Arkadaşımın biri bana yıllar önce “Ahmet, Gitmek mi kalmak mı kolay?” diye bir soru sormuştu.
Ben de gurbetçi bir çocuğu olarak, 6 yaşımda Hollanda geldiğim için, bir hayli düşündükten sonra, bu cevaba “gitmek daha kolay” demiştim.
“Kalana, dertler, sorunlar, çaresizlikler kalıyor” diye düşünmüştüm.
Giden değişir, gelişir, etraflındaki veya yoluna denk gelenle bir olur veya olmaz, karşılaşır, fikir alır ve yoluna devam eder. Seçenekleri daha fazla diye düşünüyorum, gidenlerin…
Gurbetçiler Avrupa’ya gelişlerinin 60. yılını doldurdular, bu süreçte neler yaşamadılar ki.
O dedelerimizin, babalarımızın ellerine
sıkı sıkı sarılıp öpülmesi gerekirdi yıllar önce.
Tüm Avrupa’daki bu olanakları birinci nesil gurbetçilerimiz bizlere miras bıraktılar. Temel attılar, kendileri yemeyip içmeyip tasarruf yapıp, kendi vatanlarına yatırım yaptılar.
İkinci ve üçüncü nesil Türkler, bu temelin üzerine ellerinde geldiğince katkı sağlamaya çalıştılar. Yatırımlar ana vatandan, kendi çocuklarına, imkânlarına, kendi emekliliklerine dönüştü. Çıtayı yükselttik.
Üniversite yıllarımda, bir avuç Türk öğrenci vardı, bu olağanüstü bir durumdu ‘90 yıllarda. İlkler yaşanıyordu ve ilklere imza atılıyordu o yıllar gurbetçiler adına.
Hollanda’da ilk Üniversite Öğrenci Derneği olan Mozaik’i 1994 yılında kurduk. Yaklaşık 10 kişilik bir Yönetim Kurulu oluşturduk. Arkadaşlar selam olsun size. Ellerinize sağlık ne de güzel temel atmışız. Şimdiki öğrenciler veya yönetimdekiler bunları tam olarak bilmese de. Tarih bunları yazacak… Okumak isteyen buluyor işte, ilk Yönetim Kurulu üyelerini…
Yıllar sonra üniversitelerde yüzlerce Türk asılı gençlerimizi görmek ne kadar gurur verici, sizlere anlatamam. Ben çok zorluk çektim, bir mescit istedik, zar zor küçük de olsa Erasmus Üniversitesi’nde gerçekleştirdik. Vakit olduğunda namaz kılacak bir mescidimiz oldu, bunları ve bunun gibi hakları Hollandalılar veriyordu haberiniz olsun.
Yeter ki sen istemesini bil! Hak verilmez, alınır!
Mısırlı öğrenci Hassan, sana selam olsun, bizleri o küçük alanda toplayıp, namaz kıldırdığın için.
“Ne ekersen, onu biçersin” demiş atalarımız
Sonraki yıllarda, elimizden geleni arkamıza koymayıp, tüm dalavereleri, eskiye yakın alışkanlıkları Hollanda’ya öğrettik. Kimse yakınmasın, söylenmesin, dertlenmesin. Tüm açıkları, tüm “sinsiliklerimizi, aptallıklarımızı” anlattık, Hollandalılara izah ettik, kendimizi kötü göstermek için elimizden geleni yaptık, halen de yapıyoruz. Bu nasıl bir durum?!
Sen protesto edeceksin, yolları kapatacaksın, bayraklarını alıp, her şey özgürlükmüş gibi, Hollanda sokaklarına çıkacaksın öyle mi?
Ne kadar gereksiz işler, bu kadar zayıf değiliz biz millet olarak, birilerine yaranmak için, kendi geleceğimizi risk ediyoruz, veya gençlerimize kötü örnek oluyoruz.
Gel sen bu olaylardan sonra, “benim evladım, ben yavrum staja alınmıyor, ayrımcılık var” diye veryansın et, öyle mi?!
Kendi elimizle, kendi davranışımızla, zaten tüm insanın fıtratında olan ayrımcılık isteğini kabarttık. Hollanda kurum, kuruluşlara, örgütlere, partilere “ayrımcılık arttı” diye şikâyet et. Allah aşkına, sorunu başlatana bakın bir.
Ayrımcılık, insan var olduğu her yerde olacak, maalesef. Bunu hafifletmek kendi elimizde. Kurallara uyarak, yazılı olmayan ama önemli davranışları sergileyerek, nezaket ve uyumlu tavır takınarak bu hayata devam etmeliyiz.
Toplantının birinde, konu ayrımcılıktı, bende kalktım, “evet Hollanda da görünmeyen bir tavan var” demiştim. “Er is een glazen plafond, waar je als allochtoon niet doorheen komt” drs Ahmet Yıldırım, 2008.
Görünmeyen bir ayrımcılık mevcut…
Gençler artık bizden geçti (gibi), siz siz olun, mantığınız dışında, hareket etmeyin. Davranışlarınız neye nelere sonuç vereceğini bilin artık. Sommige dingen kunnen gewoon niet!!!
Bizler belki de sizlere tam iyi bir örnek olamadık, sürekli Çanakta diziler ve Türkiye haberleri izledik uyumadan önce, vatanda neler oluyor diye.
Kitap okumuş veya kitap yazmış olsaydık daha iyi olmaz mıydı?
Kendi radyo ve televizyon istasyonlarımız veya NOS te program yapsaydık, nasıl olurdu? Renk katardık.
Tüm alanlarda ayrımcılık var, “bunu nasıl en düşük bir seviyeye düşürürüz?” sorusuna cevap vermemiz gerek Türk Gurbetçileri, Hollandalı Türkler olarak.
Hadi bakalım, tüm açıklarımızı anlatarak kurum veya kuruluşlara pozisyon alanlar yarattınız ya, kendi çıkarlarınız için, şimdi de bunu nasıl çözeriz diye katkı da bulunur musunuz?!!!
Eğer bu böyle gitmez, bitmez derseniz, gel gidelim o zaman… nereye?!
Saygı ve selamlarımla,
Güzel ve sağlıklı tatiller dilerim!
Ahmet Yıldırım —◄◄