“Bizler de bu ülkenin hem birer vatandaşıyız hem de asli unsurları ve parçalarıyız.”    

Söyleşi serimize devam ediyoruz. Bu ülke ve toplumumuz için hem mesleki hem de kişisel olarak katkı sunan çok özel ve güzel bir insanı ağırlıyoruz bu sayfamızda. Aslında o bizleri mekânında Hemşin çayı ve koca yüreği ile ağırladı. 32 yıldır reklamcılık sektöründe marka olmuş, kaliteyi hesaplı olarak müşteriye sunmuş, dürüstlüğü ve güler yüzü ve dürüstlüğü ile aranan isim olmuş Uğur Şener ile hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Real Star Reklam Şirketi sahibi Uğur Bey ile yapılan sohbetimizden istifade edeceğinizi umuyoruz.

Uğur Şener Kimdir?

1969 Yozgat-Yerköy doğumluyum. İlk ve orta eğitimimi Yerköy’de tamamladım. 20 Kasım 1982 yılında, aile birleşimi çerçevesinde Hollanda’ya geldim. Geldiğimde torna-tesviye üzerine mesleki eğitim aldım. Eğitimimi tamamladıktan sonra 1989 yılında hâlen işletmeciliğini yaptığım Real Star reklam şirketini kurduk ve bu işi 2010 yılına kadar devam ettirdik. Çocuklarımın geleceği için 2010 yılında Türkiye’ye dönüş yaptım. Onları istediğimiz eğitimi aldırdıktan ve Türkiye’nin kültürel, manevi atmosferini soluttuktan sonra 2018 yılında tekrar Hollanda’ya döndüm. Eski işimize kaldığımız yerden, Rotterdam Bergweg caddesinde oğlum Ömer ile devam ediyoruz. Evli 4 çocuk babasıyım.

Gelişinizden sonra iş hayatınızda zorluklar yaşadınız mı?

Çok şükür yaşamadım. Ticari hayatımızda çevreye bıraktığımız olumlu izler ve tanınmışlığımız eski müşterilerimizle olan ilişkimizi yeniden canlandırdı. Hollanda’ya geldiğimizde gözümüzü Millî Görüş Teşkilatlarıyla açtığımızdan ve teşkilatımız için her daim gece gündüz gönüllü olarak çalıştığımız için şu anki atölyemiz, işyerimiz teşkilatın camisine yakın olduğu için o da bizim gönlümüzü hoş ediyor, büyük bir avantaj sağlıyor.

Türkiye gidiş sebebiniz neydi?

Teşkilatta yetiştiğimiz ve gençlik biriminde sürekli görev aldığımız için buradaki gidişattan endişe duymaktaydım. İşimin yoğunluğu ve teşkilattaki görevim nedeniyle çocuklara vakit ayıramadığımı ve bu çarkın arasında kaybolacağı endişesi taşıdığım için böyle bir karar verdim. Çocuklar olunca onları belli bir süre Türkiye’nin o kültür, gelenek ve manevi ortamında olmalarını istedim. Bunu da iyi ki yapmışım. Çocuklarımda o ahlâk, edep, saygı, merhamet duygusunun köklü olarak yerleştiğini görmek beni mutlu ediyor. Onların ezan sesiyle uyanmaları, büyüklerine yardım edip, saygı duymaları, aile mefhumunu önemsemeleri en çok arzuladığım hususiyetlerdi. Çok şükür, gidişimiz amacına ulaşmış bir hâlde döndüm.

Neden geri dönüş gerçekleşti?

