
Doğuş Gazetesi olarak sayfalarımızda sık sık Hollanda’da Türkiye insanına hizmet götüren Sivil Toplum Kuruluşları’nın çalışmalarını sizlere duyurmaya ve onları yakından tanıtmaya çalışıyoruz. Bu sayıda, IGMG Güney Hollanda Bölge Federasyonu ve onun faaliyetlerinden bahsedeceğiz, onu daha yakından tanımaya çalışacağız. Yarım asırdır, başta Almanya olmak üzere tüm dünyada tek amacı Müslümanlara dinî, millî, sosyal ve kültürel alanda hizmet vermek olan ve insanların haklı teveccühünü kazanan bu kurumun Hollanda bölgesini tanımaya çalışacağız. Hollanda’da bulunan iki bölgeden biri olan ve merkezi Rotterdam’da(Hoogvliet) bulunan Güney Hollanda Bölgesinin başkanlığını yürüten ve üç yılın ardından yeniden görevlendirilen Mustafa Aktalan’la bir söyleşi yaptık. Kurumu en geniş manada tanımaya çalıştık. Akıllara gelebilecek birçok soruyu kendisine yönelttik. Bu söyleşiyi keyifle okurken aynı zamanda da kurum hakkında gerçek bilgileri kaynağından öğrenmiş olacaksınız. Keyif alacağınızı ve istifade edeceğinizi umuyoruz…
Federasyonun tarihçesi hakkında biraz bilgi alabilir miyiz?
1981 yılında Hollanda İslam Federasyonu olarak kurulan teşkilatımız, 1996 yılına kadar tek bölge olarak hizmet verdi. Ardından Kuzey ve Güney olarak iki bölgeye ayrıldı. Bugüne kadar pek çok bölge başkanımız çok hayırlı hizmetlerde bulundular, pek çok yeni teşkilatlar kurdular, görev yaptılar. Ahirete göçenlerimizi rahmetle anıyor, hayatta olanlarımıza sağlık, esenlikler diliyorum. Özellikle son 10 yıldır genel başkanımız Kemal Ergün’ün göreve gelmesi ile birlikte ciddi bir değişimi de görüyoruz. Özellikle eğitim, irşad, teşkilat sayısı ve kalitesinin artması ve gayrimenkullerin çoğalması yolunda çok ciddi bir gayret var. Avrupa kıtalarının dışında da ciddi bir büyüme var. Ümmet bilinci anlayışı içerisinde gerçekleştirilen insani yardım çalışmalarımız uzaktaki insanların güven ve teveccühünü kazanmış olmalı ki emanetlerini bizlere teslim ediyorlar. Biz de gerekli yerlere ulaştırıyoruz. Elhamdülillah. Burada doğup büyümüş bir nesil olarak bizler de kendi perspektifimizden meselelere bakarak bu davaya ve teşkilata hizmet sunmaya gayret ediyoruz.
Üye ve teşkilat sayınız ne kadar?
Üye sayımız 7000. Bu sayıyı önümüzdeki yıllarda yeni kurulacak şubelerimizle birlikte 10 bine çıkarmayı hedefliyoruz. 18 cami ile hizmet veriyoruz. 3 tane eğitim merkezimiz, iki tane de Kralingen ve Vlaardingen şehirlerinde hizmet veren müteşebbis teşkilatımız var. Capelle ve Rozendaal şehrinde de yeni bir oluşum içerisindeyiz. Den Haag, eğitim merkezi olarak faaliyet yürütüyor ancak orada da bir oluşum için çalışmalarımız var. Ana yönetimde yan birimlerle birlikte 18 üyemiz var. Komisyon üyelerimizle birlikte 30 kişilik bir ekiple ile hizmet veriyoruz. Güney Hollanda Bölge idareci sayımız 500’ü aşmış bulunmakta. Hizmetlerimizden istifade eden insan sayısı 30 binleri bulmakta.
