Hollanda Müslüman Organizasyonları Konseyi (CMO) Başkanı Drs. Muhsin Köktaş, yayınlanan Ulusal Müslüman Ayrımcılığı Araştırması sonrası bu gün bir basın açıklaması yaptı. Köktaş, Müslümanlara yönelik ayrımcılığın yapısal ve yaygın bir sorun haline geldiğini vurgulayarak, devletin bu konuyu görmezden gelmemesi gerektiğini belirtti. CMO, hükümete çağrıda bulunarak Müslümanlara yönelik ayrımcılıkla mücadelede somut adımlar atılmasını talep etti.

Hollanda Sosyal İşler ve İstihdam Bakanlığı tarafından yaptırılan ve kısa süre önce yayımlanan Ulusal Müslüman Ayrımcılığı Araştırması, ülkedeki Müslümanların yıllardır deneyimlediği bir gerçeği doğruluyor: Müslümanlara yönelik ayrımcılık. Bu ayrımcılık sistematik, yaygın ve normalleşmiş bir durum haline gelmiş durumda. Sadece münferit olaylardan ibaret değil, aksine kamu politikalarını, kurumları ve toplumsal algıyı etkileyen yapısal bir sorun teşkil ediyor.

Bunun sonuçları son derece ciddi olup, Müslümanların devlete duyduğu güveni sarsmakta ve kendilerini güvensiz hissetmelerine yol açmaktadır. Bizler, Müslüman kuruluşlar olarak, devlet ile Müslüman toplumu arasındaki uçurumu kapatmayı ve herkesin toplumun aktif bir parçası olarak eşit fırsatlara sahip olmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Bu hedefe ulaşmak için devletle etkili bir iş birliği içinde olmamız şarttır.

Ancak devletin gerçekten Müslümanların endişelerini dinlemesi gerekiyor. Müslüman toplumunun en büyük kaygılarından biri, bizzat devlet eliyle sürdürülen ayrımcılıktır. Bizler, uzun bir süre boyunca devletin bu ayrımcılıkla mücadelede yanımızda olacağını varsaydık. Ne var ki son yıllarda bunun tam tersi bir tablo ile karşı karşıya kaldık. Devletin kendisi, Müslümanları sistematik bir şekilde ayrımcılığa maruz bırakmış, bu da ona duyduğumuz güveni sarsmıştır.

Bu ayrımcılığın bazı somut örnekleri şunlardır:

  1. Belediyeler ve devlet kurumları tarafından Müslümanlara ve camilere yönelik gizli soruşturmalar yürütülmesi.
  2. Vergi Dairesi’nin (Belastingdienst) özellikle Batılı olmayan Müslümanları hedef alan ayrımcı incelemeleri (çocuk bakım yardımı skandalı gibi).
  3. Adalet sisteminde etnik profilleme yapılması.
  4. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun (SVB), Batılı olmayan Müslümanların yurt dışındaki mal varlıklarına yönelik ayrımcı incelemeleri.
  5. Belediyeler tarafından Müslümanların yurt dışındaki mal varlıklarına yönelik ayrımcı araştırmalar yapılması.
  6. Hollanda parlamentosunda Müslümanların insan dışılaştırıldığı sertleşen siyasi söylemler.
  7. Müslümanları hedef alan yasaların yürürlüğe konulması.
  8. Uluslararası çatışmalar konusunda uygulanan çifte standartlar.

Bu meseleyle ilgili tartışmanın sürekli olarak reddedilmesi, Müslümanların devletten destek bekleyemeyeceğini bir kez daha göstermektedir. Ayrımcılıkla mücadele, ancak Müslüman ayrımcılığı sorununu açıkça tartışmakla mümkündür. Bu tartışmayı görmezden gelmek ya da önemsiz göstermek, Müslümanların karşılaştığı sorunları daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramaz.

Hatta Müslümanlarla ilgili konular ele alınırken bile onların sesinin duyulmasına izin verilmemekte, tıpkı iş gücü piyasasında, eğitimde, sağlık sisteminde ve devlet kurumlarıyla olan ilişkilerinde olduğu gibi dışlanmaktadırlar. CMO olarak, Hollanda Parlamentosu’nun bu konuyu tartışmayı sürekli reddetmesini kabul edilemez buluyoruz. Devletin artık sorumluluk almasının zamanı gelmiştir. Hollanda’daki Müslümanlar, ayrımcılığa uğramamalarını sağlayacak somut adımlar ve tanınma talep etmektedir.

Bu nedenle, hükûmete acil bir çağrıda bulunuyoruz. Sosyal İşler ve İstihdam Bakanı, Adalet ve Güvenlik Bakanı ile Ulusal Ayrımcılık ve Irkçılıkla Mücadele Koordinatörü’nün, bu raporu görmezden gelmek yerine, ayrımcılığı önleyici politikalar oluşturmak için bir temel olarak kullanmalarını bekliyoruz.

