Dünyanın gözleri önünde cereyan eden soykırım 200. gününü de geride bıraktı. Tamı tamına 200 gün. Aylara vuracak olursak nerede ise 8 ay yapıyor. 8 ay boyunca nerede ise her gün onlarca çocuk, kadın, sivil katliamı yapıldı.
Küresel Güçler bugüne kadar ellerindeki tüm imkânlarla gizlemeyi başardı bu vahşi soykırımı. Sosyal medyada engellemeler, hesapları silmeler ve erişim engellemeleri ile büyük ölçüde başarılı oldular.
Artık mızrak çuvala sığmıyor. Engellemeler fayda etmiyor. Güneş bir türlü balçıkla sıvanamıyor. Kudüs yakınlarında küçük bir grubun başlattığı var olma direnişi âdeta kölelerin isyanına dönüşmeye başladı. Her seferinde bastırılan isyan artık tüm dünyaya dalga dalga yayılmaya başladı. Katledilen, aç bırakılan, susuz bırakılan, işkenceye ve tecavüze uğrayanların isyanı, başkaldırısı, direnişi köleleştirilmiş ruhları âdeta harekete geçirdi.
Nisan sonu itibarı ile protestolar üniversitelere sıçramış durumda.
Eğer üniversiteler işin içine girmişse, artık bu yayılmayı önleyemezler Allah’ın izniyle. Columbia Üniversitesi’nde nisan ortasında 100 kadar öğrencinin başlattığı eylemler dünya genelinde 40’a yakın üniversiteye yayıldı. Polisin sert müdahalesi olayları yatıştıracağı yerde âdeta kamçıladı. 100 kişinin başlattığı protesto 2 hafta içinde çığ gibi büyüdü ve şu an itibarı ile protestolar ABD’de aralarında Northwestern Üniversitesi, Pensilvanya Üniversitesi, Florida Üniversitesi, Nevada Üniversitesi, Arizona Eyalet Üniversitesi ve Indiana Üniversitesinin de bulunduğu 20 üniversiteye sıçramış durumda.
Ancak üniversite isyanları Amerika ile sınırlı kalmayacağa benziyor. Üniversitedeki öğrencilerin dayanışma çağrısına cevap veren, Avustralya’nın Sidney ve Melbourne üniversitelerindeki öğrenciler, kampüs bahçelerine kamp kurarak İsrail’e karşı eylem başlattıklarını duyurdu. Kanada’nın önde gelen üniversitelerinden McGill’de de öğrenciler kamp kurarak protestoya başladı
Küresel Güçlerin Güç Zehirlenmesinin bir sonucu olarak, “biz istediğimiz gibi zulüm yaparız, istediğimiz zaman, istediğimiz kadar sivili, kadını, bebeği öldürürüz, canlı canlı toplu mezarlara gömeriz kimse de bize bir şey yapamaz” diyerek meydan okumalarının sonu gelmek üzere anlaşılan. Allah’a şükürler olsun ki artık “kölelerin isyanı” başladı.
Elbette öğrencileri ve dünya genelinde protestolara katılanları köleler olarak görmüyorum ama Küresel Güçler kendilerini dünyanın efendisi olarak gördükleri için onların dilinden cevap vermek daha uygun olur diye düşündüm. Çünkü onlar kendilerini “dünyanın efendisi”, kendilerinden olmayan herkesi “köleler” olarak görüyorlar.
Aslında hiçbir şey rastgele olmuyor. Bu yaşananların hepsi bir planın büyük bir projenin parçası. Eğer bu projenin adını zikredecek olursak bu projenin ismi Büyük Ortadoğu Projesi (BOP).
Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. Birkaç günde alacaklarını tahmin ettikleri 400 km2 kareden oluşan küçücük Gazze’yi bir türlü ele geçiremediler. Bu da onları çılgına çevirdi. İntikam olarak bebekleri katlettiler. Hatta Siyonist askerlerden birisi kameralara karşı gülerek “Katledecek bir bebek bulamayınca 12 yaşında bir kız çocuğu katlettim” dedi. O zaman ona cevap vermiyormuş gibi görünenler şimdi ona cevap veriyor.
Üniversitelerden bu zalimlere sadece öğrenciler cevap vermiyor, öğretim üyeleri profesörler de protestolara katılmaya başladı. Hatta geçtiğimiz cuma günü 26 Nisan 2024 tarihinde polis gösteriye katılan iki profesörü tutukladı.
İnşallah, bu protestolar yeni, adil bir dünyanın kurulması yönünde bir dönüm ve başlangıç noktası olur.
Recep Soysal —◄◄