Eğitim de âdeta bir marka oldunuz. Biraz bahsedebilir misiniz eğitim çalışmalarınızdan…
Hafta içi ve hafta sonu kurslarımızdan istifade eden talebe sayımız üç bini aşmakta. Çocuklarımıza uyarlanmış çok kaliteli bir eğitim müfredatımız ve ders materyallerimiz var. Buradaki çocukların ruhundan, dilinden anlayan bir sisteme sahibiz. Bazı dersleri de yerel dilde veriyoruz. Dolayısıyla tercüme çalışmalarımız da oldu. Teşkilatımızın hazırlamış olduğu temel bilgiler kitabını Hollandacaya da çevirdik. Sadece çocuklar için değil 7’den 70’e verdiğimiz eğitim hizmetlerimiz var.
Ana dilinde eğitime nasıl bakıyorsunuz?
Ana dili bizim ortak dilimiz. Yani bizim çocuklarımız farklı bir ülkeye gittiğinde; Almanya’daki akrabaları ile, Türkiye’deki dedesi ile görüştüğünde hangi dilde iletişim kuracaklar, elbette Türkçe dili ile kuracaklar. Dolayısıyla Türkçe bizim için olmazsa olmazımızdır.
Son yıllarda özellikle farklı uyrukların bir araya gelmesi ve evlenmesi ile beraber ana dilini unutan çocuklarımız var. Dolayısıyla onlara da mecburen Türkçe dilinde eğitim hizmetini de veriyoruz. Biz sahip çıkmazsak, ellerinden tutmazsak bu çocuklar nereye gidecekler? Dolayısıyla bizim bu hizmeti götürmemiz gerekiyor.
Görme engelli olan insanlarımıza da Kur’an-ı Kerim’i öğretmek için Eğitim Başkanınız şu anda bir kurs takip ediyor. Toplumu oluşturan her birey bizim muhatabımız; onlar da toplumun birer parçaları. “Tutulmadık el, ulaşılmadık ev kalmasın” diyoruz. Engelli değil engelsiz eğitim imkân ve fırsatlarını da oluşturmaya çalışıyoruz. Özellikle geleceğimiz olan gençliğe dönük çok önemeli faaliyet ve hizmetlerimiz var.
Yeni bir ekiple, yeni hedefler belirlediniz. Hedefleriniz neydi?
Çalışma ve hedeflerimizi Genel Merkez ile ortaklaşa belirliyoruz. Rutin olarak yürütülen çalışmalarımız sürekli iyiye doğru gidiyor; kalite ve verim noktasında ivme kazanıyor. Bu bizim öncelikli hedeflerimizdendir. Bunun yanı sıra, bizim gençlik ekolünden gelmemiz hasebiyle bazı çalışmalara da önem vermemiz gerektiğine inanarak, 5 plan-proje ve stratejiyi gerçekleştirmek için bir hedef belirledik. Bunlar, “İnsana Yatırım, Hollanda Toplumuna Yatırım, Finansa Yatırım, Dijitale Yatırım, Gayrimenkule Yatırım” idi. Bina alınır, araba alınır, kamera alınır ama en önemlisi onun içini dolduracak, onları kullanacak insan lazım. Yüreğini koyacak dava adamı lazım. Dolayısıyla biz “insana yatırım” dedik, bunu çok önemsedik. Teşkilatımıza kaliteli ve kalifiye eleman yetiştirmemiz gerektiğine inandık. Çünkü zaman değişiyor.
Benim çocukluğum ile benim çocuklarımın hayatları birbirinden çok farklı. Biz babamızın öngördüğü bir şekilde hayat sürdük. Onun hayatı evi, işi ve teşkilatı arasındaydı. Biz de ona göre şekillendik. Şimdi her şey çok farklı. Babamla bir lokantada yemek yemedim, sinemaya gitmedim. Ama ben çocuklarımla bunları yapıyorum. Elbette cami kültüründen beslenmelerini de ihmal etmeden. Bu nedenle zaman ve kalite burada öne çıkıyor. Kalifiye elemanın 1 saati kalifiye olmayan birinin 10 saatine bedel olabiliyor. Dolayısıyla buradaki yöneticilerin kalitesini arttırmamız gerektiğine inanıyorum.
Bu alana dönük çalışmalarınız var mı?
