“Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara:183-184)

Oruç ibadeti, insanlığın yeryüzü ile tanıştığı andan itibaren her topluluğa emredilmiş ibadetlerdendir. Müminlerin koruma kalkanı olan ve maddî manevî olumsuzluklara karşı set oluşturan ibadettir oruç.

Oruç ibadeti, kişiye kimlik topluma dirlik bahşeden metafizik rahmetin insan ruhuna sağanak sağanak yağdığı değerin adı.

Oruç, geçmiş tarihi güne ve aya bağlayan ve ümmet vahdetini sağlayan aşkın ifadesi.

Oruç, nefsin köleliğinden kurtaran hakkın iradesinde yoğuran ve neticede cennete koyduran reyyan kapısı.

Oruç, nefsin açlığında yoksulun katığında buluşturan ruhun muharrik gücü.

Oruç, Ramazan ayında cami ve mescidlerde cemaati teravih namazlarında ve Kur’an tilavetinde Hüdai nabit sofralarında buluşturan nur tecellisi.

Oruç, infakta cömertliği ihsanda âdaleti aşılayan kuvvet.

Oruç, tutanı tutan, yücelere taşıyan miracın kendisi.

Oruç, Bayrama hazırlayan ve ibadeti tamamlayan haberin tellalı…

Evet… Mübarek Ramazan ayı yaklaşırken müminlerin heyecanı dorukta olması ve yaşamlarına yansıması, âdeta yeni bir boyuta yelken açıyorlar demektir. Çünkü ibadetin yoğun yaşandığı bir ay olması geçmişten günümüze uzanan bir süreçte kazandığı değer üzerinden okuyarak anlam ve mahiyetini kavramak, daha isabetli tercih olur diye düşünüyoruz.

Ayet ve hadis külliyatına bakıldığında Ramazan ayı farz oruç ibadetinin yılın on iki ayında müstesna bir yer işgal ettiğini  görüyoruz.

Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret ve nihayeti cehennemden kurtuluş olduğunu beyan eden peygamber (s.a.v), bu ibadete medar olan derin bir anlam boyutunu burada yakalamış oluyoruz.

Bu üçe ayrılmış taksimata dikkat çekilmesi, kulun daha dikkatli hamleler yapması istenmektedir.

Dinin emirlerini bu çerçevede idrak, bi-idrak olarak değerlendirilmesi gerekir.

İnsanlar, Ramazanda ibadetleri yoğun yaşarken, diğer ay ve günlere göre daha çok dikkatli davrandıkları ihtilaftan varestedir.

Hadisi şerifte: “Ramazan orucu farz, teravih namazı ise sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur” buyurulmaktadır. (Nesai)

Müslümanlar, buna binaen günü bu hakikatler çerçevesinde değerlendirerek ibadetle geçirmektedirler.

Ramazan ayı âdeta bir mekteptir. Bu mektebin talebeleri derslerine dikkat kesilerek neticeyi güzel görmelerine neden oluyor ve hak ettikleri mükafatı hem bu dünyada ve hem de ahirette alacaklarına kalben inanmaktadırlar.

En sıcak yaz günlerinde özellikle Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslümanlar, oruç farz ibadetini en zor şartlarda dahi yerine getirerek, Allah’ın cemalini görme bahtiyarlığına ereceklerini altmış yıllık Avrupa serüvenlerinde sabırlarıyla göstermişlerdir.

Tıpkı Mevlânâ’nın “Oruç sevdası bambaşka bir sevdadır” diyen Mevlânâ, orucu çok özlediğinden ve hasretle beklediğinden bahseder. Bazen ise orucu bir “ana” gibi görür.

Oruç aslında müminler için bir sığınak, Ramazan ayı bir barınak oluyor.

“Misafir geldiğimiz şu dünyada günahlarla kirlenmeden bu ibadetlerin kadri kıymetini bilelim ve ortaya koyacağımız aksiyon buna göre şekillensin” diyoruz.

İnsanoğlunun hakkında gaflet içinde bulunduğu şey, dünyayı tanımlayamamasıdır. Ancak geçici olduğuna inanır lakin kalıcı olandan da bihaber yaşayarak dünyada yaptıklarının bir karşılığı olmayacağını zanneder. Bu duruş bir aldanıştır…

Gecenin karanlığından kaçanlar, gündüzün ışığına yakalanacaklarını içinde bulundukları günah psikolojisiyle anlamada zorluk çekerler.

Tövbe kapıları ardına kadar açık olduğunun bilinciyle Ramazan ayını fırsat bilerek fıtrata dönme zamanı yaklaşmıştır.

Hep birlikte Allah’a olan ahdimizi yenileyelim ve Ramazan ayı oruç ibadetine bu inançla başlayalım…

 

Ramazan ayınızın iyi geçmesini Rabbimden niyaz ediyorum…

Vesselam…

İbraihim Turgut                       —◄◄