd om vooruit te kijken.”

Kramer riep op tot meer samenwerking tussen Turkse en Nederlandse journalisten en stelde voor om gezamenlijke activiteiten te organiseren om wederzijds begrip te versterken:

“We kunnen samen een moskee bezoeken, koffie drinken en met mensen praten. Veel mensen denken dat Nederlanders niet welkom zijn in moskeeën, maar dat is niet waar. Moskeeën functioneren vaak als sociale centra. Stel je voor dat een moskee op eerste kerstdag een maaltijd voor daklozen organiseert — dat zou een prachtig menselijk gebaar zijn, geen religieuze kwestie. Als de media zulke voorbeelden tonen, verdwijnen de vooroordelen vanzelf.”

Kramer benadrukte dat hij zich persoonlijk wil inzetten voor een meer positieve beeldvorming en waar nodig ook financieel wil bijdragen:

“De onze doel is duidelijk: laten we positieve verhalen vertellen over de Turkse gemeenschap in Nederland en laten zien hoeveel waarde deze mensen toevoegen aan dit land. Indien nodig zal ik dergelijke initiatieven financieel ondersteunen. Het belangrijkste is dat we samen de juiste verhalen vertellen.”