
İsrail’in Gazze şehrini işgal planı, uluslararası tepki ve protestoları beraberinde getirdi. Almanya silah ihracatını kısıtlarken, İsrail’in Gazzelileri Güney Sudan’a göndermeyi görüştüğü iddiası, bölgedeki insani ve siyasi krizi daha da derinleştiriyor.
Geçtiğimiz günlerde İsrail Güvenlik Kabinesi, Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirmeyi amaçlayan bir planı onayladı. Kuzey Gazze Şeridi’nde bulunan bu şehirde yüz binlerce Filistinli yaşıyor. Savaş öncesinde burası, bölgenin en kalabalık şehriydi. Birçok devlet bu planı kınarken, Birleşmiş Milletler bunun “çok daha büyük zorunlu göçlere” ve “daha fazla ölüme” yol açacağı uyarısında bulundu. Hamas ise, bu girişime karşı “şiddetli bir direniş” göstereceğini bildirdi. İsrail’in planı üzerine Avrupa’daki en büyük destekçisi Almanya ise İsrail’e silah ticaretini askıya alma kararı aldı. Öte yandan İsrail’in işgal kararının altında Gazze’yi boşaltma planı olduğu iddia ediliyor. Medyaya yansıyan bilgilere göre İsrail, Güney Sudan ile Gazzelileri oraya göndermek için görüşmeler yapıyor.
İsrail’in Gazze’yi İşgal Planının Ayrıntıları
İsrail’in Gazze’de soykırım gerçekleştirdiğine dair dava devam ederken İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun planı tüm Gazze Şeridi’ni işgal etmek olsa da İsrail Güvenlik Kabinesi sadece Gazze şehrinin işgal edilmesine karar verdi.
Netanyahu yönetiminin açıklamasında savaşın sona ermesi için beş şart sıralandı:
- Hamas’ın silahsızlandırılması
- Tüm rehinelerin, hayatta olanların ve ölülerin iadesi
- Gazze Şeridi’nin askerden arındırılması
- Gazze Şeridi üzerinde İsrail’in güvenlik kontrolü sağlaması
- Hamas ya da Filistin Yönetiminin dahil olmadığı alternatif bir sivil yönetimin oluşturulması
Plan, İsrail güçlerinin, zaten hava bombardımanları ve kara harekâtıyla büyük ölçüde tahrip edilmiş olan Gazze Şeridi’ndeki en büyük şehrin kontrolünü ele geçirmesini öngörüyor. Şehir, halihazırda İsrail ordusunun kontrolü altındaki veya tahliye emri verilen bölgelerle çevrili durumda. Bu kontrol, Gazze Şeridi’nin tamamının ele geçirilmesinin ilk aşamasını oluşturuyor. Ayrıca tam kapsamlı işgal tehdidinin, tıkanmış ateşkes müzakerelerinde Hamas üzerinde baskı kurma stratejisinin bir parçası olabileceğine dair spekülasyonlar da mevcut.
Netanyahu, Fox News’a yaptığı açıklamada, İsrail’in “Gazze’yi elinde tutmak istemediğini” ve burayı “Arap güçlerine” devretmeyi planladığını söyledi. “Bir güvenlik çevresine sahip olmak istiyoruz. Yönetmek istemiyoruz.” dedi. Netanyahu’nun kastettiği Arap ülkelerinin Ürdün ve Mısır olabileceği düşünülüyor; her iki ülke de İsrail’le iş birliğine açık olduklarını söylese de İsrail işgali kapsamında Gazze’ye girmeyeceklerini net biçimde ifade etmişlerdi.
Dünyadan Tepkiler Neler?
Netanyahu, rehine aileleri ve dünya liderlerinden artan eleştirilerle karşı karşıya. Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, İsrail’in son çıkışını “yanlış” olarak niteledi ve bunun “yalnızca daha fazla kan dökülmesine” yol açacağını söyledi. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, kararı “tam anlamıyla bir suç” olarak niteledi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in “Filistinlileri kendi topraklarından zorla yerinden etmeyi” hedeflediğini söyledi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, “İsrail’in Gazze’yi işgal etme planı derhal durdurulmalı” diyerek yeni bir tırmanışın “daha büyük zorunlu göçler, daha fazla ölüm, daha fazla katlanılmaz acı, anlamsız yıkım ve korkunç suçlar” getireceği uyarısında bulundu.
