Her Daim Ümitvârız Biz
“Kronik” sözcüğü Türk Dil Kurumunda “süreğen” anlamına gelmektedir. Süreğen ise “Ne kadar süreceği belli olmaksızın sürüp giden; müzmin” demektir. Uzunca yıllar süren, tam olarak tedavi edilemeyen, sık sık tekrarlayan hastalıklara bu sebeple “kronik hastalıklar” denmektedir. Kronik hastalıklar, ömür boyu tedavi gerektiren hastalıklardır. Bu hastalıklar, taşıyan kişilerin hayatını büyük oranda etkilemektedir. Yaşam biçiminde ona göre değişiklik; psikolojik ve sosyolojik olarak etkilenme durumu süreğen bir biçimde hastalık taşıyan kimseler için söz konusudur. Uzun yıllar bir hastalığı ve onun şikâyetlerini taşıyan kimselerde, yalnız bedenen değil ruhen de bir yıpranma oluşabilir. Kronik hastalıklar psikolojik problemleri doğurabilir.
2023’de Hollanda’da 10 milyondan fazla insan (Hollanda nüfusunun %60’ı) bir veya daha fazla kronik rahatsızlığa sahip.
Bir veya daha fazla kronik hastalığı olan kişi sayısı son 8 yılda %17 artarak, tüm yaş gruplarında gözle görülür şekilde gelişmiştir.
Daha vahim olan durum ise her dört çocuktan birine kronik hasta teşhisinin konması.
15 yaş ve üstü grupta kronik rahatsızlığı olan erkeklere göre nispeten daha fazla kadın bulunmaktadır. Toplam popülasyonda, hem mutlak hem de göreceli olarak kronik hastalığı olan erkeklerden daha fazla kadın vardır: 4,9 milyon erkek (tüm erkeklerin %56’sı) ve 5,5 milyon kadın (tüm kadınların %62’si).
Her Daim Ümitvarız Biz
Geçenlerde eşim ile birlikte çocuk doktoru Dr. Judith M. Kocken tarafından verilen seminere katıldık. Yukarıdaki bilgiler ise bu seminerde paylaşılan veriler. Seminere katılım sayısı maksimum 100 kişi idi ve seminer tamamen dolmuştu, biz zaten yedek listeden seminere katılabildik.
Yıllardır çocuk doktorluğu yaptıktan sonra mevcut sağlık sisteminin hastaları tam iyileştirmediğini, hastalıklarla yaşamaya bir nevi mecbur kaldıkları kanaatini getirdikten sonra, kendisi harekete geçerek Hollanda’da yeni bir çalışma başlatıyor. Bir çok ‘sağlık sorunlarının’ özünde ‘tıbbı sebeplerden’ daha çok yaşanılan ‘duygu darbesinden’ kaynaklandığını görmüş. Bu sebepten dolayı bu çalışmayı başlatarak İNSANLARIN gerçek manada İYİLEŞMESİNE yardımcı olabilmek için böyle bir yolculuğa çıkmış. Tabii biz biliyoruz ki Şifa Allah’tandır.
“Je bent je eigen medicijn’ kitabı okuyucularını hoş bir şekilde şaşırtıyor, çünkü ‘sıradan’ bir doktor, beden ve zihin arasındaki bağlantıları ilham verici bir şekilde kaleme almış. Aynı zamanda hem olumlu hem de olumsuz düşünce ve duyguların vücut üzerindeki etkisini anlaşılır şekilde açıklamış. Çocukların karşılanamayan temel ihtiyaçlarıyla ilgili eski duygusal acıların, güvenlik ve takdir gibi, bilinçsiz hayatta kalma mekanizmalarını tetikleyebileceği fikrine yer vermiş. Ve bunlar daha sonraki yaşamda üçüncü bir kişi tarafından tetiklenebilir ve bu nedenle strese ve aynı zamanda her türlü hastalığa neden olabilir kanaatine varmış. Yazar, yaşamın ilk sekiz yılında yaşanan deneyimlerin, bir kişinin hayatının geri kalanındaki davranış ve alışkanlıkları belirlediğine vurgu yapıyor. Judith Kocken, uzmanlaşmış bir çocuk doktoru ve genellikle çocuğun ebeveynlerinin ve hatta büyükanne ve büyükbabalarının eski duygusal yaraları ile ilişkilendirdiği, çoğunlukla karın şikâyetleri olan çocuk vakaları ile ilgileniyor.