Bu düşünce, hayal ve hedeflerle “İlim Akademisi”ni kurduk. İkinci yılımıza girdik. Özel seçilmiş 15’e yakın yöneticiyi eğitiyoruz. Bu önemli projeyi daha da yaygın hâle getirerek İslam toplumunun tamamının istifadesine sunmak istiyoruz. Bunun yanı sıra Gençlik Teşkilatımızla bazı hedefleri birlikte belirledik. “Yıldız Gençlik Kursu” mesela. Bu kursumuz da, özel seçilmiş gençlerimizi yöneticilik alanında yetiştiriyor.
“Genç Siyaset Okulu” projemizi başlattık. Bununla da hedefimiz, gençlerimizi siyasi alanda bilinçlendirmek ve siyaset arenasına donanımlı bir şekilde katılmalarını sağlamak. Bunlara ilaveten “Dava Okulu”, “Musab Gençlik” projelerini de başlattık.
Yine gençlerimizin geleneksel hâle getirdiği “film, tiyatro ve senaryo yarışmaları” da bu alanda yetenek sahibi olan gençlerimize fırsatlar sunuyor.
Kadınlar ve Genç Kızlar Teşkilatı da genç kızlara yönelik çok ciddi projeleri hayata geçirdiler. Bu son 3 yılda başlattığımız ve yürürlüğe koyduğumuz bu çalışmalarımızın çok önemli geri dönüşümleri oluyor, bu da bizler memnun ediyor.
Yeni binamız tam bir eğitim ve buluşma merkezi olarak hizmet veriyor. Gençlerimizin kabiliyet ve bilincini artırmak, yöneticilik noktasında birikim, deneyim oluşturmak için yoğun bir ders ve toplantı düzeni oluşturuldu.
Rutin çalışmalar olarak neler yapılıyor?
Hafta sonu eğitim, hafızlık, irşad, ilim akademisi, hac, umre, geziler, kurban, zekât, insani yardım gibi hizmetler camilerimizin en önemli çalışmalarındandır. 3000 civarında talebemiz bu kurslardan istifade ediyor. Genç ve yetişkinleri de bunlara dâhil edersek sayıları 10 binleri bulan bir potansiyele hizmet vermekteyiz.
5 ana başlık projeden bir olan “Hollanda Toplumuna Yatırım” çalışmamıza örnek olarak buraya dönük çalışmalarımızı sayabilirim. Mesela, Müslümanların buradaki varlığını ve katkısını göstermek için bazı projeleri öne sürmemiz gerekiyordu.
Biz geldikten sonra kumanyayı ciddi anlamda artırdık. Yani şubelerimiz, buradaki muhtaç sahibi insanlara kumanya paketlerini ulaştırdılar.
İslam Gıda Bankası ile ortaklaşa başlattığımız kumanya kampanyasında yüzlerce paketi ihtiyaç sahibi insana ulaştırdık. İlk defa iki tane büyükbaş hayvanı burada kurban olarak kestik ve etlerini dağıttık.
Her coğrafyaya ulaşmaya ve yetim başı okşamaya, onları koruyup kollamaya çalışıyoruz ancak burada da yetim var. Bu yetim çocuklara sahip çıkmamız lazım. Dolayısıyla Hollanda toplumuna yatırım hedefimizde bir yetimhanemizin olması gerektiğine inanıyorum. Bu projeyi de uzun vadede olsa gerçekleştireceğiz inşallah. Dijitale yatırım çerçevesinde de çalışmalarımız oldu, olacak.
Mesela, “10 Derste Kur-an-ı Kerim Öğren” çalışması oldu. Bu çalışma bütün dünyaya yayılmış ve çok olumlu tepkiler alıyoruz. “Yaşım 40 oldu. camide ders görmeye utanıyordum. Sayenizde bu yaştan sonra Kur’an-ı öğrendim” diyen birinin mutluluğuna şahit olmak bizler için ne kadar değerli. Bunun yanı sıra, dijitalleşme sürecinde Peygamber Efendimizi anlatan bir siyer çalışması şu anda devam ediyor. Yine bununla birlikte, dijital bir İslami kütüphane oluşturup buradaki insanlarımızın hizmetine sunmak istiyoruz.
