Avrupa’ya göçümüzün 60. yılı kutlamaları tüm hızıyla, sessiz sakin devam ediyor.

Ne ümitlerle gelen ne amaçlarla ne rüyalarla Avrupa kapısını çalan gurbetçilerimizin güzel, acı tatlı hatıralarıyla koskoca 60 yılı devirdik. Ne kadar çabuk geçiyor zaman!

Hepimizin payı var…

“Uyum sağlamak, katılımcı olmak, ayrışmamak, kendi kültürüne sahip çıkmak, bağlanamazlık, kalıcı değilim mantalitesi, kurumların eksikleri, çıkar davranışları” vesaire vesaire.

Sabaha kadar not düşebilirim Hollanda’daki  “getto” durumumuzla ilgili.

“ABD’de bir Çin mahallesi, siyahlar mahallesi ve de krimineller mahallesi” diye adlandırılan yerlerin mevcut olduğunu biliyor muydunuz?

Bunların, kendi doğruları, kendi çıkarları için böyle bir yol çizdiklerini de, biliyor muydunuz?

Avrupa’da yaşayan biz gurbetçi Avrupalı Türklerin kendi tercihleri miydi bu durumumuz?

Kültürümüzde var işte ne yaparsın….

“Biz bize olalım, etrafla ilgilenmeyelim, kendimizin oluşturduğu küçük dünyamızı sahiplenelim, aman aman, ya başkaları ne derse!”

Yaptık, hepsini birer birer yaptık. “Geride kaldı artık, demek istiyorum” ama dilim varmıyor.

Yeni nesilleri de kendimize benzetmek istedik ama olmadı…. Allah’a şükürler olsun. Gençlerimize maşallah vallahi. Doktorumuz, hukukçumuz, sporcumuz, tiyatrocumuz, yazarımız, işyeri sahibimiz hepsi var. Dil ve uyum konusunda Hollanda toplumunun biraz dışında kalsalar da, bu çabayla daha iyi yerlere geleceklerinden eminim…

İnşallah aynı hataya düşmezler, kendilerini küçük dünyalarına sıkıştırıp kalmazlar. Açılın gençler açılın. Yelpazenizi geniş tutun, sırf bizim kendi kültürümüzle veya örf âdetlerle ilgilenmeyin. Tüm kültürlerden iyilerini alın, karma güzel bir hayat edinin kendinize.

80’li yıllarda Hollandalıların bir kısmı Kanada’ya yerleşmişler, emekliliklerinin tadını çıkarmak için. Hollandalı bir iş arkadaşı anlatıyor ve şu tesbiti yapıyor: “Ahmet aynı Hollanda’da gibi düşünüp, ilişki içerisinde olanlarla görüşüp, yaşam tarzları da aynı. Tıpkı Hollanda’da yaşayanlar gibi…” deyince jeton düştü!!!

Demek ki gurbet ellerde, uyum ve değişim kolay olmuyormuş!!!

 

KİLİT VURUN KAPILARINA!

Hayırlı olsun artık, aldığım haberlere göre Nederlandse Migratie Instituut (NMI) 25 yıl sonra kapılarını kapatıyor, IOT kurumu küçülüyor, diğer platformlar kapatılıyor veya küçülerek önemsizleştiriliyor. Görüyor musunuz 6 ay içinde Wilders denen PVV zihniyeti Hollanda’da yaşayan ve varlığı ebedi zannedilen kurumları ve toplumsal kuruluşları ne hâle soktu.

Tam 15 ay önce Hollanda Diyanet Vakfı Başkanını arayarak, “camii ve diğer derneklerimizde verilen Kur’an ve dil eğitimlerine denetim ve kısıtlamalar getirilecek” dediğimde, Diyanet Vakfı Başkanı “bizim korkulacak bir şeyimiz yok, buyursun gelsinler” demişti.

Şimdi ise tüm HDV camilerinde protesto belgeleri afişleri asıldı ve haklı olarak da cami ve dernek yöneticilerini bir korku sardı. Burada korkması gereken HDV değil midir acaba, bilgi ve araştırmalarımızı değerlendirmeyen, önemsemeyen?!

 

İşte tam da demek istediğim olay şu: Kimse ciddiye almıyor, anlatıyoruz ama nafile.

Çok biliyoruz ya her şeyi toplum olarak, sorunları da nasıl çözüyoruz birer birer değil mi?

Gelişmiş kültürlerde, toplumlarda en küçük detaylar, sinyaller ele alınıp değerlendirildiği gibi, bilgi ve araştırma konularını topluma sunanlara ödül verirler, takdir edip baş tacı yaparlar…. Farkı gördünüz mü?

Nerede bizde bu davranış ve hâlden anlamalar… Dolayısıyla tek bir konu kalıyor bizleri bekleyen…. “Geç sıraya, bekle sen!”

Güzel ve sağlıklı yeni yıl dilerim!

Saygı ve selamlarımla,

Ahmet Yıldırım           —◄◄