Her Daim Ümitvarız Biz
Günümüzde sağlıklı bir yaşam sürmenin sadece fiziksel sağlıkla ilgili olmadığına, duygusal sağlığın da en az beden sağlığı kadar önemli olduğuna değinmek istiyorum. Duygusal sorunlar, modern dünyada hemen hemen herkesin karşılaştığı bir gerçektir. Ancak bu sorunlarla başa çıkmayı öğrenmek, sağlıklı bir yaşam sürmenin önemli bir parçasıdır. Peki, duygusal sorunlarımızı nasıl iyileştirebiliriz?
İlk olarak, duygusal sağlığımızı iyileştirebilmek için farkındalık geliştirmek önemlidir. Duygularımızı tanımak ve onları kabul etmek, iyileşme yolculuğunun ilk adımıdır. Birçoğumuz, duygularımızı bastırmaya veya görmezden gelmeye çalışırız, ancak bu, sorunların büyümesine neden olabilir. Ne hissettiğimizi anlamadan, kendimizi dinlemeden ilerlemek zordur.
İkinci olarak, duygusal sorunlarımızla yüzleşmek ve bunları açıkça ifade etmek önemlidir. İçsel dünyamızda yaşadığımız zorlukları başkalarıyla paylaşmak, hem rahatlatıcı hem de iyileştirici bir süreç olabilir. Duygularımızı dışa vurmak, onları kontrol altına almanın ve doğru bir şekilde işleme koymanın bir yoludur. Bu, ailemizle, dostlarımızla veya bir terapist desteği ile olabilir. Birinin sizi dinlemesi, yalnız olmadığınızı hissettirir ve duygusal sorunların büyümesini engeller. Duygularımızı yazıya dökerek, karmaşık düşünceleri dışa vurarak, ne hissettiğimizi daha iyi anlayabiliriz.
Üçüncü olarak, stres yönetimi tekniklerini öğrenmek ve uygulamak oldukça faydalıdır. Günlük yaşamda karşılaştığımız stres, duygusal sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek de duygusal sağlığımızı iyileştirmek için büyük bir rol oynar. Yeterli uyku almak, düzenli egzersiz yapmak ve dengeli beslenmek, bedensel sağlığımızı korumakla birlikte zihinsel sağlığımıza da doğrudan etki eder. Fiziksel sağlığımız iyi olduğunda, zihinsel ve duygusal sağlığımız da o doğrultuda güçlenir.
Sabırlı ve kendimize karşı nazik olmak gerekir. Duygusal iyileşme, zaman alabilir. Kimi zaman duygusal yaralar hemen iyileşmez, ancak zamanla bu yaraların iyileştiğini görmek mümkündür. Kendimize nazik olmak ve ilerlemeyi küçük adımlar olarak görmek, bu süreçteki en büyük yardımcılarımızdan biridir.
Her Daim Ümitvarız Biz
Evet, İNSANLIK bu güne kadar hiç olmadığı kadar tehdit altındadır. Bu tehdidi bertaraf edebilmek Dünya’daki İYİ insanların yenilikçi, güçlü birlik ve beraberlik kurmalarından geçecek. Topluluklar arasında sayısız ayrışmaları fark edip her şeyi VAR eden Rabbimizin, bizleri de İNSAN olarak var etmesinin ve yaratılış gayemizi anlamamız elzemdir. Anlamamız lazım ki, sorumluluğumuzu fark edip ona göre doğru adımlar atıp doğru istikamete ilerleyebilelim.
Kalın sağlıcakla,
Kaya Turan Koçak—◄◄