Sosyal medya gibi dijital platformlarda çıkan olumsuz ve iç karartıcı haberlerin sürekli tüketilmesi, alışkanlığın ötesine geçerek karşı konulamaz bir bağımlılık haline geliyor.

Bu durumu tanımlamak için kullanılan “doomscrolling” ifadesi, sosyal medya başta olmak üzere dijital ortamlarda servis edilen olumsuz haberlerin adeta bir parmak hareketiyle saniyeler içinde tüketilmesi ve bu eylemin zamanla bir bağımlılığa dönüşmesi anlamına geliyor.

Anadolu Ajansının (AA) “Dijital Girdaba Kapılanlar” başlıklı üç bölümlük dosya haberinin ikinci bölümünde, sosyal medya aracılığıyla olumsuz haber okuma alışkanlığının zamanla bağımlılığa dönüşmesi ve bu bağımlılığın sebepleri ele alındı.

“Doom” (kıyamet) ve “scrolling” (kaydırmak) kelimelerinin birleşimiyle oluşan ifade, Türkçeye “felaket kaydırması” olarak çevriliyor.

Kovid-19 salgınıyla hayata giren “doomscrolling” kavramı, 2023’te Oxford İngilizce Sözlüğü’nde (OED) yer edindi.

“Olumsuz haber okuma bağımlılığı” olarak adlandırılabilecek “doomscrolling” eyleminin “kompulsif” bir döngü haline gelmesinin nedeninin “belirsizliğe tahammülsüzlükten” kaynaklanabileceğini belirten uzmanlar, bu davranışın endişeyi gidermek amacıyla yapılmasına rağmen kaygıyı daha da tetiklediğini belirtiyor.

Olumsuz bilgi arayışı, bir tür hayatta kalma içgüdüsü

“Computers in Human Behavior Reports” adlı dergide Ağustos 2024’te yayımlanan bir çalışmada uzmanlar, olumsuz haberlerin olumlulara kıyasla bireyleri daha çok tetiklediğini ortaya koyarak bunun, bir tür hayatta kalma içgüdüsünden kaynaklandığını ifade etti.

Uzmanlar, insanların içgüdüsel olarak olumsuz uyaranları daha kolay algılama eğilimi gösterdiğine ve bu tür olaylara daha çok ilgi duyduğuna dikkati çekerek olumsuz bilgilerin ve olayların insan psikolojisinde daha büyük etki bıraktığına işaret etti.

Olumsuz haber okuyarak aşırı vakit harcayan kişilerde “varoluşsal anksiyete, gelecek kaygısı, bunalım, güncelden geri kalma korkusu” gibi belirtilerin gözlemlendiğini aktaran uzmanlar, özellikle zihinsel sağlığın bu durumdan kötü etkilendiğini vurguladı.

Uzmanlara göre ayrıca, ilk elden yaşanmayan ancak ekran aracılığıyla deneyimlenen olumsuz olaylar, “ikincil travmaya” yol açabiliyor.

Doomscrolling: Bir çeşit “güvenlik arayışı”

İngiltere’deki Sussex Üniversitesi Psikoloji Bölümünden Prof. Graham Davey, AA muhabirine yaptığı açıklamada, haberlerin sunuluşunun ve haberlere erişim biçiminin son 20 ila 25 yıl içinde önemli ölçüde değiştiğini söyleyerek bu durumu, “genel ruh sağlığına zarar verici” olarak niteledi.

Akıllı telefonlardan kaydedilen görüntülerin sosyal medyada haber olarak kullanıldığını ve bu görüntülerin neredeyse eş zamanlı olarak kitlelere ulaştırıldığını anlatan Davey, bu durumun ciddi sonuçları beraberinde getirdiğinin altını çizdi.

Davey, sosyal medya yüzünden haberlerin sunuluş biçiminin giderek daha fazla “görsel odaklı ve şoke edici” bir hal aldığını söyleyerek “Savaş veya çatışma alanlarında ölenlerin görüntülerinin yayımlanması 20 yıl hatta 10 yıl öncesine kadar hayal edilemez bir durumdu.” dedi.

Doomscrolling eyleminin anksiyete ile mücadele eden kişilerde kaygıyı daha fazla tetiklediğini dile getiren Davey, olumsuz bilgi arayışının kompulsif bir eyleme dönüşmesinin sebebini, “belirsizliğe tahammülsüzlük” olarak bilinen bir durumla ilişkili olduğunu kaydetti.

Davey, “Bu durumla mücadele eden kişiler, bir şeyin yüzde yüz güvenli olduğundan emin olmadıkları sürece kendilerini oldukça endişeli hisseder. Dolayısıyla ‘doomscrolling’, endişeyi gidermek yerine bunu tetikleyecek haberlerin okunduğu bir tür güvenlik arayışı olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.

“Olup biteni bilmeye ve anlamaya çalışmak insani bir ihtiyaç”

San Diego California Üniversitesi (UCSD) Psikiyatri Profesörü Susan Tapert, dünyada olup biteni bilmeye ve anlamaya çalışmanın insani bir ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

Bilgiye ulaşmanın “dünyaya karşı kontrol hissi” vereceğini vurgulayan Tapert, “Etrafınızdaki şeyler üzerinde kontrol sahibi olduğunuz hissine kapıldığınızda bu biraz ödüllendirici olsa da kaygı seviyenizi artırabilir.” dedi.

Beynin “yeniye duyarlı” olduğunun altını çizen Tapert, yeni bir olay meydana geldiğinde dikkatin yeni hikayeye odaklanacağını, olay hakkında bilgi sahibi olunması durumunda ise beynin ödüllendirildiğini belirtti.

Tapert, bu durumun, kişilerin fiziksel olarak güvende hissetmesine sebep olduğunu ve uzun süredir meydana gelen olaylara karşı ise duyarsızlaşmaya yol açabileceğini ifade etti.

Dürtüye dönüşen “doomscrolling”, bireyleri kapana kıstırıyor

Olumsuz haber veya bilgiye rastlanıldığında beynin duygusal merkezi olan limbik sistem harekete geçiyor. Korku ve endişe gibi duyguları kontrol eden limbik sistemdeki amigdala bölgesine yollanan stres sinyalleri, bireyleri tehlikeleri taramaya teşvik ediyor.

Sosyal medya sayfasını güncelleyerek tehlikelere karşı tetikte hisseden bireyler, doomscrolling eylemiyle bu dürtüyü yatıştırıyor.

Diğer bağımlılık yapıcı davranışlarda olduğu gibi doomscrolling eyleminde de yeni bir bilgi keşfedildikçe beynin ödül sistemi harekete geçiyor ve anlık dopamin salgılanıyor.

Böylelikle doomscrolling, bir dürtü haline gelerek bireyleri bir girdap içine hapsediyor. Tehlike arayışına karşı koyamayan zihinler, karamsar haber veya içerik okudukça ödüllendirilmiş hissediyor.​​​​​​​