Netanyahu’nun uluslararası hukuku hiçe sayan planına İsrail içinden de tepkiler geldi. Hamas’ın elinde tuttuğu rehinelerin ailelerinin kurmuş olduğu Rehine Aileleri Forumu bu kararın “hem rehineler hem de askerler için devasa bir felakete” yol açacağını belirtti. Ayrıca bu karar karşı rehine aileleri genel grev çağrısı yaptılar. İsrail ana muhalefetinden Yair Lapid ise planın “felaket” olacağını söyledi. Yaptığı paylaşımda, “Bu karar, rehinelerin ölümüyle, birçok askerin kaybıyla, vergi mükelleflerine milyarlarca dolarlık maliyetle ve diplomatik çöküşle sonuçlanacak” dedi. Lapid, söz konusu planın “askeri ve güvenlik birimlerinin görüşleriyle tamamen çeliştiğini” vurguladı.
Buna karşın, ABD’nin İsrail’e desteği sürüyor. ABD Başkanı Donald Trump, Gazze’nin tamamen işgal edilip edilmeyeceğine “büyük ölçüde İsrail’in karar vereceğini” söyledi. ABD’nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee ise planın ABD’yi ilgilendirmediğini belirterek, “Onlara ne yapıp ne yapmamaları gerektiğini söylemek bize düşmez” dedi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise İsrail – Hamas müzakerelerinin, Fransa’nın Filistin’i devlet olarak tanıma kararı aldığı gün çöktüğünü belirtti.
Sekiz Avrupa Ülkesi: “İşgal Kabul Edilemez”
Sekiz Avrupa ülkesi, İsrail hükümetinin Gazze şehrini tamamen işgal etme planlarını “kesin bir şekilde” kınadı ve herhangi bir demografik ya da toprak değişikliğini “kesin olarak” reddetti. Yayımlanan ortak açıklamada, İzlanda, İrlanda, Lüksemburg, Malta, Norveç, Portekiz, Slovenya ve İspanya dışişleri bakanları, “İsrail hükümetinin, Gazze dahil olmak üzere, işgali ve askeri saldırıyı yoğunlaştırma yönündeki son açıklamasını kesin bir şekilde kınıyoruz” dedi. Bakanlar, planlanan işgalin kabul edilemez sayıda can kaybına ve yaklaşık 1 milyon Filistinli sivilin zorla yerinden edilmesine yol açacağını vurguladı. “İşgal altındaki Filistin topraklarında herhangi bir demografik veya toprak değişikliğini kesinlikle reddediyoruz” diyen bakanlar, bu tür eylemlerin uluslararası hukukun ve uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlali olduğunu belirtti.
Açıklamada, askeri saldırıların yoğunlaştırılması ve Gazze’nin işgalinin, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin önünde “ciddi bir engel” oluşturduğu uyarısı yapıldı. “Gazze Şeridi, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere Batı Şeria gibi, Filistin Devleti’nin ayrılmaz bir parçası olmalıdır” denilen açıklamada, Filistin ve İsrail’in karşılıklı tanınmasının “her iki taraf için de en iyi güvenlik garantisi” olacağı ve tüm bölgenin istikrarını sağlayacağı vurgulandı. Bakanlar, “Derhal bir ateşkes anlaşmasına ve kalıcı olarak çatışmaların sona ermesine, Hamas’ın elindeki tüm rehinelerin derhal serbest bırakılmasına ve insani yardımın hızlı, engelsiz ve geniş çaplı olarak girişine” çağrılarını yineledi.
