Toward Eternity (Sonsuzluğa Doğru), son dönemlerde Youtube’da izlediğim çok hoş bir kanal.

İslam’ı seçen ve genelde batılı olanların hidayet hikâyelerini paylaşıyor bu kanal. En son izlediğim ise İngiliz gazeteci Lauren Booth’un İslam’ı seçme serüveni. Çekim 24 dakika sürmüş ve her saniyesi oldukça sürükleyici. Ondan önce ise 90’lı yıllarda Müslüman olan eski bir Hristiyan misyonerin İslam’a giriş hikâyesini izlemiştim.

Bu videoları izlerken nedense hep aynı noktaya geldiğimde duygulandığımı ve göz yaşlarımı tutamadığımı fark ettim. Hayatın anlamsızlaştığı noktada ve zihinlerdeki sorulara içlerinde bulundukları dinî-siyasi, kültürel ortamın cevap veremeyişi ve bu cevabın karşılarına çıkan çok sevimli, değerli Müslümanların ve Kur’an’ın verdiği cevaplar. Verilen cevaplar karşısında hepsinin ortak hissettikleri en önemli tecrübe, tepelerinden tırnaklarına kadar hissettikleri huzur. Sadece ve sadece huzur. Hatta ‘tepemden aşağıya doğru bir serinlik hissettim’ diyor Laura. Hele şehadet getirisi: ‘Eşhedu dediğimde dooooooof diye bir ses hissediyordum’ diyor. Yani o kelimenin hacmi, ağırlığı ve etkisi, siz buna ne derseniz nasıl hissederseniz öyle bir etki işte.

 

Diğer bir nokta ise SORULAR.

Zihnimizde neden durup dururken varoluşa dönük olarak sorular oluşur? İş arkadaşımla son dönemde “Gal’u Bela, Elestu Bi Rabbikum” olayında verdiğimiz söz üzerine konuşuyoruz. Verdiğimiz sözün, yani ‘Evet sen bizim Rabbimizsin’ cevabımızın sürekli zihnimizde canlı kalacağını, hatta o sahneyi her zaman düşünebileceğimizi bir anda hissedelim. Aslında o zaman bu hayat imtihan hayatı olmaktan çıkar, çünkü o zaman hepimiz melek oluruz. İster istemez, Allah’ın, yukarıda bahsettiğim soru ilhamlarıyla, yeryüzündeki yarattığı sistemin, varlıkların mükemmelliği bizi O’na, aslında verdiğimiz söze götürüyor olabilir mi? Her zaman derim, evet ilahiyatçı değilim, ama Allah’ın yarattığı Müslüman bir birey olarak, ama sadece düşünerek değil, okuyarak da kamil noktaya doğru mesafe kaydetmeye çalışıyorum. Bunun için de farkındalık lazım, farkındalık için de düşünmek, okumak, yine düşünmek, sorgulamak, samimi olmak, vs. vs. lazım. Bunları yapabilmek için de Kur’an, Hadis, Siyer ve de tasavvuf lazım.

Farkındalık: Tasavvuf’un 1000’in üzerinde tanımı varmış diyor bir hoca (Prof. Dr. A. Cahid Haksever) ve şöyle ekliyor: “Günahını unutmamandır  diye tarif de ediliyor ama  günahını unutmandır diye de tarif edilmiş. Tasavvuf, Kur’an’ı Allah Rasulu’nun yaşadığı gibi yaşamaktır. Allah ile birlikteliğin farkındalığı, Allah’ın seni gözetlediğinin farkındalığı, ilahî kameralar altında olmanın farkındalığı…” Hepsinin sonu farkındalık ile bitiyor. Farkındalık bence çok acayip bir şey. Sıradan, robot, kaygısız, ümitsiz olmuyor, tam tersine uyanık oluyorsun ve uyanıklığın azalmaya başladığında ise yeniden dozajını arttırman gerekiyor.

Yukarıdaki yazdıklarıma da inanamıyorum: Gençlik yıllarımda, zikir çekenleri küçümseyerek İslam’dan olmadıklarını ve İslam’a sonradan katılan bir şey olduğunu düşünerek hep mesafeli kalmıştım. Bu düşüncenin içine tasavvufu da katarak aslında sanki pozitivist bir İslam düşüncesini savunur hâldeydim. Yıllar geçip de hem Kur’an üzerinde derinleşip, peşinden Hadis-Siyer ile destekleyip, üstüne bir de Gazzâlî ile beslendikten sonra işin içyüzünün hiç de öyle olmadığını görmek çok enteresan olmuştu. Siz siz olun, araştırmadan, incelemeden, basmakalıp düşüncelerle bir algıya sahip olmayın.

Yazımı yazdıktan sonra çalışma masasında laptopu açık bırakıp gitmiştim. Kedimiz Nyla klavyenin üstüne oturup sizin için yazmış. Mesajı bu. Düşünelim ve bakalım, bize neler anlatmak istiyor:)

w333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,5l

eööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööö

öööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööö

öööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööö

1

öööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööö ööööööööööööööööööö

eöööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööööö eööööööööööööööööööö

Ergün Madak —◄◄