İran tehdidinin ABD kamuoyuna daha kolay satılabilmesi nedeniyle, Netanyahu İran korkusunu tetikleyici ifadeler kullandı. İsrail’in aslında İran’la savaştığını söyleyerek İsrail’e yapılan askeri yardımları meşrulaştırmaya çalıştı.
University of Cincinnati’den Bekir İlhan, Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmayı AA Analiz için kaleme aldı.
***
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Kongresi’ne hitap etti. Son derece teatral bir atmosferde salona alkışlarla giren Netanyahu’nun konuşması yine sık sık alkışlarla bölündü. Konuşmayı hazırlayanlar muhtemelen Amerikan toplumunun hassasiyetlerine hitap eden iyi hesaplanmış bir metin yazdıkları düşüncesindeydi. Ancak konuşmanın geneline bakıldığı zaman birçok klişe ve ezberi içinde barındırdığını söylemek mümkün. Zaten Netanyahu için de önemli olan içerikten ziyade bu konuşmayı yapabiliyor olmak.
Hem dışarıya hem içeriye propaganda çabası
Yabancı devlet başkanları genel olarak iki motivasyonla ABD Kongresi’ne hitap eder. Birincisi ABD kamuoyuna “kendini anlatma” düşüncesiyle dış propaganda; ikincisi de ABD nezdinde ne kadar itibarlı olduğunu gösterip kendi halkına bir tür repütasyon mesajı vererek iç propaganda yapmak. Nitekim Netanyahu’nun konuşmasının içerik ve formatına bakıldığı zaman bu iki amaca yönelik izler taşıdığı anlaşılıyor.
Öncelikle konuşmanın içeriğine bakılacak olursa “Amerikan halkına teşekkür” temasına sahip olduğundan İsrail’e yönelik ABD desteğinin neden sürmesi gerektiğine yönelik ikna çabası merkezdeydi. Bu anlamda konuşmada İran vurgusu dikkati çekti. İran tehdidinin ABD kamuoyuna daha kolay satılabilmesi nedeniyle İran korkusunu tetikleyici ifadeler kullandı. İsrail’in aslında İran’la savaştığını söyleyerek İsrail’e yapılan askeri yardımları meşrulaştırmaya çalıştı. Bu mesajı da “bizim düşmanımız sizin düşmanınız, bizim zaferimiz sizin zaferiniz” gibi sloganik ifadeler kullanarak vermeye çalıştı. Yine İran’ın ilk hedefinin İsrail sonraki hedefinin de ABD olduğunu iddia etti. İsrail’e ne kadar hızlı askeri destek verilirse İsrail’in de o kadar hızlı “işi bitireceğini” söyleyerek askeri yardımların hız kesmeden devam etmesi talebinin altını çizdi.
Ezber ve klişe
Konuşmanın ezber ve klişe olarak tanımlanabilecek özellikleri de bu noktada ortaya çıkıyor; Pearl Harbor ve 11 Eylül gibi tarihsel referanslar ve kullanılan üslup dikkate alındığında eski İngiltere Başbakanı Winston Churchill’den Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’ye kadar ABD askeri yardımına muhtaç kalan liderlerin yaptığı konuşmalardan duymaya alışık olduğumuz bir kurguyla hazırlandığı söylenebilir. ABD için savaştıkları söylemi bu gibi konuşmaların ortak noktası sayılabilir.
Konuşmanın zamanlaması dikkate alındığında ise daha çok İsrail iç siyasetiyle ilgili boyutun ön plana çıktığı görülebilir. Bu tarz bir hamleyle Netanyahu’nun aslında vakit kazanmaya çalıştığını söylemek yanlış olmayacaktır. Netanyahu, ABD desteğinin hala arkasında olduğunu göstererek iç baskıları savuşturmaya çalışıyor. Bu noktada Netanyahu’nun Donalt Trump gelene kadar iktidarını uzatmak istediği ortada. Çünkü Trump başkanlığında İsrail’e daha az ateşkes baskısı yapılacağına ve onunla daha kolay anlaşabileceğine inanıyor. Trump’ın Gazze konusundaki söylemleri de bu inancını güçlendiriyor.
Konuşmanın ABD toplumuna yönelik mesajlar taşıması doğal olsa da Netanyahu yer yer adeta bir ABD’li bir siyasetçiymiş gibi ülkenin iç siyaseti ve meseleleri hakkında da konuştu. ABD’de Gazze için yapılan öğrenci protestolarını sert bir dille eleştirdi. Savaş karşıtı protestocuları İran’ın “kullanışlı aptalları” olarak niteledi. Yine bazı üniversiteleri de bu konuda kınadı. Hatırlanacağı üzere bu protestoları ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiren, aralarında Harvard gibi okulların da bulunduğu bazı üniversitelerin rektörleri istifaya zorlanmıştı. Bir yabancı liderin ABD Kongresi’nde Amerikan vatandaşlarına yönelik bu tarz ithamları öncelikle Amerikan halkını ve siyasetçilerini düşündürmeli.
Aykırı sesler
Ancak ABD Kongresi’nde İsrail’e yönelik güçlü çift partili (bipartisan) destek hala sürse de son dönemde aykırı seslerin varlığı da not edilmeli. Aralarında Bernie Sanders ve Alexandria Ocasio-Cortez olmak üzere birçok isim Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde konuşmasına tepki gösterdi. Yine 40 kadar Kongre üyesi de oturuma katılmayacağını belirtmişti. Bunlar arasında en dikkat çeken isim ise Nancy Pelosi’ydi. Konuşmanın ardından da derhal ateşkes çağrısı yapan Pelosi konuşmayı Kongre tarihindeki en kötü hitaplarından biri olarak niteledi. Diğer taraftan başkan yardımcısı olarak oturuma başkanlık etme yetkisi bulunan Kamala Harris Kongre’ye katılmadı ancak kendisi Netanyahu’yla bir görüşme gerçekleştirecek.
Konuşmada önümüzdeki seçimlere dair bir “ince ayar” da unutulmamıştı. Bu noktada en dikkat çekici kısımlarından biri de konuşmada liderlere teşekkür faslı oldu. Netanyahu, Joe Biden’a üstün körü ve formel denebilecek şekilde teşekkür ederken, Trump’a başkanlığı sırasında İsrail için yaptıklarından dolayı daha uzun ve coşkulu bir şekilde teşekkür etti. Trump’a teşekkür etmesi salondan daha güçlü bir reaksiyon aldı. Bu anlamda konuşmasında Trump’a da referans vermesi şimdiden Trump’ın başkanlığı ihtimalini satın alması şeklinde okunabilir. Netanyahu böylelikle Trump ve kampanya ekibine de sinyal göndermiş oldu. Netanyahu’nun bu ABD ziyareti kapsamında Biden ve Harris’in yanı sıra Trump’la da görüşmesi bekleniyor.
Sonuç olarak bu son konuşma Netanyahu’nun Kongre’de yaptığı 4’üncü konuşma olarak kayıtlara geçti ve temel olarak Netanyahu’nun politik ömrünü uzatma amacına matuftu. Bu anlamda kendisinin hem iç hem dış kamuoyuna ABD desteğini gösterme fırsatı bulduğu ve içerikten ziyade gösterinin ön planda olduğu bir konuşma oldu. Kongre konuşması ABD ziyaretinin propaganda kısmı olsa da Netanyahu için asıl Biden, Harris ve Trump’la yapacağı görüşmeler önemli olacak.
[Bekir İlhan, University of Cincinnati, School of Public and International Affairs’te Siyaset Bilimi alanında doktora adayıdır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.