Hesaplar tutmaz, beklentiler karşılanmaz, arzu ettiğimiz şeylere ulaşamayınca, insanlar hayal kırıklığına uğrar.
Aslında hayal da değil, pek yakında olmasını arzuladığınız işlerin olmasını ister insanoğlu.
Bu meseleyi, şirketler, vakıflar, devlet kurumları ve hükûmet ekseninde değerlendirmek de mümkündür.
Hep daha iyisi, daha yükseği daha fazlasını istiyorlar, “yapacağız” diyor ama yapamıyorlar veya yapamayacaklarını vadediyorlar.
Hollanda’da bir muhasebe kuralı var: Eğer bu dönemdeki icraat, bir önceki dönemiyle kıyaslanınca düşüşe geçmişse, zarar olarak gösterilir. Pardon, neyin zararı bu?
Başlangıçtan bu yana kâr üstüne kâr, yatırımlardan randıman üzerine randıman alırken “çok kâr yaptık” demezler, küçük bir gerileme olunca “zarar ettik” diye yüksek sesle beyan ederler.
Tabii ki göz boyama, yanlış yönlendirme seçilen bir strateji şeklidir.
Eğer bak bir düşüş var, gaz ver motivasyonu artır anlamına geliyorsa, Amenna.
Yoksa kabul edilmez, etmeyeceğiz, değil mi!?
“Bu dünyanın hâli nedir?” dedirtiyor insana…
Bir büyük hayal kırıklığım ise Eylül 2023’de açıklanan ve 2024’le ilgili bütçe ve planları. (Yandaki Şema)
Tablo 2024 yılı için bütçemizden hangi sektörlere, alanlara paraların akışını göstermekledir. .
Hükûmet 120 gündür kurulamıyor, zaten seçimden sonra hemen beyan etmiş, tekrar seçime gideceğimizi yazmıştım. Wilders gibi aşırı sağcı ve ırkçı bir politikacı devletin başına geçemez. Zaten, öğretim arkadaşım, Kralımız Willem-Alexander van Oranje Nassau, formasyonla ilgilenen kişilere Wilders ile ilgili vetosunu koymuştur. Bu zat asla başbakan olamaz; tüm dünyaya rezil olamaz Hollanda. Tüm diplomatik ilişkilerimiz ve de ticari anlaşmalarımız rafa kalkar Allah esirgesin.
İyi ki de Hollanda’yı aklı başında ve de ileriyi gören manipüle eden bir sistem ve de Kraliyet sistemimiz var. Ve de kukla olan parlamentoda milletvekillerimiz, bakanlarımız yok!..
“Müdahale edilmez miymiş demokrasilerde?” diye ses duyuyor gibiyim.
Bal gibi de müdahale edilir, büyük resmi görenler bunu anlar zaten. Bir bir kural daha vardır, “istisnalar genel kuralı bozmaz” diye. Katılıyorum buna. Kanunları ve kuralları insanlar yapar, insanlar değiştirir; durup dururken kendiliğinde değişmiyor yasalar, kanunlar… Her şey insanoğlu içindir, bu toplumun daha iyi olması içindir!
Tıpta nasıl acil müdahaleler mümkün ve zorunlu ise, bu tüm sektörlere; aile içinden tutun da tüm hükûmet kurumlarına kadar geçerlidir. Acilen müdahale edilmesi gerektiğinde, derhal iş başına geçecek kararlı insanlara ve vizyon sahibi kişiliklere ihtiyacımız var; en azından ben öyle düşünüyorum.
S.O.S. yani Mayday Save our Ship kısaltılışı olan, “acilen gemimizi kurtarın!” diye uluslararası kullanılan bir çağrıdır.
Hükûmetler açısından bir çağrı da vatandaştan gelsin o vakit: “Yetti Gari!”, “Genoeg is Genoeg” “İt’s over and out” olsun bizim çağrımız… Bu da hayal kırkılığımıza ilaç olsun emi… Hiç duyanlarla duymayanlar bir olur mu?!
Bu mübarek Ramazan ayı ve bayramımız, üzerimize, sağlık, esenlik, huzur, barış, feyz ve bereket getirsin inşallah.
Kaynak ve Fotoğraflar: Ministerie van Financiën
Ahmet Yıldırım —◄◄