Bizim dışımızda da bir gençlik var. Gençlik Merkezleri, yaşlılar evi gibi ihtiyaçlar hakkında bir düşünceniz var mı?…
Biz bu hizmetleri verirken “sizin veya bizim” gibi bir anlayıştan uzak duruyoruz. Kurmak istediğimiz yetimhanede mesela Filistinli, Suriyeli yetim de Ukraynalı yetim de barınabilecek. Her dönemin kendine has bir ihtiyacı var. O ihtiyacı karşılamak veya gidermek için çalışmalar yapmak gerek. İlk gelen neslimizin o günkü ihtiyacı Cuma namazı kılabilecekleri bir mekân idi. Ondan sonra da yine ihtiyaca binaen camiler, külliyeler, eğitim merkezleri inşa edildi. Peki şimdi neye ihtiyacımız var, işte buna dönük çalışmalar yapmanın vaktidir. Ben burada kalacağım, burada yaşlanıp, buraya defnedileceğim. Ben nasıl ki bana uygun bir yerde kalmayı istersem şimdi de bu tür yerlerde kalan insanlarımızın durumlarını düşünmek ve onların sorunlarının çözümüne dönük bir şeyler üretmek zorundayız. Yaşlılar bakım evinde kalan bir insanımızın yedikleri, oradaki uygulamalar onlara göre değilse, bizler onlar için uygun olanı yapmakla mükellefiz. Bu yaşlılar bakım evi olabilir, yetimhane olabilir, gençlik merkezleri olabilir ve bir yurt çalışması olabilir. Bu alanlarda da kafa yormakta, proje üretmekteyiz. Aksi hâlde vebal altında kalırız. Bu alanda sınırlı olarak hizmet verse de sosyal ve psikolojik rahatsızlıkları olanlar için “Aile Danışmanlık Merkezi” oluşturduk. Boşanmaların önüne geçmek için, gençlerimizi evliliğe hazırlayan “Kaliteli Evlilik Yolu” adlı bir kursumuz da yıllardır hizmet vermekte. Yoğun iş temposu ve hayatın keşmekeşinden sonra bunalan iş adamlarımız için de bir araya gelme, sohbet etme imkânı sunan “İhsan Sohbetleri” adı altında bir hizmet daha sunuyoruz. Bunlar hep insana yatırım projelerimizin giriş kapılarıdır. Bu ve bunlara benzer uzun vadeli hedeflerimiz var. Bu tür sıkıntı ve sorunları olanların bu hizmetlerden istifade etmelerini isterim.
Hollanda’nın siyasi kararları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Burada İslam toplumu olarak birlikte hareket etmek çok önemli çok önemli. Sadece Millî Görüş olarak hareket ettiğin zaman eksik kalıyorsun. Çünkü Hollanda’da bir milyonu aşkın Müslüman yaşıyor. Müslümanların bu tür süreçlerde ve bu tür olaylarda çatı kuruluşlarıyla, diğer İslam toplumları ile birlikte hareket etmeleri gerektiğini düşünüyor ve böyle bir birlikte hareket etmeyi çok önemsiyoruz. Hem CMO hem SPIOR hem de PTN’deki kurumsal ilişkilerimiz ve işbirliğimiz çok iyi bir seviyede. Birbirimizi tamamladığımıza ve bu topluma katkı sunduğumuza inanıyorum. Hükûmet kanadından Müslüman toplumu ilgilendiren herhangi bir kararname veya bir haber çıktığında bu çatı kuruluşları ile birlikte anında müdahale ediyor, basın bildirileri yayımlayarak toplumu uyarıyor, harekete geçiriyoruz. Bunlarla yetinmeyip, kurumsal olarak birçok siyasi partiyi, bakanı, belediye başkanını ziyaret ederek kendimizi ve çalışmalarımızı tanıtmaya çalışıyoruz. Bu ziyaretler de çok verimli geçiyor ve maksat hasıl oluyor. Bizleri donanımlı bir ekip olarak karşılarında gördüklerinde şaşkınlıklarını ve takdirlerini belirtiyorlar. Bu manada hem mensubu olduğumuz camiayı hem de İslam toplumunu Hollanda’da iyi bir şekilde temsil ettiğimize inanıyorum.
