Erdoğan Yüce:  “BU KARANLIK GÜNLER BİTECEK!”

Sevgili okurlarımız, Koronavirüsü sürecinin etkilerini pek çok farklı meslek grubu içinde bulunan insanımızla konuştuk, değerlendirdik. Bu sayıda Meram Restoranlar zinciri Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Yüce’yi ağırladık. Sektörde çok iddialı  olan Erdoğan Yüce, bu süreçte en çok etkilenen isimlerden biriydi. Kendisiyle pek çok konuyu konuştuk. Hoş ve keyifle okuyacağınızı umduğumuz bir sohbet gerçekleştirdik.  İstifade etmeniz dileği ile….

Erdoğan Yüceyi kısaca tanıyabilir miyiz?

Erdoğan Yüce, 47 yaşındayım, Karaman’da doğdum 7 yaşında ilk çalışma hayatına başladım 1989 yılında Hollanda’ya geldim.

89 yılından bu yana hep Restoran sektöründe aktif oldum 93’te dayımım vesilesi ile Hollanda’da ilk girişimcilik hayatıma başladım. 1999 yılında da Meram Restoranlar zincirinin ilk şubesini açtım.

 

Kurumunuz hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Meram Restoranlar 1999 yılında Amsterdam da ilk şubemiz ile başlayan ve 2005 yılında ikinci şubesini Rotterdam da açarak sonrasında français Ortaklıkları da yaparak uzun bir süreden sonra 12 şubeli yaklaşık 300 çalışan aile bireyine sahip bir şirketiz. Belki de Hollanda’da ilk aile restoran konsepti geleğeni başlatıp tüm meslektaşlarımıza da örnek teşkil eden bir marka olmaya çalışıyoruz. Meram Restoranlar Grubu olarak, Türk mutfağını tanıtmaya gayret gösteren; sektöre sürekli yenilikler kazandırmayı da kendine ilke edinen bir vizyona sahibiz. Bu duruşunu da korumayı hep sürdürmektedir.

Kanaatkâr, paylaşımcı, tevekkül sahibi birisiniz. Dünya insanları hepsi durdukları yerden olayı değerlendirdiler. Sizce Koronavirüs olayı nasıl okunmalı, nasıl anlamalı nasıl davranmalıyız?

Teşekkür ediyorum. Tabi ki kanaatkâr olmak insanı rahatlatır, huzurlu kılar; elindekilerin emanet olduğunu aklından çıkarmaz. Rızkın yüce Allah’tan geldiğini unutmamalıyız. Kişi yaptığı, başardığı işleri, verdiği mücadeleyi kendinden bilmeyip, Yaradan’ın bir ikramı olduğunu hiç bir zaman aklından çıkarmaması gerekiyor. Paylaşmanın da inancımız ve kültürümüz gereği ne kadar çok önem arz ettiğini özellikle bu zor günlerde hep birlikte görmekteyiz .

Yüce Mevla’m hepimizi paylaşan kullarından, veren el olanlardan eylesin. Rahmetli annem çocukluğumuzdan bu yana bizlere hep hatırlatırdı: “Yavrum ne verirsen elinle, o gider seninle” diye…

Dünyaya Çin’den yayılan bu Koronavirüsü’nü ilk duyduğumdan itibaren bunun, Allah’ın (cc) bütün dünya insanlığa bir imtihanı olarak yorumluyorum. Özellikle son yıllarda dünyayı paylaşamaz, kabuğuna sığmaz, şükür bilmez, mazlumlara zulümde sınır tanımaz, yaşadığı vatana, birbirine ihanet eden, iftira ve gıybet yapan, hayatına yalanı yerleştirmiş, samimiyetsiz bir ruha sahip hâle gelmiş insanların sayısı maalesef artmaya başlamıştı. İnşallah bu virüs İnsanlığın uyanışına vesile olur.

Ben son yıllarda birkaç samimi bulduğum dostumla paylaşmışımdır: Dünyadaki zulmün artması, insanların paraya, maddiyata –hâşâ- tapmaya başlamalarıyla böyle bir son kaçınılmaz hâle gelmiş idi. Üzüntüyle söylüyorum, tüm dünyada müthiş bir ekonomik savaş başlamıştır. İnsanların hiçbir değerinin olmadığı, yurtlarından, doğdukları yerden, hürriyet ve özgürlüklerinden uzaklaştırılarak vahşice bir düzen içerisinde yaşamak zorunda kaldığı dünya hâlini almıştı.

Baktığınızda bolluk ve varlık içindeymişiz gibi gözüküyor fakat gerçekten uzak olması gerekenden alakasız bir yaşam içindeyiz. Dünyanın başka yerlerinde zulme, haksızlığa uğramış İnsanlar var iken ne kadar mutlu rahat huzurlu olabilirsiniz ki?..

“Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” Hadis-i Şerifi’ni de burada hatırlamakta fayda var

Sözü çok uzattım. Sürç-ü lisan olduysa affoluna…

Benim Koronavirüsü’nü okuyuşum bu şekilde. Duam da şöyle:  “Allah’ım tüm insanlığı Korona ve tüm diğer virüslerden koru. Hasta olanlara sabır ve şifalar ver. Tez zamanda tüm insanlığı virüsten temizle Allah’ım!..

Bizleri, bu imtihanı kazanarak çıkan kullarından eyle Ya Rabb”.

Bu sorundan en fazla sizin sektör etkilendi. Onlarca çalışanınız var. Devlet imkanlarından istifade edebilecek misiniz?

İş dünyasında en çok etkilenen sektörlerden biri de kafe restoran sektörü oldu. Hollanda Devleti ilgili kurumlar şu ana kadar bir seferlik 4000 Euro’luk bir yardımda bulundu, onun yanı sıra personel giderlerinin şu an itibariyle %80’ni karşıladılar. Hesaplamalardan sonra zannederim şirketlerin durumuna göre %90’na kadarı karşılanacağı öngörülüyor. Burada özellikle şunu belirtmek isterim: Bu 4000 Euro’luk yardımın bana göre dengesizce yapıldığını düşünüyorum. İlgili kurumlar yeni yardım bütçe planlaması yapmaz ise, irili ufaklı bir çok şirketi çok zor günler bekliyor. Özellikle de çalışan sayısının çok olduğu ve kira ve sabit giderlerinin yüksek olduğu şirketlere bu krizin faturası bir çok sektörde olduğu gibi kafe Restoran sektörüne de de çok ağır yansıması olacak. Bir virüsle birlikte dünyada bir çok şey nasıl değişiyorsa, bizim sektörde de artık bir çok şeyin değişmek zorunda olduğu aşikâr. Biz girişimciler olarak da, işletmelerimizde yeni eylem planları yaparak mücadelemizi sürdürmek durumundayız, ki şirketlerimiz ayakta kalabilsin.

 

Hükûmetlerin tedbir kararlarını nasıl değer değerlendiriyorsunuz, nasıl tepki vermeliyiz?

Bu Koronavirüsü ilk Çin’de başladığında belki diğer ülkelere bulaşacağı kimsenin aklına gelmiyordu dolaysı ile hiçbir ülkenin böyle bir ön hazırlığı olmadığı kanaatindeyim. Ama hemen akabinde tehlikeyi fark eden diğer ülkelerin yaşadığı sıkıntıları gören Hollanda, hızlı bir şekilde önlemlerini alıp halkın sağlığını korumak, ölüm vakalarının artmasını önlemek adına halkın da desteği ile bütün tedbirler aldı.

 

 

Yurttaş olarak sorumluluklarımız nedir?

Biz de vatandaş olarak sadece kendimizin değil başkalarının da sağlığını tehlikeye atmamamız için bu alınan tedbirlere katiyen uymak zorundayız. Aynı zamanda virüsün yayılma hızını da düşürme adına bu zor günlerde ilgili, yetkili görevlilerin işlerini daha kolay yapmaları sağlamak halk olarak da görevimizdir. Daha duyarlı, daha hassas olmak zorundayız; “evde kal” çağrılarına ve tüm kurallara kesinlikle uymak zorundayız.

 

Evde kalma konusunda neler söylersiniz, evde kalanlar nasıl bir yol izlemeliler? Sizler neler yapıyorsunuz, yeni keşifler mi yaptınız, eski alışkanlıklarınızı gün yüzüne mi çıkarttınız?

Kafe restoranları kapatma kararından 1 hafta sonra bir meslektaşımı arayıp selam verdikten sonra doğrudan şu soruyu sordum: “Abi ömründe hiç bu kadar huzurlu olmuş muydun?”

O da manalı bir şekilde güldü ve “Biz hiç ailemize zaman ayırmamışız bunu üzüntüyle söylemek zorundayım” dedi. Evet hizmet sektöründe olmamız hasebiyle yıllarca, ailemize, kendimize, özel ve sosyal yaşantımıza, kitap okumaya, düşünmeye vs. hiç zaman ayırmadığımız ortaya çıkmış oldu. Hayatımızı, inancımıza ve kültürümüze göre planlamadığımızı bu günlerde hatırlamış olduk. Bu virüsün kötü/şer gibi gözüken bir tarafı olmasının yanı sıra, bizim hayatta bir çok şeyi yanlış yaptığımızın ortaya çıkmasına vesile olan tarafı da olmuştur.

 

Mesela neleri keşfettiniz?

Birçok şeyi sayabiliriz. Mesela, aileyle birlikte vakit geçirmek, birlikte mutfakta yemek yapmak, çocuklarla oynamak, kitap okumak gibi. Aileyle birlikte güzel sohbetler yapmak, birlikte ibadet yapmak, telefonla da olsa normalde belki aklımıza gelmeyen ama bu vesileyle hatırladığımız çok fazla e-dost, akrabamızla sohbet etmek ve kendi iç dünyamızda muhasebe yapma fırsatı da yakalamak gibi.

insanların normal şartlarda hayatını planlayıp, yaşamını daha keyifli hâle getirecek eylemleri ortaya koyması gerekiyor. Konuştuğum pek çok dostum da aynı kanaatteler. İnşallah hayat normale döndüğünde kesinlikle hayatımızı daha keyifli hale getirmek için değişmemiz; hayatımızda yeniden planlama yapmamız gerekiyor.

