IGMG Güney Hollanda Bölge İrşad Başkanlığı tarafından Schiedam Class Palace Salonu’nda düzenlenen ve araştırmacı-yazar Muhammed Emin Yıldırım konuşmacı olarak katıldığı programa yoğun bir ilgi vardı.

Programa, Güney ve Kuzey Bölge Başkanları Mustafa Aktalan, Mustafa Hamurcu, Hasene Hollanda Başkanı Hüseyin Karataş, cami yönetim kurul üyeleri, cemaati ve bu tür sohbetlere hasret kalan yüzlerce insan katıldı. Salonu hınca hınç dolduran insanlar konuşmacı Muhammed Emin Yıldırım’ı can kulağı ile pürdikkat dinlediler.

Bölge İrşad Başkanı Uğur Demirci tarafından sunulan program,  Avrupa Kur’an-ı Kerim Tilavet Yarışması birincisi Arda Gökmen’in Kur’an tilavetiyle başladı.

Mustafa Aktalan: “Asıl maksatları, İslam’ı ve Müslümanları etkisiz hâle getirmektir”

Bölge Başkanı Mustafa Aktalan, program açış konuşmasında katılımcıları selamladı. Kur’an-ı Kerime dönük yapılan saldırı ve saygısızlığı kınadığı konuşmasında Aktalan özetle şunları dile getirdi:

“Bu buluşmamızın hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. Müslümanlar olarak bu toplumunun birer parçasıyız ve Hollanda’da kalıcısıyız. Yaşadığımız ülkenin değerlerine de sahip çıkarız. Bütün semavî dinlerin değerlerine saygı duyarız zira bizler diğer bütün yaratılmışların doğuştan kardeşiyiz. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına, yırtılmasına ve ona gösterilen saygısızlığa karşı olduğumuz gibi, İncil’in de bu tür bir girişime tabi tutulmasına, yakılmasına karşıyız. Unutmayalım ki burada asıl maksat Kur’an-ı değil İslam’ı ve Müslümanları etkisiz hâle getirmektir.

Kur’an-ı Kerim’i yaktırmamak için Kur’an ahlâkını ile donatılacağız, onun mesajını, öğütlerini öğrenip hayatımızda tatbik edeceğiz. Öyle olunca da, üzerimizde bu güzelliği gören toplumun tamamı, Kur’an’a, İslam’a ve Müslümanlara sahip çıkacaktır. Teşkilatlarımız Avrupa’da Nuh’un Gemisi misalidir. Nuh’un gemisine binen kurtulur, kendimizi ve neslimizi muhafaza edebilmemiz için, teşkilatlarımızda beşikten mezara kadar verilen hizmetlere dâhil olmak gerekiyor. Haftaya bin gencimiz ile sabah namazını icra edeceğiz. Bu güne hepiniz davetlisiniz”

Günün hatibi Muhammed Emin Yıldırım Müslümanların yaşadıkları sorun ve sıkıntılara değinerek şunları dile getirdi:

Muhammed Emin Yıldırım: “İnsan hatasıyla yüzleşirse iyileşir, yüzleşmezse yüzsüzleşir”

 “Hangi sahabe efendimizi anarsak analım, hangisine tutunursak tutunalım, hangisini kendimize hayat rehberi edinirsek edinelim her bir sahabe efendimiz bizi karanlıklardan aydınlıklara çıkaracak hidayet önderleridir.  İnsanlık tarihi boyunca hiçbir topluluğa nasip olmamış bir ayrıcalıktır. Kur’an onları anarken “Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razı” ifadesini kullanıyor. Onların yaptıkları işlere rıza gösterdi ve mühür bastı ve “Ben onlardan razıyım” dedi. “Sahabe” dediğimiz vahyin o canlı şahitleri “Allah nasıl razı edilir, nasıl o makama erişilir” bize bunun örnekliğini vermişler, yol göstermişler. O yüzden hangi sahabeyi alırsak alalım, hangisini konuşursak konuşalım aslında biz “ilaç, derman” konuşuyoruz. Yolumuza işaret taşları döşemeleri adına onların rehberliğini konuşuyoruz. Hayatlarımıza gerçek manada ruh kazandıracak, nefes olabilecek hakikatleri konuşuyoruz. Bunu için onlar bizim için çok değerlidir.

