Ezelden ebede olan yolculuğumuzda sürekli bir imtihan içindeyiz. İmtihanımızı kaybetmemizi isteyen iblis gibi ezeli bir düşmanımız, iblisten başka, “aman elindekileri, içinde bulunduğun konforu kaybedersin” diye bizi sürekli korkutan bir nefsimiz var.
Bu görülmeyen ve soluklarını sürekli ensemizde hissettiğimiz düşmanlarımızdan başka bir de bize dost gibi görünüp düşman olan münafıklar ve dünya genelinde çeteleşmiş şer ittifakları var.
Haklılar nedense hep “zayıf” ve haksızlar ise nedense hep “güçlü”. Kibir ve üstünlük taslayanlar sadece filmlerde değil gerçek hayatta da zalimlerin ta kendisi.
Eğer kurtuluşa erenlerden olmak istiyorsak, sürekli konumumuzu gözden geçirip zayıf olsa bile haklıdan yana taraf olmamız gerekiyor. Çünkü haklı olanlar aslında hep güçlüdür. Eğer zayıf olan haklıdan yana olmaz, haklı gibi görünen güçlüden, zalimden yana tavır alırsak imtihanı kaybedenlerden olur ve sonumuz hüsran ve felaketten başka bir şey olmaz.
Bugün dünya genelinde dalga dalga yayılan bir uyanış var. Bir yıl önce böyle bir uyanışın olacağını yazsaydık kimse inanmazdı. Dünyayı tekeline almış küresel güçler, tabiri caizse kedinin fareyle oynadığı gibi dünya halkları ile oynuyorlardı. Canları istediğinde herhangi bir ülkeye bir bahane uydurup saldırıyor, işgal ediyor ve sömürüyorlardı.
Ya da laboratuvarlarda ürettikleri virüsleri dünya geneline yayıp, sınırları kapattırıp, insanlara maske takmaya mecbur edebiliyorlardı. Onlar dünyanın efendisiydi, kimse onlara bir şey yapamazdı. Eğer onları dinlemeyip aşı olmamışsan cüzzamlı muamelesi görüyordun. Fakat ne hikmetse, artık ne olduysa bu çok tehlikeli salgın birden ortadan kayboldu.
Tam virüs tehlikesini atlattık derken bu defa Rusya, Putin tehlikesi ortaya çıktı. 2022 şubatında korona tehlikesi ancak bitmişti ki Rusya Ukrayna’ya saldırdı. Elbette biz zayıftan taraftık ve masum Ukrayna halkı tarafında olduk. Zaten Rusya 2014 yılında, Ukrayna’nın bir bölgesi ve bir Türk yurdu olan Kırım’ı dünyanın gözleri önünde ilhak etmişti ve kimse kılını bile kıpırdatmamıştı. Fakat kafamızı karıştıran bir olay vardı: “Bu Zelenski de nerden çıkmıştı?” Anlatılanlara göre siyasetle uğraşmayan, tiyatrocu olan Volodimir Zelenski, bir anda seçimlere girme kararı alıyor ve girdiği ilk seçimlerde Cumhurbaşkanı oluyordu.
Koronayı atlattık, Rusya-Ukrayna savaşına odaklanmıştık. Aradan aşağı yukarı bir buçuk yıl geçmişti. Tüm konsantremiz Rusya-Ukrayna savaşında olduğu için Eylül 2023’te olanlar fazla dikkatimizi çekmedi fakat Ekim 2023’te olanlar gözlerimizi fal taşı gibi açtı. İzzettin El-Kassam Tugayı savaşçıları, 7 Ekim 2023’te havadan, karadan ve denizden saldırarak onlarca İsrailli asker ve sivili esir aldı ve askeri kışlalara, emniyet birimlerine saldırarak İsrail’in kilometrelerce içine girdi.
Sonraki günlerde İsrailli yetkililer kameralara anlamlı anlamlı bakarak “intikamımız çok acı olacak” dediler ve dediklerini de yaptılar. İntikamları gerçekten çok acı oldu. Çoğu çocuk ve kadından oluşan 50 bine yakın sivili dünyanın gözleri önünde katlettiler.
Amerika Birleşik Devletleri başkanı Joe Biden boşuna “Her şey planladığımız gibi gidiyor” dememişti. Her şey planladıkları gibi gidiyordu. Ya da gitmiyordu.
Çünkü dalga dalga yayılan halk protestoları vardı. Sadece Avrupa ve Amerika’da değil dünyanın neredeyse her ülkesinin sokaklarında Filistin bayrakları dalgalanıyor ve özgür Filistin şarkıları söyleniyordu. Özgürlüğün adı artık “Filistin” olmuştu..
Filistin-İsrail savaşının yedinci ayında protestoların üniversitelere sıçraması ile bir şeyi daha öğrenmiş olduk. Siyonizm sadece gıdalarımızı, paramızı, ticari hayatımızı, medyayı işgal etmemiş meğerse bilim dünyasını da, üniversiteleri de işgal etmişler. Meğerse durum sandığımızdan çok daha vahimmiş.
Meğerse boşuna, “biz istediğimiz kadar sivil, kadın ve çocuk öldürürüz bizi kimse durduramaz” demiyorlarmış. Onlar her yerde varlarmış fakat biz farkında değilmişiz. İnsan hakları, hayvan hakları sadece onlar için geçerliymiş. Nitekim yapılan haksızlıklara dayanamayan Hollywood’un başarılı oyuncularından Angelina Jolie bile dünyadaki adaletin ve insan haklarının herkes için eşit şekilde işlemediğini ifade etmek zorunda kaldı.
Durun fazla karamsar olmayın, size biraz pozitif enerji vereyim: Eğer bu uluslararası suç örgütü, İran gibi büyük bir devletin Cumhurbaşkanının helikopterini düşürmeyi göze almışsa, bu onların fena sıkıştığını gösterir. Lahey, Hollanda’da bulunan Uluslararası mahkeme İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun tutuklanması kararını almışsa bu modern firavunlara karşı büyük kalabalıkların bir başkaldırısıdır.
Norveç ve İrlanda Filistin’i İsrail’in tüm itirazlarına rağmen devlet olarak tanıdı ve bu yazıyı kaleme aldıktan bir iki gün sonra da İspanya da tanıyacak.
Cin artık şişeden çıktı. Üniversiteler işin içine girmişse uyanışı bastırmak mümkün olmaz. Bunu onlar da çok iyi biliyor. İşte bundan dolayı ki polisin müdahalesi çok sert. Alman Bild gazetesi, boşuna Berlin Üniversitesi’nde İsrail’i protesto eden öğrencilere sert müdahale eden polisleri kınayan akademisyenlerin, fotoğraflarını tam sayfa olarak yayınlamadı. Bu yayındaki amaç gayet açık; hedef göstermek.
Recep Soysal —◄◄