Geri dönüş sebeplerimizden biri de yaptığımız işin bizi bırakmaması oldu. Ben de bu tecrübe, bilgi ve çevremizdeki bize olan ilgi boşa gitmesin diye, oğluma bu mesleği en ince ayrıntılarına kadar öğrettim. Şimdi gözüm arkada kalmadan ona bu şirketi emanet ederek gidebilirim. Elbette işimizin püf noktalarının yanı sıra ona ticari ahlakın, söz vermenin, randevuya vaktinde gitmenin, dürüstlüğün bu alanda ne kadar kıymetli olduğunu da hatırlattım. O zaten almış olduğu eğitim ve teşkilat kültürüyle kendini isbat etmiş durumdaydı ama bizim yaptığımız bir ebeveyn olarak, yola çıkan evlatlarımıza bir yol azığı koymak idi. İşini severek, bilerek ve dürüstçe yaparsan hem başarının hem bereketin kapısı sonuna kadar aralanır. Hollanda’da olmamın en büyük sermayesi, avantajı Millî Görüş Teşkilatlarında olmam ve orada görev yapmamdı. O kurum bizim için baba ocağıdır. Her iki ülkede de kendimi evimde gibi hissediyorum.

Real Star hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Bizim ana mesleğimiz açık hava reklamcılığıdır. Bu ne demek? Mekânların dış cephe reklam giydirmeleri, kaplamaları, kurumların tanınması için levhalar, panolar, logolar, tabelalar, tasarımlar, araba yazıları, pek çok matbaa/baskı işleri olmak üzere, reklama dair pek çok hizmeti veriyoruz. Burada en büyük avantajımız, uzun bir tecrübeye ve yüksek bir deneyime sahip olmamızdır. Yeni oluşumlara da bu bilgi, birikim ve tecrübemizi aktarmaya çalışıyoruz. müşteriler ve toplum nezdinde bıraktığımız güvenilirlik intibaı ve tecrübemizden dolayı da yoğun bir iş talebi ile karşı karşıyayız. Müşterilerle birebir ilişki içerisinde olup, esnaf müşteri  onlarla gönül bağı kurmak, işlerini en uygun fiyatla en kısa sürede, kaliteli bir şekilde teslim etmek, bu sektörde aranılan olmanızı sağlıyor. 32 yıldır bu sektördeyim, Allah’a şükürler olsun hiçbir müşterim ile bir sıkıntı yaşamadım.

Asıl mesleğinizin yanı sıra dükkânda farklı ürünlerde görüyorum. Halı, muşamba, parke, laminat gibi ürünlerin satışı da mı yapılıyor?

Bu mekânda daha önce 60 yıllık bir geçmişi olan bir şirket hizmet vermiş. Bizler de bu tanınmışlığı ötelememek, müşterilerin bir kayıp yaşamaması için burada verilen hizmeti devam ettiriyoruz. 40 yıllık müşteri geldiğinde yeri boş bulmasın, aradığına ulaşsın diye asıl mesleğimizin yanı sıra bu işi de yapıyoruz. Bu alanda da bir öne eğitim aldım. Daha önceki müşteri profilimiz de bu alana yönelik olduğu için hiç sıkıntı yaşamadık. Şimdilik bu işimiz de yolunda gidiyor, şükürler olsun.

Ayrıca bu dükkânı devraldığımızda içerisinde vesikalık fotoğraf hizmeti veren bir bölüm vardı. Bu hizmeti biz biraz daha geliştirerek profesyonel olarak devam ettiriyoruz. Her türlü vesikalık fotoğraf çekimlerinin yanı sıra RDW bağlantılı ehliyet yenileme, değiştirme ve araba ruhsatı gibi işlemler de haftanın 7 günü tarafımızdan yapılmaktadır.

 

Hollanda Türk toplumunu nasıl görüyorsunuz?