CMO ve ona bağlı çatı kuruluşlar, Müslüman ayrımcılığıyla mücadelede adil ve yapısal bir yaklaşım geliştirilmesine katkı sağlamaya hazırdır. Ancak bu, ancak devletin bu sorunu kabul etmesi ve Müslümanları ikinci sınıf vatandaş olarak görmeyi bırakmasıyla mümkün olacaktır.

Drs. Muhsin Köktaş
CMO Başkanı

Sedat TAPAN

PERSBERICHT CMO
28 maart 2025
MOSLIMDISCRIMINATIE VRAAGT OM ACTIE, NIET OM
AFWIJZING.
Het recent gepubliceerde Nationaal Onderzoek
Moslimdiscriminatie, uitgevoerd in opdracht van het ministerie van Sociale Zaken en Werkgelegenheid, bevestigt wat moslims in Nederland vele jaren
ervaren: moslimdiscriminatie. Deze discriminatie is structureel, wijdverspreid en genormaliseerd. Het betreft geen incidenten, maar een systematisch probleem dat het beleid, instituties en de publieke beeldvorming beïnvloedt. De gevolgen zijn diepgaand en ondermijnen het vertrouwen van moslims in
de overheid, evenals hun gevoel van veiligheid en burgerschap.
Als moslimorganisaties zetten wij ons in om de kloof tussen de overheid en de moslimgemeenschap te verkleinen en ervoor te zorgen dat iedereen gelijke kansen krijgt om actief deel te nemen aan de
samenleving. Een effectieve samenwerking met de overheid is hiervoor essentieel. De overheid moet daadwerkelijk luisteren naar de zorgen van moslims. Een van de grootste zorgen is moslimdiscriminatie. Om deze te bestrijden, is samenwerking met de overheid noodzakelijk. Lange tijd gingen wij ervan uit dat de overheid ons zou steunen in deze strijd. Helaas is in de afgelopen jaren
het tegendeel gebleken. Het is juist de overheid geweest die moslims stelselmatig heeft gediscrimineerd, wat ons vertrouwen in haar heeft geschaad.

Enkele voorbeelden hiervan zijn:
1. Heimelijke onderzoeken naar moskeeën en moslims door gemeenten en overheidsinstanties.
2. Discriminerende onderzoeken van de Belastingdienst gericht op niet-westerse moslims (zoals de toeslagaffaire).
3. Etnisch profileren door justitie.
4. Discriminerende onderzoeken door de SVB naar het vermogen van niet-westerse moslims in het buitenland.
5. Discriminerende onderzoeken door verschillende gemeenten naar het vermogen van nietwesterse moslims in het buitenland.
6. De verharding van het debat in de Tweede Kamer, waarbij moslims worden
gedehumaniseerd.
7. Het inzetten van wetgeving die gericht is tegen moslims.
8. De dubbele standaard ten aanzien van internationale conflicten.
Het weigeren om het debat hierover aan te gaan bevestigt opnieuw dat moslims geen steun van de overheid kunnen verwachten. De strijd tegen discriminatie kan niet gevoerd worden zonder een open
debat over het probleem van moslimdiscriminatie. Door dit debat te ontkennen of als onbelangrijk af
te doen, wordt de situatie voor moslims alleen maar verergerd. Dit is een dolk in de rug van zowel moslims als moslimorganisaties. Zelfs wanneer het onderwerp moslims wordt besproken, worden zij vaak buitengesloten, net zoals op de arbeidsmarkt, in het onderwijs, in de zorg en in de interactie met
overheidsinstanties.
Het CMO vindt het onaanvaardbaar dat de Tweede Kamer het debat hierover blijft ontwijken. Het is tijd dat de overheid haar verantwoordelijkheid neemt. Moslims in Nederland verlangen erkenning en
concrete acties om te voorkomen dat zij gediscrimineerd worden.
Wij doen een dringende oproep aan het kabinet om verantwoordelijkheid te nemen. Wij verwachten van de minister van Sociale Zaken en Werkgelegenheid, de minister van Justitie en Veiligheid, en de Nationaal Coördinator tegen Discriminatie en Racisme dat zij het rapport niet wegstoppen, maar het als basis gebruiken voor het formuleren van beleid. Het CMO en de aangesloten koepelorganisaties staan klaar om bij te dragen aan een structurele en rechtvaardige aanpak van moslimdiscriminatie.
Dit kan alleen als de overheid bereid is het probleem van moslimdiscriminatie te erkennen en moslims niet als tweederangsburgers te behandelen.
Drs. Muhsin Köktaş