Şu yıllık izin dönemi geldi ya hepimizi tatlı bir telaş, tatlı bir heyecan kapladı. Ta ki heyecanımıza heyecan katalım derken, Türkiye’de kendilerini Abderalılarvarî bir şekilde dünyanın en ileri zekalısı zanneden bir grup çıktı ve nefretlerini biz “gurbetçiler” üzerinden yine dökmeye başladı. İşi, yurt dışında yaşayan Türklere vergi ile devam ettiriyorlar.
Yok efendim, Türkiye dışında yaşayan ve Türkiye’ye gelen her Türk vatandaşından 2.000 Euro vergi alınsın mış da, Türkiye’de yaşamanın ne olduğunu görseler miş miş, falan filan.
Türkiye’de bir kesim arasında oluşan bu “Yurt dışında yaşayan Türkler” nefreti yeni bir ırkçılık, yeni bir ayrımcılık ve sınıf bölücülüğüne doğru kayarken, bu tür nefret ve ayrımcılık çağrılarının Türkiye’nin entelektüelleri ve özellikle solcu ve sosyal demokrat takılanları tarafından gündeme getirilmesi de ayrı bir garabet.
Bu yetmedi, bu saçma yeni ayrımcılığı destekleyebilmek için, daha makul, daha insancıl, daha gerçekçi ve daha doğrusu en doğru öneri yapan “gazteci”ler de ortaya çıkıp ciddi ciddi bu işe atılmazlar mı?
Bu yetmedi bir de “Ne hadin var lan” gibi efelenme ve küfürlemelerle kendisini haklı çıkaran bu taife, seçimlerde oy kullanmak isteyen “Yurt dışında yaşayan Türkler”den böyle bir vergi alınmasını da böbürlenerek ve gururla önümüze attı.
İstediğiniz kadar, hakaret edin, istediğiniz kadar hakaretlerinizle böbürlenin “Yurt dışında yaşayan Türkler”i bu şekilde ne Türkiye’ye ne de yaşadıkları ülkelere karşı kışkırtamayacaksınız.
Fakat bizim de karşı bir önerimiz var.
Asıl vergi, bu tür “Dünyanın en ileri zekalı gerisi Porof. Zihni Sinir” misalli insanlara kesilmelidir. Birincisi, kendilerini en ileri zekalı sandıkları için. İkincisi bize “ne haddine lan” dedikleri için. Üçüncüsü de, ikide bir küfrettikleri, küfredemedikleri zaman da “Yurt dışında yaşayan Türkler”le alay etmeyi ilericilik saydıkları için.
Bak kardeş! Sizin gibilerin seviyesine inemediğimiz için, bizim için alt seviye de olsa ancak, “Senin ne haddine be kardeş!” demekle yetiniyoruz. Nefretiniz sizin içinizde kalsın, bizi alet etmeyin. Ne yasa, ne anayasa okumadığınız ortada. Okusaydınız bize borçlu çıktığınızı görürdünüz.
Yani, illa da parasal olarak bu işe bakacaksanız, “Yurt dışında yaşayan Türkler” olarak Türki’ye sadece yıllık izinlerimizde bıraktıklarımızı gözünüzün içine sokmak isteriz de olmuyor işte. Bu yüzden de, yapılan yatırımları ve diğer parasal gönderileri hatırlatmaya bile gerek duymuyorum.
Senin ne haddine be kardeş!
Sizin için, şimdilerde meşhurlaşmış şu yapay zeka denilen yere sordum. En salakların anlayacağı şekilde söyle bana yapay zekam, dedim. Aldığım cevap şu oldu: