Sevgili okurlar.

Doğuş Gazetesi’nin bu sayısı ile sizinle birlikte olmaktan ötürü kıvanç duyuyorum. Yıllardır uluslararası yatırımlar alanında çalışmalarımın verdiği cüretle ortaya koymaya çalışacağım denemelerim ile hem Hollanda’daki Türk toplumumuzun iş planları ve değerlendirmelerine katkı sunmak, hem de Türkiye’nin yeni yüzyılında uluslararası yatırımcılara sunmuş olduğu yatırım ortamından diaspora olarak daha fazla istifade edebilmek adına durum tespiti ve gelecek öngörülerinde bulunmak arzusundayım.

Reel sektörde faaliyet gösteren işletmelerin yatırım dinamikleri bağlamında Türkiye ve Hollanda’nın nabzını tutmaya çalışmak zor olsa da adım adım işleyerek bunu gerçekleştirmeye çalışacağız. Takip eden yazılarımızda da farklı sektörlerde yatırım ortamını ve fırsatları değerlendirme şansı bulacağımızı ümit ediyorum. Bu yazılarımızda hem büyük ölçekli yatırımcılar hem de yeni iş sahaları ile ilgilenen KOBİ ölçeğindeki işletmelerimiz için fırsat alanları ile ilgili yorumlarımızı paylaşacağız. Bu hususta siz kıymetli okurlarımızın beklenti ve yönlendirmelerine de her zaman açık olduğumuzu bu vesileyle hatırlatmak isterim.

Bu yazı kaleme alındığı sırada Cumhuriyetin ikinci yüzyılına gireceğimiz haftanın içerisindeyiz. Dünya ve bölge jeopolitiğinin çatışma ve sınamalarla farklı koşullar sunduğu bir zamanda tarihi bir aşamayı hep birlikte aşıyoruz. Bu noktada Türkiye’nin millî gücünün en önemli sac ayaklarından olan ekonomik gücünün durumu, gelişimi ve geleceği en önemli gündem maddelerinden birisi olmaya devam ediyor. Demokratik toplumlarda politik tercihler pek çok etkenin bir denklem tabanında çıktısı olsa da,  bu denklemin katsayısı en büyük değişkeninin ekonomi ve iş dünyası olduğunu savunan pek çok düşünür vardır. Buradan hareketle pek çok politik hareket de ekonomi ve iş hayatı ile ilgili politika ve çözüm önerilerini sıralamakta, topyekûn bir refah artışı ve orta gelir tuzağından çıkış için reçeteler geliştirmektedir. İşte yerli sermayenin ve yurtdışında yerleşik yatırımcıların sermaye, know-how, fikri mülkiyet, inovasyon, sürdürülebilirlik gibi alanlarda sağlayacağı katma değerle bu sıçrayışı hızlandırılabileceğine inançla daha fazla projenin geliştirilmesi hayati öneme sahiptir.

İddia sahibi bir ülke olarak Türkiye, iktisadi kalkınmasının önemli bir bacağı olan yatırımların teşvik edilmesi için uzun süredir etkin çalışmalar yürütüyor.

Bugün çok uluslu şirketlerin yatırım ortamı değerlendirmelerinde objektif olarak yatırımcının süreçlerinin kolaylaştırılması, bürokratik gecikmelerin önüne geçilmesi, fikri mülkiyetin korunması ve adil rekabetin sağlanması gibi çok temel pek çok başlıkta kayda değer ilerlemeler kaydetmiş bir yatırım ortamı sunuyor ülkemiz. 2003 yılında yürürlüğe giren Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Kanunu bu konuda önemli iyileştirmeler sağlayıp hukuki güvenceyi tesis etmiş, aradan geçen 20 yılda ise pek çok düzenleyici gelişme ile Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yatırım ivmesi yakalanmıştır. Bu süreçte Ar-Ge ve yatırım teşvikleri yürürlüğe sokulmuş, kurumlar vergisi gibi doğrudan vergilerde önemli avantajlar ortaya konulmuş, yeni bankacılık ve sermaye piyasası kanunlarıyla yatırımcılar için güven ortamı oluşturulmuş ve fikri mülkiyeti koruyucu yasal çerçevede önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu örnekleri sıralamak mümkün. Şu an yasama sürecinde olan yeni düzenlemeler ise kararlılığın devam edeceğinin göstergesi.