Diğer kuruluşlarla olan ilişkileriniz nasıl?
Özellikle 7 kuruluşun bir araya gelerek oluşturduğu Hollanda Türk Sivil Toplum Kuruluşları Platformu’nun (PTN) oluşumda büyük emek ve katkımız var. İlk zamanlarda başkanlar ve yöneticiler arasında var olan mesafe ve resmîlik tamamen kalktı. Şimdi büyük bir güven ortamı oluştu. Herkes birbiriyle kardeş ve dostça konuşuyor, muhabbet ediyor, kucaklaşıyor ve sorunlarımızı açık yüreklilikle paylaşabiliyoruz. Bu durum bile böyle bir oluşumun gerekliliği ve yaşaması için çok önemli bir sebep. Son iki yılda ciddi anlamda ilerleme kaydettik. Toplumsal sorunlarımızı çözmeye dönük düşüncelerimizi rahatlıkla paylaşıyoruz.
Hac hizmetinde bu yılki değişiklikler ve fiyat farklılığına sebep neydi?
Milli Görüş umre ziyaretleri son yıllarda büyük bir artış gösterdi. Gençlik teşkilatlarımızın bu yönde ciddi bir çalışması oldu. Suudi Arabistan Hac Bakanlığı’nın almış olduğu kararlara uymak zorundayız. Bu yıl böyle bir sistemle çalışmayı uygun bulmuşlar. Avrupa’da Hac organizesi yapan tek teşkilat biziz. Çünkü bu sistem bireysel olarak dizayn edilmiş. Biz de ona göre müracaatlarımızı değerlendirdik, her türlü aşamadan geçirttik, vizelerini aldık ve sıkıntısız yolcu ettik. Genel Merkez olarak sıkıntıları ilgili mercilere ilettik. Önümüzdeki sene bundan daha kolay ve iyi olacağına inanıyorum. Biz insanımıza hizmet için buradayız. Bizim teşkilata mensup değil diye kimseyi ortada bırakacak değiliz. Herkesin bu hizmetlerden istifade etmesi için gerekeni yapacağız.
Hac fiyatlarının artışı da dünyada yaşanan enflasyonla açıklanabilir. Her şeye gelen zamlar, oradaki barınmaya, taşımaya, yeme içmeye de yansımış ve bakanlık vergilendirmeyi yüksek tutarak, ortalama 1500 euro civarında bir fiyat artışına gitmiş. Bu fiyatın düşme ihtimali yok. imkânı olanların bu ibadeti bir an önce yapmalarını isterim. Bu zorluklarla beraber bence daha da fazla imkânların doğacağına ve daha çok insana ulaşacağımıza, daha fazla yüreğe dokunacağımıza inanıyorum.
Gelelim Gazze’ye, Filistin’e… Bu konuda da kayda değer çalışmalar yürüttünüz, bahseder misiniz…
İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG), Gazze’de iki yılı aşkın süredir devam eden yıkımın ardından 15 milyon Euro’ya yakın insani yardım imkanını bölgeye seferber etti. IGMG, devletlerden sonra Birleşmiş Milletler’le bu ölçekte iş birliği yapan ve bu düzeyde kaynak ayıran tek sivil toplum kuruluşu oldu. İslam Toplumu Millî Görüş Teşkilatları (IGMG), dünya genelinde yürüttüğü insani yardım ve toplumsal hizmet çalışmalarının yanı sıra, savaş ve kriz bölgelerindeki mazlumlara yönelik destek faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor. IGMG, Gazze’de iki yılı aşkın süredir süren savaş ve soykırımın ardından bölge halkına yönelik insani yardım operasyonu yürütüyor.
“15 Milyon Euro’ya Yakın Yardım Yapıldı”
IGMG, bu kapsamda Hasene Uluslararası İnsani Yardım Derneği aracılığıyla yüzbinlerce aileye sıcak yemek, temiz su, çadır ve 300 ton konserve et ulaştırdı. Buna göre IGMG, devletlerden sonra Birleşmiş Milletler’le bu derece iş birliğinde olup, 15 milyon Euro’ya yakın kaynak ayıran tek sivil toplum kuruluşu oldu.
“Bizim Cihadımız İyilik ve Adalet Uğrunadır”
Teşkilat tüm faaliyetlerini “iyiliğin, doğrunun, adaletin ve merhametin yeryüzünde hâkim olması için bir ibadet bilinciyle” yapmaktadır. Dünyanın neresinde bir mazlum varsa onun yanındayız, nerede bir zalim varsa onun karşısındayız. Bu bizim cihad anlayışımızdır. Gayret bizden, tevfik Allah’tandır.” IGMG, sadece İslam ümmetinin değil, tüm insanlığın dertleriyle ilgilenmektedir. Teşkilatımız, adalet, insan hakları ve toplumsal sorumluluk alanlarında örnek bir rol üstlenmektedir.
Bu tür çalışma ve hizmetlerle belki o insanların da gönlüne gireceğiz. Onlara farklı olduğumuzu duyuracağız.
Bize uzak olan insanlar bizden haberdar değil. Bu insanları bu hizmetlerden de haberdar etmemiz lazım. Birbirimizi tanıma yollarını çoğaltmamız lazım. Bizler bu alanda bazı girişimlerde bulunuyoruz. Hollandaca Kur’an-ı Kerim bastırdık. Bu büyük bir ihtiyaçtı ve çok da talep var.
Deprem sürecinde teşkilat olarak büyük bir hizmet verildi. O süreci anlatır mısınız?
Saat 9 olmasına rağmen teşkilatımızın Kayseri ve Sivas temsilcilikleri afet bölgesine ulaşmışlardı. Oradan bize bilgi akışını sağladılar. İhtiyaçlarını tespit ettiler ve tabii seferberlik ilan edildi. Teşkilat olarak 27 milyon Euro nakdi yardım toplandı. Onlarca ton gıda ve giysi yardımı yapıldı. Yardımların bir bölümü çadır, konteynır ev gibi alanlarda kullanılırken, bir bölümü de kalıcı projeler için kullanıldı.
Başkanlığınızın 3 yılın bitirdiniz ve yeni bir 3 yıl için görevlendirildiniz. Hedefleriniz nedir ve yeni çalışma sezonunda neler planlıyorsunuz?
Bu istişare sürecini ben, bir güven tazelemek ve insanların teveccühlerini ortaya koyması ve bunun yanı sıra çalışmalar noktasında da bazı tavsiyelerde bulunulması şeklinde algılıyorum. Bu güven ve teveccühe layık olmak, istişareler ve tavsiyeler sonucunda en iyisini yapmaya çalışmak da bizim asli görevimiz olacaktır. Daha önceki belirlemiş olduğumuz uzun vadeli projeleri inşallah sonuçlandırmak için gayret edeceğiz. Bazı söylemler uzun sürdüğü zaman inandırıcılığını kaybediyor. O yüzden Rabbim, söylediklerimizi ilk üç yılda yapma fırsatı, imkânı verdi. Böyle bir binayı almak da hedeflerimiz arasındaydı ve çok kısa bir süre içerisinde aldık elhamdülillah. Bundan sonraki süreçte de özellikle uzun vadeli hedefleri biraz daha somutlaştırmamız gerekiyor.
Yeni teşkilatlardan bahsettik. Bunları hizmete açmamız gerekiyor. Çok güzel ciddi bir gençlik potansiyeli var. Bunlara biraz daha ilgi vermemiz ve hizmet alanları açmamız gerekiyor. Onların ihtiyaçlarını tespit edip, bu yeni süreçte onlar üzerinde biraz daha eğilmemiz gerekiyor. Allah yardımcımız olsun diyorum. Güzel bir ekibim var. Bu kesinlikle bir ekip işidir. Başkan olarak yalnız bir şey ifade etmiyorsun. O ekibi oluşturup, yön vermek ve onların yolunu açarak hareket edersen hedefe daha çabuk ulaşılır.
Türk toplumunun sorunları nedir?