Bütün dünyada olduğu gibi Avrupa’da yaşayan insanlarımızın da çok farklı sorunları var. Ferdi, ailevi, toplumsal anlamda sıkıntılarımız var. Camilerimizde, hizmet kurumlarımızda, beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızda, yol arkadaşlarımızda sıkıntılar var. İşte biz de bu sıkıntılara ilaç olabilecek bir şey konuşalım istedik, güzel bir örneği insanlarımıza sunalım dedik, karşımıza Bilâl-i Habeşî efendimiz çıktı. Onun hayatını anlatmak ne saatlere, günlere sığmaz ama onun bir başka yönünü sizlere anlatmaya çalışacağım. O yüzden bu hayatları, menkıbeleri “uyuma” adına dinlemekten vazgeçip; uyanıp, yeniden menkıbe yazmak adına dinlememiz lazım.

Bu salondan çıkarken bizler Bilâl efendimizin bizlere uzattığı ilaçlarla evimize gitmezsek, ancak bir menkıbe dinlemiş oluruz. Var olan ailevi, arkadaş, tembellik, rehavet hastalığımızı, problemlerimizi Hz. Bilâl’in örnekliğinde çözmezsek, Allah’ın dinini dört bir tarafa hâkim kılma noktasında bir gayrete dönüştürmezsek, o hâlde bizim burada ne işimiz var Allah aşkına? Anlatılanların, yazılanların artık kalplerimize ve hayatlarımıza girmesi lazım. Çünkü sözlerin yorulduğu bir zamanda yaşıyoruz. Sözler yorgun, gözler ise temsiliyete aç.

İslam’ın bir insanı nasıl yücelttiğini; imanın, insanı nasıl değiştirip dönüştürdüğünü bizler Bilâl efendimizde görüyoruz. Bir müminde izzet olunca neye sebep olur? İzzet, inanana güven, ehli küfre de korku veren bir haslettir. İşte bu duruşu Bilâl efendimizde görüyoruz. Kimselere el açmamak, boyun eğmemek, bükülmemek, gönül zenginliğinin (istiğna) nasıl olduğunu Bilâl efendimizden öğreniyoruz. “İhsan” denilen şuurun bir insanda hayata dönüştüğü anda dünyayı ayaklarının altına nasıl alındığını öğreniriz biz Bilâl efendimizden. 14 asırdır İslam’ın insana değer katmasının ne anlama geldiğini ortaya koyan bir yiğittir o siyah incimiz.

Bugün buradan ayrılırken beş tane önemli hastalığımıza anlatacaklarımız ilaç, şifa ve derman olsun. Hastalıklarımız çok ancak şu beş hastalığı sayıp, Hz. Bilâl efendimizden ilaçlar sunacağım.

Birinci, en büyük ve en önemli hastalığımız “iman zafiyeti hastalığımızdır”, İkinci hastalığımız, “irade zafiyeti hastalığı”, üçüncü hastalığımız “denge, itidali kaybetme hastalığı”, dördüncü hastalığımız “ibadet zafiyeti hastalığı”, ve beşinci hastalık da “Heyecan eksikliği hastalığı”dır. 60 yıllık hayatıyla bizlere örnek olan Bilâl efendimizden bu hastalıklarımıza ilaçlar var.

