Masum bir aslan vahşi biri tarafından katledilirse…

Kıssadan hisse:

Amerika’da, henüz eğitilmemiş vahşi bir aslan hayvanat bahçesinden kaçar. Şehirde alarm verilir ve kimsenin evden çıkmaması telkin edilir. Aslan, kasap dükkânı önünde bir genç ile karşı karşıya gelir. Aslan hiç vakit kaybetmeden gence saldırır. Neye uğradığını şaşıran genç daha adım atamadan aslanın nefesini ensesinde hisseder. Kısa bir boğuşma ardından kasap dükkânından bir bıçak fırlatılır. Genç, atılan bıçakla aslanın işini bitirir. Aslanın vahşiliğini duyan, olayın vahametini bilen mahalledeki herkes büyük bir sevinç içinde caddeye koşar ve genci kucaklar, teşekkür ederler. Bu arada Amerikan basını da olay yerine ulaşır. Ve büyük cümleler kurarak şunları söylerler: “Hayvanat bahçesinden kaçan vahşi bir aslan; masum insanların canlarını kurtarma adına kendini feda eden, yürekli, cesur bir Amerikalı tarafından etkisiz hâle getirildi. Şimdi kahramanımızı size tanıtmak için kendisine mikrofonu uzatıyoruz. Sizi tanıyabilir miyiz.” Genç olayın etkisini henüz üzerinden atamamış bir hâlde “Adım Muhammed, Pakistanlıyım” der demez, mikrofonlar kapatılır ve basın mensupları olay yerinden biraz uzaklaşarak haberi düzeltme yaparak şunları söylerler: “Hayvanat bahçesinden ayrılıp yolunu kaybeden masum bir aslan, vahşi bir Müslüman tarafından bıçaklanarak hunharca katledildi”

Günümüzün gerçeği maalesef bu.

Sayın Rutte, biraz da bizi gör lütfen…

Başbakan Rutte İsrail ziyareti sonrasında şöyle bir açıklama yaptı: “Kudüs’te Holokost’tan kurtulan Hollandalılarla etkileyici bir toplantı yaptım. Paylaştıkları deneyimler beni çok etkiledi. Çağımızda artan antisemitizm ile de mücadele etmemiz büyük önem taşımaktadır. Onlara da bunu vurguladım.”

Dünyada böyle endişe veren, gözle görülen bir Yahudi karşıtlığı olduğunu sanmıyorum. Ama her yerde her an bir İslam ve Müslüman karşıtlığı ve düşmanlığı alenen yapılmakta ve katlanarak büyümekte. Başbakanın bu ziyareti sırasında da Hollanda’nın iki kentinde PEGIDA denilen İslam karşıtı densiz/hadsiz, ırkçı örgüt “Kur’an-ı Kerîm’i yakacağını” duyurmuştu. Başbakanın bundan haberi vardı. Giderken en azından bu girişimi engelleyebilir ve “böyle küstah, alçak bir girişime karşı olduğunu” İslam toplumuyla paylaşabilirdi. Alenen bunlar yaşanırken, hiç gereği yok iken, sırf İsrail’e yaranma adına böyle bir açıklama yapmak da ancak Hollanda’ya yakışırdı. Sayın Başbakanım, toplumun huzuru, selameti, güvenliği için biraz da İslam karşıtlığı ile mücadele etesiniz. Ya da bir iki kelam sarf etseniz… Bekliyoruz…

Halsema’nın dayanılmaz dilemması…

Dosya olarak Avrupa’daki aşırı sağın yükselişini işlemeye çalıştık ve bunun Hollanda’ya yansıma ve etkilerini değerlendirdik. Bana göre sağın yükselişi solun omuzlarında gerçekleşiyor. Umut bağlanan sol hareket artık düşünce ve eylem olarak içini boşaltmış bir hâlde yuvarlanarak bir bitişe doğru yol alıyor. İnsanlar sol hareketin bir “umut” ve “kurtarıcı” olmaktan çıktığını gördükleri için farklı siyasi partilere yöneliyorlar. Bunların en kazançlısı da popülist söylemi olan sağ partiler oluyorlar.

Solun en umut vadeden partilerinden olan GroenLinks’in parti liderliğini bile yapmış ve o dönem özgürlükler, haklar adına güzel türküler söylemiş; hatta bir “umut” olmuş olan Femke Halsema bugün Amsterdam Belediye Başkanı olarak görevini sürdürüyor.

Geçenlerde talihsiz bir davet ile Amsterdam’daki cami yöneticilerini makamına çağırarak yazılan bildiriye imza atmalarını istemişti. Şimdi böyle sosyal demokrat, özgürlük, hak ve halklar âşığı(!) bir hanımefendinin böyle despot bir uygulamasını görünce, duyunca “solun neden kaybettiğini, sağın neden kazandığını” anlayabiliyorsunuz. Yahu arkadaş, madem iş o kadar ciddi ve mühim; o deklarasyon hazırlanırken cami başkanlarının görüşünü alsaydın, hatta kalkıp sen ayaklarına gitseydin, ortaklaşa bir bildiri hazırlayıp kamuoyuyla paylaşsaydınız daha münasip olmaz mıydı. Hem bildirinin içeriği bizim içimize sinmiyor ki… O kaygı duyduğunuz insanların ne yaşamlarının ne de onların karşılaştıkları olumsuz hâllerin ne muhatabı ne de sorumlusuyuz.

Koskoca kentin koskoca Belediye Başkanı olmuşsunuz amma, adalet, nezaket, hakkaniyet duygusundan mahrum kalmışsınız. Yazık!..