Türkiye’ye gelen uluslararası yatırımlara baktığımızda ise 2003 yılı kritik bir yıl olarak kabul edilir. Bu yıl, Türkiye’nin siyasi istikrarının sağladığı bir zeminde gerçekleşti. 2003’ten önce, Türkiye dünya genelindeki yatırımların ortalama binde 2’sinin gerçekleştiği bir pazardı. Şu anda dünya genelindeki ortalama yatırım payımız yaklaşık olarak yüzde 1 seviyesinde kalmaya devam ediyor.

1980-2002 döneminde toplam 15 milyar USD doğrudan yatırım çeken Türkiye, 2003’ten bu yana 258 milyar doların üzerinde yatırım projesine ev sahipliği yaptı. Bu yatırımların yaklaşık %68’i Avrupa’dan, %8’i Amerika’dan, %7’si Körfez ülkelerinden ve %14’ü diğer Asya ülkelerinden geldi. Hollanda bu dönemde 28 milyar USD ile yatırımlarda ilk sırada yer aldı. Bunda Hollandalı 3000’in üzerinde işletmenin gerçekleştirdiği ve çeşitli sektörlere dağılan yatırımlar belirleyici oldu.

Bu işletmelerin önemli bir kısmının Hollanda’da yerleşik çok uluslu şirketler olduğunu da gözden kaçırmadan, yaşadığımız ülkenin Türkiye ekonomisinin gelişimine katkısı ile ilgili bir not düşmüş olalım.

Yatırımların sektörel dağılımına bakıldığında, toplam yatırımların yüzde 31’ini oluşturan finans sektörünün ciddi bir ağırlığı olduğu görülüyor ve bu sektörü yüzde 24 ile imalat sektörü takip ediyor. İmalat sektörü içinde ise gıda, kimyasallar ve ilaçlar, rafine petrol ürünleri ile otomotivin başı çektiği ana metal sanayi sektörü dikkat çekiyor. Finans dışı hizmetler sektörü ise yüzde 31,8’lik pay ile öne çıkıyor.

Bu yazımızda genel bir resim sunduğumuz yatırım iklimi ve yatırımcı profili ile ilgili detayları ise fırsat başlıklarını da tartışma imkanı bulacağımız sektörel yazılarımızda değerlendireceğiz.

Yatırım fırsatlarının yoğunlaştığı alanlar, devlet destekleri, yatırım ortamı ve dinamiklerini bulabileceğiniz bu yazıların yanı sıra Hollanda yatırım iklimini de mercek altına alacağız. Bu çabalarımızın 410 yılı aşkın diplomatik ilişkimizin yanı sıra önemli bir ticaret, lojistik, finans, tarım ve teknoloji çekim merkezi olan Hollanda’daki ağımızın Türkiye ile iktisadi/ticari/yatırım ilişkilerinin gelişimine katkı sunmasını umuyorum.

Ethem Tokgözlü Kimdir?

Reel sektör yatırımlarına danışmanlık verdiği işletme öncesi 7 yıl kadar T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve daha da öncesinde Türk Telekom Grubu Genel Müdürlüğü Yatırımlar Departmanı’nda farklı görevlerde bulundu. Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi bölümü lisansı VU Amsterdam Uluslararası İşletme Yönetimi bölümü yüksek lisans derecelerine sahip.

2019 yılından bu yana hem yaşam hem de resmî görev vesilesiyle Hollanda’da yaşıyor. Şu anda da Türkiye ve Hollanda’da şirket birleşme ve satınalmaları (M&A), yeni pazara açılma, iş geliştirme ve büyüme danışmanlığı hizmetlerini Rotterdam merkezli olarak yürütüyor.

Ethem Tokgözlü—◄◄