İnsanlar bireysel yaşama âdeta zorlanıyorlar. “Yalnız gezeni kurt kapar” diye bir söz vardır. Bizim de buraya geldiğimizde teşkilatla, camilerle tanışmamız büyük bir nimet. Oradaki büyüklerimizin biz gençlere sahip çıkması da ayrı bir nimet idi. Cami zaten adı üstünde cem eden, toplayandır. Cemaatte rahmet vardır. İnsanın iki ocağı vardır. Baba ocağı olan evi ve diğer ocak da teşkilatıdır, gönül bağı olan davasının bacasının tüttüğü ocaktır. Teşkilatların asli görevi, biz göçmenlerin toplum içerisinde kaybolmadan, asimile olmadan ayakta kalmasına, inancını rahatça yaşayabilmesine, kimliğini koruyarak, düşüncesini açıkça söyleyebilmesine; bulunduğu ülkeye ve topluma faydalı olmasına zemin hazırlamaktı. Çok şükür bunda başarılı olundu. Bizler de bu ülkenin hem birer vatandaşıyız hem de asli unsurları ve parçalarıyız. Ülkemize nasıl sahip çıkıyor, oraya katkı yapmaya çalışıyorsak, içerisinde yaşadığımız Hollanda’ya da aynı derecede sahip çıkmalı, değer vermeli ve katkı sunmalıyız. Biz teşkilatta bu anlayışla yetiştik ve neslimizi de bu düşünceyle yetiştirdik. Bundan dolayı da hem esnaf hem de insan olarak katkı sağlıyor, ülkenin huzuru, barışı, refahı için çalışıyoruz. Cami, cemiyet ve teşkilatlarımız için de aynı düşünce ve anlayış içerisinde olmamız gerekiyor. Eskiden maddi anlamda bu kadar varlıklı değilken daha cömerttik, işimiz çok yorucu olmasına rağmen gecemizi gündüzümüze katıp o müessesler için vakit ayırıyor, çalışıyorduk; şimdi ise daha zenginiz ve daha az yorucu işimiz var ama maalesef maddi ve manevi anlamda katkımız daha az. Burada kendimizi, vicdanımızı biraz sorgulamamız gerekiyor. Yeni nesil Türkçe bilmiyor. Dilini kaybeden nesil, dinini tarih ve kültürünü de kaybeder. Bu ihtiyaca da ancak teşkilatımız cevap verebilir. Bu nedenle oralara sahip çıkmalıyız.

Pandemi, savaş, krizler sizleri nasıl etkiledi?

Elbette her sektörde olduğu gibi bizler de bu süreçten olumsuz etkilendik. Ancak bazen krizler fırsata dönebiliyor. Birileri piyasadan çekilirken başkaları yer alıyor. Krizler, en çok da sektörlerin el değiştirmesine sebep oluyor. Bu enerji krizi devam ederse çok insan işini, aşını, maaşını ve işyerlerini kaybedebilirler. Ancak hayat devam ettiği sürece bu döngü devam edecektir. İnşallah bu sorun en kısa zamanda çözülür.

Müşteri profili hakkında neler söylemek istersiniz?

Müşteri ayrımı yapmayız. Her ırktan, renkten insan grubunda müşterimiz var. Her birine aynı mesafede, aynı hassasiyetle, kaliteyle, dürüstlükle hizmet sunuyoruz. Verdiğimiz sözü tutmanın gayreti içerisinde olduk hep. Bir de bizi diğerlerinden ayıran en önemli faktör, siparişlerdeki hızlılığımızımdır. Oradan asla taviz vermiyoruz. Vicdanen rahatız. Yaptığımız için ilmine vakıf olduğumun farkındayım. Bu konuda mütevazi olamayacağım. Tecrübe, tasarım, üretim ve teslimat hep at başı gidiyor.  Hepsi bizim kontrolümüzde olduğu için müşterinin aciliyeti durumunda vakit sorunu yaşamıyoruz. Bazen günlük ihtiyaca bile cevap verebiliyoruz. Bu güveni karşı tarafa verdiğimizden dolayı da 32 sen önceki müşterimle hâlen çalışıyoruz. Onların bizleri tercih etmesi ayrı bir mutluluk, bizim verdiğimiz hizmetin beğenilmesi, karşılık bulması ayrı bir mutluluk vesilesi. Yeni gelen müşterimiz de devamlı müşteri olarak bizimle kalıyor. Bu da bizim çalışma azmimizi, cesaretimizi artırıyor.

Son sözler olarak neler söylemek istersiniz?

Ayağınıza sağlık, bizleri onore ve motife ettiniz. 25 yıllık onurlu bir geçmişi olan Doğuş gazetesine de daha nice başarılı yıllar, hizmetler diliyorum. İnsanlarımız hem birbirlerine gidip gelsinler hem de camilerde bir araya gelsinler. Bu bizim geleceğimiz için en hayırlı eylemdir.

Söyleşi: Zeynel Abidin/Doğuş