İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Ali Mete, Avrupa Birliği çevre bakanlarının 2040 yılı için belirlediği yeni iklim hedefini sert sözlerle eleştirdi. Mete, alınan kararın “siyasi bir geri adım değil, ahlaki bir iflas beyanı” olduğunu söyledi.
“Karar, Milyonlarca İnsanın Acılarını Artırıyor”
AB’nin iklim hedefini yumuşatarak küresel sorumluluktan kaçtığını belirten Mete, “Avrupa iklim hedefini zayıflatıyor ve böylece küresel güneydeki milyonlarca insanın acılarını artırıyor. Sayı hileleri, sertifika ticareti ve dış kaynak kullanımıyla emisyonları gizleyenler, sorumlu bir iklim politikası yürütmüyor; sadece yoksulların sırtından ahlaki muhasebe yapıyorlar.” dedi.
“Bölgeler Yaşanmaz Hâle Geliyor”
Mete, bu yaklaşımın sonuçlarının açık olduğunu vurgulayarak, “En az katkıda bulunanlar en fazla zarar görüyor. Küresel Güney’de milyonlarca insan tarım arazilerini, içme sularını ve güvenliklerini kaybediyor. Avrupa yüzde puanlarını tartışırken, bölgeler yaşanmaz hale geliyor. Sonra bu insanlar kaçmak zorunda kaldıklarında, aynı politika ile AB’nin dış sınırlarında ikinci kez mağdur ediliyorlar.” ifadelerini kullandı.
“İklim Koruması Bir Seçenek Değil, Bir Zorunluluktur”
İslami bakış açısından dünyanın bir emanet olduğunu hatırlatan Mete, “Sorumluluğumuzu, zararı önleyerek yerine getirebiliriz. İklim koruması bir seçenek değil, bir zorunluluktur. Gezegeni yok eden ve kurbanları umursamayanlar, sadece insan hakkını değil, ilahî adaletin temel ilkesini de ihlal ediyorlar.” dedi.
“Avrupa’nın Sorumluluk Anlayışına Dayanan İklim Politikasına İhtiyacı Var”
Ali Mete, Avrupa’nın hesap oyunlarına değil, gerçek sorumluluk anlayışına dayanan bir iklim politikasına ihtiyaç duyduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “İklim kaynaklı göçlerin sebebi doğa olayları değil, siyasi tercihlerdir. Sorumlular sorumluluklarını üstlenmelidir. Ahlaki güvenilirlik basın toplantılarında değil, acıyı önleyen kararlarla sağlanır.”
Ali Mete, IGMG olarak Aralık ayında Belém’de yapılacak Dünya İklim Konferansı’nda AB’den sertifika ticareti yerine gerçek emisyon azaltımı yönünde açık bir taahhüt beklediklerini de ifade etti.(bb)