Ömür sermayemizin 2022 yılı için ayrılan bölümünün ilk 6 ayını bitirmek üzereyiz. Önümüzde bir tatil, bir Kurban bayramı var. Yardım kuruluşlarının yaptığı kurban reklamları Kurban bayramının oldukça yaklaştığının habercisi. Birçoğumuz belki de keseceği Kurban’ı aramaya başladı bile. Şimdiden paylaşım, mutluluk ayı Kurban bayramını, o günlerin getirdiği  heyecanı yaşamaya başladık bile.

Tatil ayları Temmuz ve Ağustos ayları ile birlikte hızlı hayat filmimize bi ‘5 dakika ara’  vereceğiz. Ara’dan sonra (Allah ömür verirse) hızlı hayat tempomuza büyük ihtimalle kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ta ki ecel kapıya dayanana kadar. Her gün biraz daha hızlanan şu hayatta bu acele, bu telaş, bu hengame bizlere nerden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi unutturuyor sanki. Adeta büyük resmi kaçırıyor, Dünya hayatının ‘bir oyun ve eğlenceden’ ibaret olduğunu unutuyor gibiyiz.

Peki unutmamak için ne yapmalıyız? Bu derdin devası nedir? Hemen cevap verelim, bu derdin devası ölümü sık hatırlamaktır. Belirli sıklıklarla, mezarlıklara gitmek ve ölümü hatırlamaktır. Bu hastalığın şifası, hasta olup hastanelerde yatanları ziyaret etmektir. Hasta, şifa arayan insanlar da bizlere hayatın geçici olduğunu hatırlatacaklardır.

Gelin bu hayatın bir imtihan olduğunu , çağlar ötesinden bize anlatan, bize seslenen koca Yunus’a kulak verelim ve ibret alalım. Ne diyordu koca Yunus:

“Mal da yalan, mülk de yalan,

Var biraz da sen oyalan,

Mal sahibi, mülk sahibi,

Hani bunun ilk sahibi”

**

Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Avrupa’da Temmuz ve Ağustos ayı, tatil ayı’dır, izin ayı’dır. Sıla-i Rahim ayı’dır. Farklı bir heyecan yaşar Avrupa’daki Türkler, Temmuz ve Ağustos yaklaştıkça. Anavatana kavuşmaya, anaya babaya, dedeye neneye diğer akrabalara varmaya 1-2 yıl sonra yeniden görmeye günler kalmıştır. Hele son birkaç gün bir türlü geçmek bilmez. Ve gün gelir, sılaya, vatana, eşe dosta varılır.

Bu yıl tatil ayında yine bir hediyesi var Rabbimizin bizlere, son birkaç yılda olduğu gibi. Bu hediyenin  adı ‘Kurban bayramı’.  2-3 sene sonra birçoğumuz için mümkün olmayacak bu hediyeye Türkiye’mizde kavuşmak. Onun için bu yılki kurban bayramının ayrı bir anlamı var.

Bu yazımda İki konuya değinmeden dikkatinizi oraya çekmeden geçemeyeceğim.

Birincisi Avrupa’da, yalnızlaşmış, toplumdan, değerlerimizden uzaklaşmış insanlarımız.

İkincisi de ekonomik şartların oldukça ağırlaştığı ülkemizde, boynu, beli bükülmüş fakirlerimiz.

Yalnızlaşmış insanımızdan bahsederken, Almanya Berlin’de görev yaptıktan sonra Amsterdam’da göreve başlayan ve bir hatırasını benimle paylasam değerli bir imam efendinin, hocamızın bana aktardığı hatırası ile meseleyi biraz açabilirim. Şöyle aktardı hoca efendi; “Bundan birkaç yıl önce Ramazan’ın son günü yani bir Arefe günü bir Türk marketine girdim. Önümdeki Türk bayanın elinde bir baklava vardı sıra kendisine geldiğinde ödemeyi yaparken kasiyerle aralarında şöyle bir konuşma geçti;

– Şimdiden hayırlı bayramlar, baklavasız bayramın da tadı olmuyor değil mi..

– Ne bayramı anlamadım,  bayram mı var ki, ne bayramı..

– Ramazan ayındayız ya ablacığım, yarın bayram olduğundan haberiniz yok mu yoksa?

– İnanın hiç haberim yok, benim oturduğum mahallede hiç Türk yok. Ne bayramdan ne düğünden haberim var.

– Peki televizyonda da mı görmediniz hiç?!

– Türk televizyonu bakmıyorum. İnanın Ramazan olduğundan da bayram olduğundan da haberim yok..

Hocamız bana, bu konuşmalara şahit olunca, Avrupa’da yozlaşmanın, yalnızlaşmanın ne denli büyük olduğunu anladım dedi.

Bu yıl onları biraz daha fazla hatırlayalım. İncitmeden, kırmadan onlara biraz daha fazla sahip çıkmaya çalışalım. Etrafımızda yoklarsa, arayıp bulalım.

Ele almak istediğim ikinci konu ise ekonomik şartların oldukça ağırlaştığı ülkemizde, boynu, beli bükülmüş fakirlerimiz, dar gelirlilerimiz demiştim. Dilerseniz önce birkaç rakam paylaşayım.

Türk-İş tarafından her ay araştırılıp ve kamuoyu ile paylaşıldığına göre nisan ayı açlık ve yoksulluk sınırı su şekilde;

Dört kişilik bir ailenin yeterli beslenebilmesi için yapması gereken harcama 5.323,64 TL.

Gıda, giyim, konut (kira, elektrik, şu, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 17.340,47 TL.

Fakir fukaranın harcaması gereken meblağı gördük. Peki çalışırsa alacağı asgari ücret ne kadar biliyor musunuz, T.C. Sosyal Güvenlik Bakanlığı resmî sitesine göre sadece ve sadece 4253,40 TL.

Hâl böyle olunca kredi kartı alıp bankalara borçlananlar arttırıyor. Dolandırıcılık olayları artıyor.

Türkiye’de yaşayan, kendisi ve eşi emekli bir arkadaşım, bizim iki emekli maaşımız var yetmiyor. Asgari ücretle çalışan nasıl geçinecek bilemiyorum, Türkiye’de dolandırma olaylarının artması çok doğal diyor.

Türkiye’ye gittiğimizde, Sıla-i Rahim yaparken, fakir fukarayı da unutmayalım. Elimizden geldiği kadar destek olalım. Zekât zaten fakirin bizde olan hakkı. Hem onu verelim, hem fitre, sadaka verelim. Yetim ve öksüzleri unutmayalım.

Hepinize, şimdiden iyi tatiller, hayırlı bir Kurban bayramı diliyorum…

Recep Soysal