
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Çanakkale’deki anma törenlerinden ilki, Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirildi.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen ile Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Çanakkale Şube Başkanı Enes Arslan, Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 1994 yılında 253 bin şehit adına 3972 sayılı Kanun’la Çanakkale’ye verilen “Çanakkale Geçilmez” yazılı altın madalya, Bakan Güler tarafından Türk bayrağına toka edildi.
Güler’in altın madalya takmasının ardından öptüğü Türk bayrağının göndere çekilmesiyle saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.
Törende, Çanakkale Boğazı’nda demirli “TCG Kınalıada” korvetinden 21 pare top atışı yapıldı.
Program sonunda çocuklarla fotoğraf çektiren Bakan Güler, daha sonra Vali Toraman’ı ziyaret etti.
Törene, AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, CHP Çanakkale Milletvekili İsmet Güneşhan, İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu, Avustralya’nın Çanakkale Konsolosu Harry Hall, Askeri Ataşe Kaptan Ben Esler, İngiltere’nin Askeri Ataşe Yardımcısı Nick Mattock, Yeni Zelanda Büyükelçiliği Misyon Şefi Yardımcısı Erin Morriss, İngiltere Askeri Ateşe Asistanı Aaron Graham, Fransa Askeri Ateşe Yardımcısı Hubert Michon ile siyasi partilerin temsilcileri katıldı.
Gelibolu Yarımadası’ndaki Şehitler Abidesi’nde, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yıl dönümü dolayısıyla tören gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un konuşma yaptığı törende, Türk Silahlı Kuvvetleri adına 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız konuştu.
Yaldız, milletin azim ve kararlılığının en güzel örneklerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin, İstiklal Harbi’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun temel taşlarından biri olduğunu söyledi.
Dünyaya karşı azmin, cesaretin ve fedakarlığın sayısız örneklerinin sergilendiği Çanakkale’nin, vatanının, milletinin, bütünlüğü ve bağımsızlığı söz konusu olduğunda Türk milletinin vatanı için hangi zorluklara göğüs gerebileceğinin en güzel örneği olduğunu vurgulayan Yaldız, şöyle devam etti:
“Aziz şehitlerimizin yüreklerimizde yaktığı ateş, vatanımıza yönelecek her türlü tehdide karşı vereceğimiz mücadelede sarsılmaz inancımıza, tükenmez gücümüze sonsuz kaynak teşkil etmektedir. Üzerinde yaşadığımız toprağı vatan yapan, bayrağımıza rengini kanlarıyla veren kahraman şehitlerimiz. Çanakkale ruhundan ve manevi varlığınızdan aldığımız güçle, vatanımıza yönelik her türlü tehdide karşı her şart altında üzerimize düşen görevi yapacak ve size layık olmaya çalışacağız. Sizlere söz veriyoruz ki Çanakkaleler sonsuza dek geçilemeyecek, şanlı bayrağımız ilelebet gökyüzünde dalgalanmaya devam edecek, dünya var olduğu sürece bu topraklar Türk yurdu olarak kalmaya devam edecektir. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, Türk ulusunun birlik ve beraberliği için canlarını feda etmekten çekinmeyen aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.”
Maltepe Cumhuriyet Camisi İmam Hatibi Muhammed Said Sezer’in Kur’an-ı Kerim okuduğu törende, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş şehitler için dua etti.
Türk milletinin kahramanlık destanının “Yüz Onun” temasıyla yad edildiği törende daha sonra Çanakkale Savaşları gazisi Mehmet Bilici ile 1975 yılında yapılmış röportajın bir kısmı tören alanındaki dev ekranda yayımlandı. Program kapsamında “Gönül Coğrafyamızın Sesleri” korosu türküler seslendirdi.
Yılmaz, Şehitler Abidesi’nde düzenlenen, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. Yıl Dönümü Töreni’nde yaptığı konuşmada, ramazan ayının kutlu atmosferinde, Türk tarihinin en şanlı destanlarından biri olan Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönümünü kutladı ve “Çanakkale geçilmez” sözünü tarihe yazdıran aziz şehitleri, ahirete irtihal etmiş gazileri rahmetle ve tazimle andı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını, Çanakkale’de destanlaşan Yahya Çavuşları, Seyit Onbaşıları, cepheye mermi taşıyan anaları minnetle yad eden Yılmaz, asırlardır vatan topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan bütün şehitlere ve bu uğurda mücadele ederken yaralanan gazilere şükranlarını ifade etti.
