
İcat etmek ne kadar güzel bir şey. İnsanlar Allah’ın verdiği yetenekleri hayalleriyle birleştirince ve de etrafında iyi bir netwerk/iletişim kurunca neleri başarıyor.
Batmayan gemi lakaplı Titanik 1912, icadı Atlantik Okyanusu’nda 3800 metre altında kalıverdi.
121 sene sonra Titanik yine tüm dünyayı tekrar yeniden üzdü. Amerikalı yatırımcı ve girişimci ve araştırmacı ekibi, 2018 yılında yer altı “akıllı gemi” icat ederek, bir kez daha Titanike gitmek istediler.
Yıllar süren bu araştırmalar ve çalışmalar olumlu sinyaller verdikten sonra, ticarete dönüştürülmesi arzusu, Titanic Tourtist Tour kapsamına alınacaktı. Düşünebiliyor musunuz? Dünyada kaç milyon insan var, bu Titanik gemisini merak eden ve de kendi gözleriyle görmek isteyen!!!
Bu şuna benziyor aslında: Peygamberimiz Nuh’un Gemisi nerede, Ağrı Dağı’nda mı?
Eğer öyle olsa, milyonlarca Müslüman bu gemiyi görmek istemez miydi?
Bir önceki yazımda “doğayla oyun olmaz, doğa affetmez ki” demiştim; gerçek oluverdi. 3800 metre okyanus altında hangi tüp hangi kişilik Allah’ın yarattığı o basınca dayanabilir ki?
Yer altı gemisi dünyanın en iyi icadı olsa ne yazar. Sen oksijenin kadar konuş. Birden bitiveriyor işte. Bence icraat mükemmel ama doğamıza aykırı olması ayrı bir sorun, benden söylemesi.
Bu arada gençler diplomalarınızı ve eğitim başarınızı tebrik ederim. Eğer bu dönem olmadıysa da fazla üzülmeyin, tekrar denersiniz. Dünyanın sonu gelmiyor ya. Yeter ki motivasyonunuz gitmesin bir yerlere.
Coronadaki alışkanlıkları ve yeni dünya davranışlarını bir türlü atlatamadık. Sosyal medya hariç. Sosyal aktiviteler, toplantılar, fuarlar, seminerler eski tadını seviyesini bulmuyor. Demek ki her şey zamanında değerlendirmek ve zamanda değerini kadir kıymetini bilmek gerekiyormuş.
Zaman su gibi akıp gidiyor, sağlık olsun.
Corona dönemindeki ekonomik sıkıntılar tam olarak atlatılmadı dünyanın bir çok ülkesinde.
Tam toparlanacak gibi gözükürken Ukrayna Putin krizi, harbe dönüşüverdi.
Kilitlendi âdeta dünya ticareti. Çin ve Amerika Birleşik Devleti âdeta seyrediyor, önlem almak istemiyor. Putin de kendi başına “harp yaptım kazandım” zannediyor. Bunamış ve hâlen Devlet Adamı sıfatını kullandırıyorlar ya, insan ona üzülüyor. Seçilmiş olabilirsin ama vatandaşlar sen her şeyi yap yık kendi ailenin isteklerine göre devleti sorunlara sok ondan sonra da çık ve “Rusya’nın Devlet Başkanıyım” diye haykır dünyaya. Araştırmalara göre gençlerin bir çoğu Rusya’yı terk etmiş yani kaçış yol bulmuş. Az sonra deneyimli eleman ve teknisyenler bulamayınca, bak o zaman halk ne yapsın.
“Devlet Adamıyım, bana kimse dokunamaz, ben her istediğimi yaparım” mantalitesi kendi evin için geçerli olabilir ama Dünya Devletini kendi keyfine göre yönetemezsin be adam. Yeter artık anla bunu!
Seçildiysen haddini bil ve devletinin çıkarlarını koru, savaşarak, dünyayla ters düşerek, parmak sallayarak bu işler öyle olmuyor artık!
Neyse, zaman gösterecek ve tarihe geçecek çoğu olaylar.
İşin komik tarafı ney biliyor musunuz?
Dedikodu yapılanlar veya gerçekten mi öyleymiş dediğimiz olaylar sonra apaçık ortaya çıkıyor ve de tekrar hayret içinde kalıveriyoruz. Gerçekler daima ortaya çıkacak Putin, sen açıkla bakalım bu harbin faydasını. Unutma ki harplerin kazananı yoktur!
Hollanda’daki Tarım ve Çevre Bakanlığı, çiftçilerle mücadele edebildi mi?
Burada kaybeden Bakan, yani Devlet.
Çiftçilerin kurduğu parti artık söz sahibi oluverdi. Eylül veya Ekim 2023’de Hollanda’da genel seçimler olursa ben şaşırmayacağım.
Seçim demişken, Türkiye’mizde seçimler sonuçlandı şükür. Kulağımıza gelenler gurbetçilerimiz için hiç de hoş bir tablo değildi. T.C. vatandaşları gurbetçilere laf atarak, “burada yaşamıyorlar, ekonomik sıkıntıyı mı çekiyorlar da bizim seçimleri etkiliyorlar” diye atıp tuttular. Sizin için hava hoş.
“Sizin, T.C. seçimlerinin geleceğini etkileyemeye hakkınız yok” diye sesleniyorlardı bilhassa ikinci turda.
Holdinglere avrolar, dolarlar yağarken, siz de bu sayede iş ve sermaye sahibi olurken neredeydiniz. Gurbetçilerin milyarlarca avro lüks yatırımıyla kalkınan Türkiye’miz değil miydi?
İşinize gelmiyor anladık artık. Ekonomi araştırmacılarla ve yazarlarla yaptığım yazışmalarda ve konuşmalarımda; “avro bu ekonomik dengeler ve para piyasalarındaki bu tabloya ve de güven endeksi çerçevesinde avro Temmuz ayına varmadan 30’u bulur” demiştim. Şaşıracak ne var bunda? 23 Haziran itibariyle 1 avro 27,58 TL’yi gösteriyor.
Siyaset paylaşım ve icraatla gerçekleşir. Ekonomiler ise güven ve doğru icatlarla geçekleşiyor.
Yani güveni doğru paylaşırsak, ekonomi hız alır. Paylaşmadan bu işler yürümez, bunu da bir ekonomist olarak söylüyorum.
Öyle veya böyle, toplumsuz, plansız, kararsız iş yapılırsa, yeşil yerine kırmızı lambalar yanıverir aracınızda.
Tatil zamanı da yaklaşıyor, lütfen aracınızla gerekli bakımını yapın, yoksa yola çıkmayın.
Hiç donanımlıyla, donanımsız bir olur mu?
Sizce fark etmez mi bu? Bence çok fark eder!
Kadir kıymet bilen, farkı da fark eder…
İyi tatiller dilerim, sağlıcakla kalın…
Ahmet Yıldırım
—◄◄ .…