Yani biraz sıkıcı gibi gözükse de “evde kal” kuralı bir çok insanın yaptığı yanlışları görmesine vesile olmuştur. Dolayısıyla bu ve benzeri farkında olmadığımız davranışlarımızın tekrar kazanımı adına Koronavirüsü bizlere iyi bir ders olmuştur.

 

Hollanda Türk toplumunun davranışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hollanda Türk toplumu Hollanda’daki tüm vatandaşlar gibi kurallara uyarak herkes gibi yaşamını sürdürme mücadelesini her zamankinden daha çok vermeye devam etti. Bunun yanı sıra sivil toplum örgütleri ve kişisel olarak da yardım projeleri organize edildi.

Camiler toplu ibadetleri durdurdu ama bir çok sosyal sorumluluk faaliyetine girdiler. Örneğin, Diyanetin Kadın Kolları sağlık maskeleri üretip bağışladı. Millî Görüş Teşkilatları da pek çok hayır ve hizmet bir arada yürüttü. Türk Federasyon’un kitap kampanyası örnek güzel faaliyetlerdi.

Bunlar da Hollanda Türk toplumunun ne kadar duyarlı olduğunu, insanların birbiriyle kaynaşmasına, önyargıların yıkılmasına vesile oldu. Ben burada sivil toplum örgütlerine ve bu tür davranışta bulunan tüm dostlarıma canı gönülden teşekkür ediyorum. Virüs krizinden sonra da, bu alışkanlıklarımızın Hollanda’da kesinlikle her zaman olduğu gibi devam etmesini diliyorum.

 

İş adamları derneklerinde aktif göreviniz var, STK’lar olarak ortak bir eylem planı yapıldı mı?

Şartlar ne kadar zor olsa da insanımız yine cömertliğini böyle zamanlarda da sergilemeye devam ediyor. Sivil toplum kuruluşları, imkânlarını zorlayarak ciddi manada yardım kampanyaları organize etmişlerdi.

Benim de üyesi olduğum HOTİAD İş Adamları Derneğimiz, hem üyelerimizi hem de çevredeki dostlarımızı telefonla arayarak; özellikle manevî destek vererek, aynı zamanda imkânı olanların da birbirlerine maddî destek verdiklerine de şahit oldum.

Burada şu Hadis-i Şerifi’de hatırlamadan geçmeyelim: “Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır”

Birbirimizin motivasyonunu yüksek tutmak için elimizden geleni yaptık. Böyle bir süreçte dayanışmanın, moral desteğinin ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu yaşayarak bir kez daha görmüş olduk.

 

Şirket olarak bu alanda yaptığınız herhangi bir çalışma ya da bir katkı oldu mu?

Şirket olarak da yine tüm şirketteki çalışma bireylerimizle bu süreçte hiç ilişkimizi kesmeden, kendilerinin ve ailelerinin motivasyonunu yüksek tutmaya çalıştık. İnsanların böyle durumlarda gerçekten morale ihtiyaç olduğunu düşünerek, ekibimizle sürekli iletişim içinde kaldık. Yine şirket olarak tüm Hollanda genelinde sosyal medyada yayınlanan çok güzel bir motivasyon videosu hazırlattık. Bu çalışmadan dolayı çok güzel tepkiler aldık. Yine sosyal mesafeyi koruyarak, örnek sokak temizliği projemizi devam ettirdik. Onun yanı sıra mülteci kamplarına, özellikle ramazan ayında gıda paketleri gönderdik. İşletmeniz kapalı olsa da, biz hareketliliğimizi, çalışmalarımızı, heyecanımızı dorukta tutmak için elimizden gelen bütün gayreti sarf etmeye çalıştık.

 

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Bu Koronavirüsü bizim irademizi ve gücümüzü aşan tüm dünyada yaşanan bir felaket hâline gelmiştir. Üzerimizdeki paniği, tedirginliği atıp elimizden gelen mücadeleyi göstermemiz gerekiyor.

“Sizin hayır sandığınız şer; Şer sandığınız şeyde hayır vardı Allah (c.c) bilir siz bilmezsiniz” ayetini hatırlayalım.

Bu yaşadığımız sıkıntılı sürecin, şahsımız, ailemiz, şirketimiz, toplumumuz ve bütün insanlık adına hayra dönüşmesi dua temennisi ile okurlarınızı selamlıyorum.

Bu süreçte herkese sabırlar diliyorum. Bütün hastalarımıza şifalar diliyorum. Allah sabredenlerle beraberdir.

Her şeye rağmen pozitif ve ümit var olalım. Geleceğimiz için güzel hayaller kuralım. Sağlıcakla kalınız.

Söyleşi: Doğuş Media          —◄◄