“Çanakkale ruhuyla mücadelemizi sürdürüyoruz”
Yılmaz, Çanakkale’nin, yalnızca bir muharebe ya da cephe adı değil, milletin özgürlük iradesinin tüm dünyaya ilan edildiği, tarihin akışını değiştiren bir milat olduğunu vurgulayarak, Çanakkale’nin, bir savaş alanı olmanın ötesinde, vatanın kalbine yönelmiş bir tehdidin bertaraf edilmesi gereken son savunma hattı olduğunu belirtti.
Türk milleti için bu mücadelenin, varlık ile yokluk arasındaki bir sınav olduğuna işaret eden Yılmaz, itilaf devletleri donanmasının Çanakkale Boğazı’na saldırdığını, ancak Osmanlı ordusunun, stratejik savunma hattı, kahraman topçuları ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlarla düşmana ağır kayıplar verdirerek geçit vermediğini hatırlattı.
Yılmaz, Bouvet, Irresistible ve Ocean gibi dev savaş gemilerinin, mayınlara çarparak sulara gömüldüğünü, itilaf devletlerinin geri çekilmek zorunda kaldığını hatırlatarak, Çanakkale Boğazı’nın sularında dalga dalga yükselen Türk milletinin istiklal azminin, Gelibolu’da bayraklaştığını söyledi.
Ardından Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak Osmanlı savunmasını yarmayı planlayan düşmanın, bu kez de karşılarında “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.” diyerek askerlerine savaşın en büyük fedakarlık emrini veren Mustafa Kemal’i bulduğunu anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
“Çanakkale’de kazanılan zafer, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın ilham kaynağı olmuş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Çanakkale, küllerinden doğan bir milletin birlik ve beraberlik ruhunun abideleştiği şanlı zaferler diyarıdır. Çanakkale ruhu, yokluk ve zorluklar karşısında asla yılmamak, bağımsızlık, adalet ve merhametten vazgeçmemektir. Çanakkale ruhunu canlı tutmak, vatanımıza, hürriyetimize ve bizi biz yapan mukaddes değerlere sarsılmaz bağlılığımızı korumaktır. Bugün de aynı bilinçle, ülkemizin bekasına yönelik tehditlere karşı Çanakkale ruhuyla mücadelemizi sürdürüyoruz.”
“Burada milletimizin ilham ve istikamet kaynağını bulacaksınız”
Yılmaz, geçmişte bu topraklarda verilen istiklal mücadelesi anlaşılmadan, Türkiye’nin bugün verdiği istikbal mücadelesinin de tam olarak anlaşılamayacağını belirterek, “Özellikle gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın Çanakkale’yi ziyaret etmelerini, bu tarihi mekanları yerinde görerek o ruhu hissetmelerini çok kıymetli görüyoruz. Burada milletimizin ilham ve istikamet kaynağını bulacaksınız. Çanakkale, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde aşamayacağız engel olmadığını gösteren bir kılavuzdur. Milli birlik karşısında emperyalist güçlerin ‘tek dişi kalmış canavar’ olarak planlarının bozulduğu er meydanıdır.” ifadelerini kullandı.
Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Milli Mücadele’de ve Sakarya’da sergilenen mücadele ruhunun, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan terörle mücadele operasyonlarına, 15 Temmuz’da gösterilen direnişten günümüze kadar aynı kararlılıkla yaşatıldığını, şehit ve gazilerin kahramanlıklarının tarihe altın harflerle kazındığını vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
“Milletimizin değerlerine kasteden vesayet odaklarına, milli iradeyi yok sayan darbecilere ve sınırlarımıza terör örgütleriyle dayanan güçlere karşı mücadelemizi yine bu ruhla, bu şuurla sürdürdük. Savunma sanayisinde kendi imkanlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almamak ve yerlilik-millilik oranlarımızı daima yükseğe taşımak idealizminin gerisinde de Çanakkale ruhundan aldığımız ilham vardır. Geçmişte yaşanan tecrübeler bize savunma ürünlerinin tasarımında ve üretiminde tam bağımsız bir konuma erişmemizin olmazsa olmaz olduğunu göstermiştir. Bölgesel krizlerin ve jeopolitik gerilimlerin yoğun yaşandığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, bir taraftan küresel güvenlik paradigmasının belirleyicilerinden birisi olmak, diğer taraftan da savunma alanında sürekli teyakkuzda bulunmak durumundadır.”