Çanakkale savaşlarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gelibolu Yarımadası’nda geçirdiği 289 gün boyunca konakladığı, karargah kurduğu, harbe katıldığı yerler tespit edilerek oluşturulan 17 kilometrelik “Mustafa Kemal Yolu” açıldı.

 Fotoğraf: Sergen Sezgin – AA

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale savaşları sırasında izlediği güzergahı konu alan “Mustafa Kemal Yolu” projesi, tarihi Gelibolu Yarımadası ziyaretçilerine farklı bir rota imkânı sunuyor.

Atatürk’ün Çanakkale muharebelerindeki rolünün anlatılması, savaş anlatımlarının kapalı alanlardan çıkarılıp savaşın yaşandığı alanlara yönlendirilmesi, bu alanların hikayelerinin ziyaretçilere çeşitlendirilerek sunulması amacıyla hayata geçirilen 17 kilometrelik Mustafa Kemal Yolu tamamlandı.

Yaklaşık 3 yıl süren proje kapsamında Mustafa Kemal Atatürk’ün Bigalı köyündeki yürüyüş rotasının başlangıç noktasında yer alan yel değirmeninin restorasyonu ve çevre düzenlemesi yapıldı. Buradan hareketle hazırlanan 17 kilometrelik güzergahı gezen ziyaretçilerin Çanakkale ruhunu daha iyi anlaması hedefleniyor.

Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, AA muhabirine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale’ye savaşmak için gelip ayrıldığı güne kadar 289 gün boyunca konakladığı, karargah kurduğu, harbe katıldığı yerleri özel çalışmayla tespit ettiklerini söyledi.

Ziyaretçilerin güzergahta yürüyerek bu toprakların nasıl geçilmez yapıldığını, Çanakkale ruhunun hangi topraklarda, nerede doğduğunu ve bu toprakların nasıl vatan yapıldığını çok daha iyi anlama imkanı bulduğunu dile getiren Kaşdemir, şunları kaydetti:

“Mustafa Kemal Yolu Bigalı köyündeki yel değirmeninden başlıyor. Zaten Mustafa Kemal Atatürk savaştan sonra hatıralarını naklederken o Anzak çıkarmasına karşı 57. Alay’la beraber harekete geçtiği yeri tarif ederken ‘Bigalı köyünün hemen yakınında yel değirmeninin etrafında badem ağacının olduğu yerde konuşlanmış ve bekliyorduk. Askerlerimle beraber orada karargah kurmuştuk’ diye tarif eder. Biz de Tarihi Alan Başkanlığı olarak çalışmalarımıza başladığımızda yel değirmeninin olduğu yerdeki temelleri, taşları fark ettik ve hemen orayı kamulaştırarak orada tarihsel gerçeklikte olduğu gibi yel değirmenini inşa ettik. Hemen yakınında da o badem ağacını görüyoruz.”

“3 yıl boyunca çok özel tarihçilerle çalıştık”

Kaşdemir, projenin ziyaretçileri zaman tünelinde yolculuğa çıkardığını vurgulayarak, “Biz tarihi gerçekliklere birebir bağlı kalarak o duyguyu, o gerçeklikleri hep beraber yaşıyoruz ve yaşatıyoruz. Şu an Mustafa Kemal Yolu güzergahı tamamlanmış durumda. İsteyen her ziyaretçimiz bu yolu yürüyebilir. İsteyen araçla gidebilir, isteyen yürüyerek gidebilir. Yaklaşık 17 kilometrelik bir güzergah bu. Gerçekten savaşın en yoğun yaşandığı yerlerin içerisinden geçen, betonun, mermerin, demirin kullanılmadığı, tamamen doğal ortamın hakim olduğu, ahşaptan ve topraktan oluşan bu güzergah gelen ziyaretçiyi Çanakkale ruhunu daha iyi hissettirme imkanına kavuşturmuş oluyor.” ifadesini kullandı.

Yolu kullanan ziyaretçilerin savaştan kalma şarapnel parçalarına, mermilere tanıklık edebildiğini dile getiren Kaşdemir, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yani tabiri caizse tarihi süreç içerisinde bir yolculuk yapma imkanına sahip oluyorlar. Çanakkale dünyanın en iyi korunmuş savaş alanı ve en büyük açık hava müzesidir. 3 yıl boyunca çok özel tarihçilerle çalıştık. Kılı kırk yardık ve çok ihtimamlı davrandık. 3 yılın sonunda proje bitti ve bu yıl da hizmete açmış olduk. Tarihi Alan Başkanlığı olarak bu konuya çok önem verdik. Çünkü burası Kurtuluş Savaşı’na giden yolun başlangıcı ve Cumhuriyet’in de temellerinin atıldığı yerdir. Tabii ki Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün de tarih sahnesine çıkıp Türk milletinin kalbindeki yerini aldığı yerlerden bir tanesidir. Çanakkale bizim ortak değerimiz ve çok müstesna topraklardır. Bu topraklarda Türk milleti yeniden doğmuş ve tarihin seyrini, yönünü değiştirmiş, dünyaya altın sayfalarla ‘Çanakkale geçilmez’ duygusunu bir kez daha yerleştirmiştir. Bu toprakların bizim olduğu bir kez daha dünyaya ilan edilmiş ama bedeli çok ağır olmuştur. Dolayısıyla bu topraklar bizim için çok müstesna yerlerdir.”