Dünya genelinde ırkçılığın arttığını görüyoruz. Buna zaman zaman Hollanda’da şahitlik ediyoruz. Biz toplum olarak burada kalıcı olduğumuzu ve yaşadığımız ülkeler için ne kadar güzel işler yaptığımızı ve katkı sağladığımız topluma biraz daha fazla yansıtmamız gerektiğini düşünüyorum. Çok basit bir örnek olacak ama nasıl yankı bulduğuna şahitlik edince paylaşmak isterim: Biz bölge yöneticileri olarak kan bağışı projesini başlatmıştık. Bizim için çok çok basit bir eylemdi ama bu, toplumda güzel bir geri dönüşüme vesile oldu. Karşı tarafın bu olaya bakışını görünce kanaatimiz değişti. Biz bir düğmeye basarak insan kaynaklarımızı harekete geçirmek adına, 100 kişiyi anında hazır ederiz. Özellikle kan bağışı Türk toplumu içerisinde yaygın olmayan bir şey ama Hollanda toplumu buna çok değer veriyor. Bir vatandaşlık görevi olarak görüyor. Bizleri orada görenler şaşkınlıkla karşıladılar. Oysa sıradan bir eylemdi.
Bunun yanı sıra bir maraton koşusuna dâhil olduk. Bu da teşkilatımız da bir ilk oldu. İnsani Yardım Teşkilatımız Hasene’nin tişörtleri giyindik ve “bu toplumda biz de varız, bu toplumun bir parçasıyız, sağlıklı yaşama biz de önem veriyoruz” diyerek maratona katıldık. Bu gibi çalışmaların da çok güzel bir geri dönüşümü oluyor. Bu gibi alanlara da yoğunlaşmak ve toplumun tamamıyla buluşup kaynaşmak lazım. Böylelikle oluşan o yanlış algıyı da ortadan kaldırmış oluyoruz ve diyoruz ki: “Biz yabancı değiliz, ikinci sınıf vatandaş hiç değiliz. Bu vatan bizim de vatanımız, biz de buraya sahip çıkıyoruz. Türkiye’mizi seviyoruz ama burayı da çok seviyoruz. Burayı da sahipleniyor ve buradaki çalışmalara da önem veriyoruz.”
Bunun yanı sıra Türkiye ile olan bağlarımızı da güçlendirmek istiyoruz. Gençlerin gittikçe Türkiye ile olan bağlarının azaldığını görüyoruz. Biz bu bağları farklı hizmetlerle korumaya, güçlendirmeye çalışıyoruz. Gerek Türkçe dili, tarihi, kültürü, edebiyatı ve sanatını tanıtarak, yaşatarak ve gençliğe aktararak gerekse Türkiye gezileri organize ederek kimlik ve aidiyet duygusunu diri tutmaya çalışıyoruz. Derdimiz çok, sıkıntımız çok, eksiğimiz çok… Bizler ümitvar olarak, gücümüzün yettiği, Rabbimizin takdir ettiği adar hizmete, mücadeleye devam edeceğiz.
Son olarak neler söylersiniz?
Ben okuyucularımızdan, özellikle dua anlamında desteklerini bekliyorum. Çünkü yöneticilik gerçekten ateşten bir gömlek. Büyük bir sorumluluk taşıyorsunuz ve büyük bir vebal altındasınız. İnsanların emanetini taşıyorsunuz. Adaletli davranmak, ilişkilerinizi hakkaniyetli yürütmek zorundasınız. İnsanlarla çalışmak zor. Buna çok dikkat ediyor, özen gösteriyoruz. Makine bozulur, tamirini yaparsın tekrar çalışır amma insan kalbini kırar, onurunu incitirsen onu eski hâline getirmek mümkün değil. Sen yoruluyor, üzülüyor, bozuluyorsun ama hak yolda hizmet ettiğini bildiğin anda her şeyi sineye çekiyorsun. Hak yol, Allah’ın davasına hizmet etmek, bizler için en büyük lütuf ve ödüldür. Okuyucularımız lütfen bu yolda hizmet edenlere bolca dualar etsinler.
Söyleşi: Zeynel Abidin Haziran 2023 —◄◄