Almanya Nihayet Silah Satışını Kısıtladı
Almanya Başbakanı Friedrich Merz de İsrail’e yönelik silah teslimatlarını kısıtlama kararı verdi. Ancak bu kısmi askıya alma yalnızca “Gazze’de kullanılabilecek silahlar”ı kapsıyor. Almanya, İsrail’in ABD’den sonra ikinci en büyük silah tedarikçisi ve 2024 yılında bu yüzden Nikaragua tarafından Uluslararası Adalet Divanı’na şikayet edilmişti.
“Almanya’nın İsrail’e yönelik politikasının ilkeleri değişmedi” diyen Merz, pazar günü ARD televizyonuna verdiği röportajda kararı savundu. “Ancak, yalnızca askeri yollarla çözülmeye çalışılan ve yüz binlerce sivilin ölümüne yol açabilecek bir çatışmaya silah sağlayamayız” dedi. Merz’in silah ihracatını kısmi olarak dondurması, koalisyonun küçük ortağı olan merkez sol Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) takdirini kazandı. Parti eş başkanı ve Başbakan Yardımcısı Lars Klingbeil, Merz’in “doğru bir karar” aldığını söyledi. SPD, Gazze’de hızla kötüleşen insani durum karşısında daha somut adımlar atılması için baskı yapan taraflar arasında yer alıyordu.
Merz’in Hristiyan Demokrat Birliği’nin (CDU) Bavyeralı kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ve onun güçlü lideri Markus Söder’in ise tamamen süreç dışında bırakıldığı anlaşılıyor. CSU’nun meclis grup başkanı Alexander Hoffmann, Bild gazetesine yaptığı açıklamada, “CSU bu kararın içinde yer almadı ve biz bunu sorguluyoruz” dedi.
Ancak Merz, son haftalarda zor bir denge içinde. Birleşmiş Milletler ajansları, Gazze’deki Filistinlilerin kıtlıkla karşı karşıya olduğu uyarısını sıklaştırdı. Gıda tüketimi ve beslenme göstergeleri, çatışmanın başlangıcından bu yana en düşük seviyelere indirirken Gazze’de açlıktan ölümler artıyor. Birçok Avrupa ülkesi ve SPD, Merz’e, İsrail ile ticaret ve diğer iş birliği alanlarında yakın ilişkiler öngören AB–İsrail Ortaklık Anlaşması’nın kısmen askıya alınması yönündeki Berlin’in blokajını kaldırma gibi somut adımlar atması çağrısında bulundu.
İsrail Gazzelileri Güney Sudan’a Göndermeye mi Çalışıyor?
İsrail’in Gazze’yi askeri olarak işgal edip boşaltma planının bir parçası olarak, bölgedeki Filistinlilerin başka ülkelere yerleştirilmesi gündeme geliyor. Bu çerçevede, özellikle Gazze’de yaşayan nüfusun kalıcı olarak yerinden edilmesi ve geri dönüşlerinin engellenmesi yönünde adımlar atılabileceği iddia ediliyor. İnsan hakları örgütleri, bu tür girişimlerin zorla yerinden etme ve etnik temizlik anlamına geleceğini, uluslararası hukukun açık ihlali olacağını vurguluyor.
Associated Press’in aktardığına göre İsrail, Gazze’den Filistinlilerin zorla Güney Sudan’a gönderilmesi konusunda bu ülke ile görüşmeler yürütüyor. İnsan hakları örgütleri, planın zorla yerinden etme ve etnik temizlik anlamına geleceğini, uluslararası hukuku ihlal edeceğini belirtiyor. Eleştirmenler, Filistinlilerin geri dönüşünün engellenmesinin İsrail’in Gazze’yi ilhak etmesine ve yerleşimleri yeniden kurmasına zemin hazırlayacağından endişeli.
Güney Sudan, iç savaş ve kıtlık riskiyle mücadele eden, hâlihazırda çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapan bir ülke. Netanyahu, daha önce Gazze nüfusunun büyük bölümü için “gönüllü göç” politikası istediğini söylemişti. AP, benzer önerilerin Sudan, Somali ve Somaliland ile de gündeme geldiğini aktardı. Mısır ise zorla transfer planına kesin olarak karşı çıkıyor.
Perspektif.eu