İmanın bizde içselleşme noktasında ve tadına varma adına bir zafiyet yaşıyoruz. Yaşlandıkça imanımız gençleşmesi gerekirken, ters orantılı bir durum yaşıyor imanımız da bizimle birlikte  yaşlanıyor. Üzerimize konan her dünyalık nimet sonrası iman zafiyeti yaşıyoruz. Oysa şükür noktasında imanın zirvesine çıkmalı insan. İmanın esaslarını ezberlemekle işimiz bitti sandık, o hakikatlerin içerisini doldurmak aklımıza gelmedi.

Çocuklarınıza hamd edeceği Rabbini tanıtın yeter. “Elhamdülilahirabbilâlemin” lafzının anlamını öğretin, içini doldurun bırakın. O artık Allah’tan başka kimseye boyun eğmeyecek, kimsenin karşısında eğilmeyecek, kimseden medet ummayacaktır. Ve asla kimse için “sen olmazsan ben yaşayamam” demeyecektir.

İftira edeceksek, övüneceksek bu asla memleketimiz, mezhebimiz, mektebimiz, makamımız, mevkiimiz, maddi gücümüz, şanımız şöhretimiz değildir. Bunların hiçbiri övgü için sebep değildir. Ancak Müslüman kimliğimiz ile iftihar edebilir ve övünebiliriz. Ebu Zer, bir boş bulunup da Bilâl’e, “Git başımdan siyah kadının oğlu” deyince, Rasulullah “Ey Ebu Zer, sende cahiliyenin kokusu geliyor” diye ikaz etmişti. Her kim Rasulullahın ayağının altına aldığı şeyi başının üstüne koyarsa, başını Rasulullahın ayağının altına koymuş olur.

İzzet elbisesini yeniden giyeceğiz. Sahabe o elbiseyi giydiğinden dolayı İslam’ın dünyaya yayılmasına vesile oldu. Şimdi o görev ve misyon sizin, bizim elimizde, omuzumuzda. Siz bu topraklara çok şey borçlusunuz. Yediniz, içtiniz, doydunuz, doyurdunuz. O zaman borcunuzu ödeme vaktidir şimdi. Bu topraklara İslam’ı, imanı, Kur’an-ı, hidayeti taşıyacaksınız. Borcunuzu böyle ödeyeceksiniz. Bu yolda yürürken durmak yok, yorulmak yok, küsmek, kızmak, çelme takmak yok; büyük bir gayretle onları iman nuruyla tanıştıracaksınız. Hizmet götürülen yerlerde engeller olur, nefis devreye girer. Biz onları elimizin tersiyle itip, hizmete devam edeceğiz. Teşkilatlarımız bizim havuzlarımızdır. Biz oralarda ayakta duruyor, hayatta kalıyor, nefes alıyoruz. Biz oralarda birbirimize hayrı ve sabır tavsiye ediyoruz.

Sizin gözünüz kulağınız Türkiye’de. “Orada bir şeyler olacak ve dünya Müslümanları ayağa kalkacak” diye bekliyorsunuz. Güneş elbette doğacak ama güneş Batı’dan doğacak. Sen ekimini iyi yaparsan bu topraklar İslam’ın, Kur’an’ın rahmet ve bereketiyle yeşerecek.

Abdest almayı kendine nasip eden Allah için her abdest sonrası iki rekât şükür namazı kılan Bilâl efendimiz için sizler de her ezan sonrasında “Ey Bilâl! Sana binlerce selam olsun ey siyah inci” diye selam yollayacağız.”

Programda, Muhammed Emin Yıldırım’a, İrşad Başkanı Uğur Demirci tarafından günün hatırası olarak Hollanda’ya has hediye takdimi yapıldı.

Ardınan, 32. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması birincisi Furkan Vural’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ile program sona erdi.

Kadınlar her zaman olduğu gibi salonun büyük bir bölümünü doldurdular…

Sahasında uzman ve samimi bir peygamber sevdalısı olan araştırmacı-yazar Muhammed Emin Yıldırım konuşmasında 5 önemli hastalığımıza işaret ederek, onlara Bilâl-i Habeşî ekseninde şifalar sundu…