İnsan bir çok pencereden bakar hayata. “Bakış açısı” dediğimiz olay da tam olarak budur. İki kişinin önünde gerçekleşen aynı olayı, iki kişinin algılayış biçimi çok farklı olabilir. Şu an dünyada yaşanan olaylara insanların bakışı nasıl, buradan anlayabiliyoruz. Pencerelerde görünen sahne aynı lakin, tozlu perdelerden/tozlu inançlardan ötürü algılama biçimi çok farklı. Uzun aradır yazı yazma imkânım olmadı. Bana göre gündem hâlâ değişmediği için başka konularda yazmaya elim varmıyor, gönlüm razı olmuyor.

Yine bir şekilde, hatta her koşulda ‘Gazze’ den bahsetmekten vazgeçemiyorum. Hayat devam ediyor. Bizler her alanda yazıp konuşup Müslümanlar olarak kendimizi geliştireceğiz, yolumuza devam edeceğiz, lakin kalbimizde kocaman bir yara ‘Gazze’.

Koskocaman bir sene geçti.

Hayal edin, sadece bir günde her şeyinizi kaybediyorsunuz. Eviniz bombalanıyor. Yanınıza sadece bir sırt çantası alıp belki çıkıyorsunuz sokağa. Ve sokak cansız bedenlerle dolu,  sağlam olmayan, başı bir yerde gövdesi bir yerde olan bedenler. Yüzü gözü kan içinde çocuklar ortada geziniyorlar. Hem de bu kişiler ya sizin aile üyelerinden birileri, ya akrabanız ya da komşularınız.

Siz hem kendi canınızı hem kolunuzun altına aldığınız evlatlarınızı korumanın derdindesiniz. Çaresiz şekilde nereye gideceğinizi bilmeden öylece donmuş vaziyette duruyorsunuz. Üzerinizden geçen uçak sesleri çocukların ve kadınların çığlıklarına karışıyor.

“Hasbunallahi ve nimel vekil/ Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” diyorsunuz içinizden. “Bu nasıl zor bir gün Allah’ım” diye düşünüyorsunuz. Ve bu an 365 gün aynı şekilde devam ediyor. Korku ve teslimiyete bürünmüş yüreğiniz.

Bir an ümit ediyorsunuz ve diyorsunuz ki, bu çağda bu olamaz. Elbet buna diğer ülkeler sessiz kalamaz. Hele Müslüman din kardeşlerimiz bizim yanımızda olurlar. Bakıyorsunuz bir sene geçtiği hâlde kimse duruma müdahale edemiyor. O zaman daha iyi anlıyorsunuz ki Allah’tan başka dost yok, O ne güzel vekildir. Bu yaşananların mükafatı büyük olacak. Sabır.

Bu yüce imana sahip kardeşlerimizi anmak, bizim imanımıza da kuvvet olacak, biliyorum. Dünya hayatının ötesinde bir âlem var, iyi ki inanıyoruz.

Mevlânâ der ki; “Sen aklını başına al da, ömrünü şu içinde bulunduğun bugün say. Bak bakalım, bugünü de hangi sevdalarla harcıyorsun.”

Bizim elimizde sermayemiz tek bugünümüz ise bugüne yatırım yapmaktan başka çaremiz yok. Bugün Allah için ne yaptın? Bugün Gazze için ne yaptın? diye sorguya çekmemiz gerek kendimizi.

Bazılarının şöyle dediğine şahit oluyorum: “Çok kötü bir zamanda yaşıyoruz, her türlü ahlâksızlık var. Savaşlar var, masum insanlar öldürülüyor. Zina, faiz, yolsuzluk, kötülük had safhada” Evet, doğru hepsini şu çağda yaşıyoruz. Dile getiremediklerim de var, aklınıza gelmeyecek kötülükler bunlar.

Bir Müslüman şöyle düşünmeli zannımca; Kur’an- ı Kerim’de Rabbimiz bize geçmiş peygamberlerin hikâyelerini bir hikmetten ötürü anlattı. Şu an yaşadığımız kötülük ve ahlâksızlıklar insanlık tarihinin başlangıcından itibaren vardı. Bizler bizzat şu ana-zamana-çağa şahitlik ederken, geçmiş tarihimizden dersler çıkarmakla yükümlüyüz. “Ben bir Müslüman olarak bu çağda nasıl bir duruş sergilemeliyim?” en büyük sorumuz bu olmalı. Ah vah etmek, yakınmak, şikâyette bulunmak biçare.

Kişisel gelişim kitaplarında sıkça rastlanan bir sözdür: “Olumlu düşün, pozitif insanlarla birlikte ol, hayatına böylece olumlu olan şeyleri çekersin”. Biz Müslümanların baktığı pencereler çok farklı oysaki. Dünyada Müslüman kardeşlerimize yapılan bir zulüm varken sadece olumlu düşünmek Polyonacılıktan ibarettir. Biz de şükür pencerelerinin yanında hüzün pencereleri de vardır. Öyle ki Sevgili Peygamberimize “Hüzün Peygamberi” denilmiştir. “Havf ve reca”. “Ümit ve ümitsizlik” arasındaki denge. “Sevinç” ve “hüzün” arasındaki denge. “Korku” ve “teslimiyet” arasındaki denge. Her hâliyle dengede olmayı öğreten bir rehberimiz var çok şükür. Hayattan alacağımız en büyük derslerden biri de bu olmalı.

Rabbimiz ayetinde şöyle buyuruyor: “Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun” Dengeleri şaşırmadan, Müslümanca yaşamak hepimize nasip olsun.

Elif Bayraktar

—◄◄