Orkun Kökçü’nün ezber bozuşu…

Biz dik duramadık, inancımızın gereğini yerine getirmekte zorlandık, tavizler verdik; bu da bize ağrı bedeller ödetti. Kimlik kaybı, zihin bulanması, zemin kayması gibi hâller yaşattı… Ne olduğumuz gibiyiz ne göründüğümüz gibi. Yaşantımıza göre bir din inşa etmişiz. “Nasıl inanırsanız öyle yaşarsınız, nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” düsturunca, insan gideceği yeri kendisi belirliyor.

Sadece anı yaşamak gibi bir süresi olan hayat için kıvırmaya, dönmeye, olduğundan farklı görünmeye, inancını gizlemeye, adam ispiyonlamaya, satmaya, harcamaya değmez. Çok şükür böyle güzel bir insanı gördük.

Dik duruşuyla, inancının verdiği özgüven ve cesaretle bir Orkun Kökçü tanıdı bu ülke ve insanları.  Hollanda kamuoyundan da olağanüstü bir destek gören Orkun Kökçü ile alakalı haberi bir kez daha hatırlayalım: “Orkun Kökçü, kulübün resmî sitesinde yaptığı açıklamada, “Dini, geçmişi veya tercihi ne olursa olsun herkese saygı duyduğumu vurgulamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Herkesin istediğini veya hissettiğini yapmakta özgür olduğuna inanıyorum. Bu eylemin önemini çok iyi anlıyorum ama dinî inançlarımdan dolayı bunu destekleyecek doğru kişi olduğumu hissetmiyorum. Bu yüzden kaptanlık pazubandını takarken kendimi rahat hissetmiyorum. Bazılarının, bu konuda hayal kırıklığına uğrayacağını tahmin edebiliyorum. Umarım, dinî seçimime de saygı gösterilir.” ifadelerini kullanmıştı.

Hollanda Birinci Futbol Ligi (Eredivisie) ekiplerinden Feyenoord‘un teknik direktörü Arne Slot, millî futbolcu Orkun Kökçü’nün gökkuşağı rengindeki kaptanlık bandını takmama kararının saygıyla karşılanması gerektiğini söyledi. Biz de Orkun Kökçü’nün bu onurlu tavrını destekliyor, yanında olduğumuzu bildiriyor ve her türlü dayatma, baskı ve ötekilemeyi de reddediyoruz.

Hükûmetten beklentiler

Son iki haftada Türkiye’den pek çok üst düzey ziyaretler gerçekleşti. İçişleri, Millî Eğitim bakanları ve YTB Başkanı Hollanda’daydılar. Hollandalı Türklerin sorun ve sıkıntıları bu ziyaretlerde ne kadar dile getirildi bilmiyorum ancak, insanlarımız sorun ve sıkıntılarımızı yüksek perdeden dillendiriyorlar. Askerlik yaşını çoktan geçmiş 4 erkek evladı olan Ömer kardeşimiz “Çocuklar bu kadar parayı nasıl ödeyecekler” diye kara kara düşünüyor. “Vallahi onlar parayı ödeyemezler, an kolay yolu seçip Hollanda vatandaşı olurlar. Bu vebal de idarecilerin boynuna” diyor.

Hollanda’dan Türkiye’ye taşıt götüren bir kardeşimiz anlatıyor: “Orada bıraktığım arabamızı babam kullanmış. Birinci dereceden akrabaların kullanabileceğine dair bir kolaylık yapıldığını duymuştuk. Ancak babam polis tarafından çevriliyor, araba elinden alınıyor yüklü bir ceza yazılıyor ve bir hafta içerisinde yurt dışına çıkarılması gerektiği” söyleniyor. Herkese ayrı kural, kanun u geçerli. Ben de 500 Euro’ya uçak bileti buldum. 1000 Euro da harcadım, arabayı alıp geldim. Bu zulüm değil de nedir? Bırakın insanlar rahatça buradan götürdükleri arabalarını 2 yerine 5 sene kullansınlar. Anne babası, oğlu kızı da sürebilsinler. Bunu neden engellersiniz, yapın şu kolaylığı da biraz dua alın, gönül kazanın!”

T.C. hükûmetinden acilen bu iki sorunun çözümüne dönük adım atmalarını bekliyoruz.

Ortak istek ve beklenti şudur: “Askerlik bedeli 1000 Euro olsun, taşıt kalma süresi 5 yıla çıkarılsın ve birinci derece yakınları da kullansın!”

Konuyla alakalı okurumuz Mehmet Demirbaş’ın Cumhurbaşkanına yazdığı açık mektubu gazetemizin iç sayfalarında okuyabilirsiniz.

Erol Sanburkan ve Kaya Turan Koçak aramızdalar…

Geçen sayıda çok değerli, güzel bir insan gazetemizde sizlere “merhaba” demişti. Erol Sanburkan Hocamız son derece önemli bir konuyu işlemiş ve aileleri dikkatli olmaya çağırmıştı. Bu sayıda da yine yakından tanıdığınız ve Doğuş’a daha önceleri emek vermiş yine değerli ve güzel bir insan; Kaya Turan Koçak bundan böyle bizlerle beraber olacaklar. Ticaret erbabı ve iş dünyasının çatı örgütleriyle çok önemli ve ciddi bir projeyi hayata geçirecek olan Kaya Turan kardeşimize aramıza hoş geldin diyor, bu birlikteliğin hayırlı olmasını diliyorum.

Zeynel Abidin Kılıç              —◄◄