Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda, Cumhuriyet’in 100. yılı etkinlikleri kapsamında düzenlen “Şut ve Gol: Türk Futbol Tarihi Sergisi”nin açılışında konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet’in 100’üncü Yılı Etkinlikleri kapsamında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda “Şut ve Gol: Türk Futbol Tarihi Sergisi’’ açılışına katıldı.
Türkiye liglerindeki futbol kulüplerinin tamamının temsilcilerinin de yer aldığı programda, keyifli ve bilgilendirici bir serginin açılışının yapılacağını belirten Erdoğan, serginin 19. yüzyıldan bugüne Türk futbolunun serencamını erişilebilen sembolleriyle beğeniye sunduğunu ifade etti.
Serginin, kulüplerden, futbolculardan veya onların ailelerinden arşivlerden toplanan objelerin, eserlerin, belgelerin bir araya getirilmesiyle ortaya çıktığını aktaran Erdoğan, serginin, pek çok kişinin muhtemelen ilk defa göreceği eser ve belgelerin zenginliği, futboldaki mazinin derinliğine de işaret etiğini söyledi.
Sergide, Cumhuriyet’le yaşıt kulüplerin, futbol federasyonunun nüvesi olan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kuruluşlarına ilişkin belgelerin de bulunduğunu dile getiren Erdoğan, “Bu sergide, milli takımımızın dünya üçüncülüğünü, yurt dışında ülkemizi gururla temsil eden kulüplerimizin başarılarını gösteren malzemeler var. Bir asırdır ay yıldızlı formayı giyen, hafızamızda unutulmayacak hatıralar bırakan futbolcularımızla ilgili eşyalar, resimler var. Kısacası Türk futbolu adına ülkemizde ne varsa hepsi burada.” diye konuştu.
“Futbol kardeşliktir”
Serginin “Futbol kardeşliktir” temasıyla oluşturulduğuna dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“İnsanları renk, köken, inanç, cinsiyet, meslek, eğitim, gelir gibi tüm ayrıntılardan bağımsız olarak bir araya getiren futbolun kuşatıcılığıyla karşılaştırılabilecek pek az şey vardır. Sahadaki oyunu, tribünlerde ve bulundukları yerlerde medya vasıtasıyla adeta yaşayarak izleyen insanların heyecanını, dostluğa ve kardeşliğe tahvil etmek gerçekten kolay değildir. Hele sahadaki yüksek nabızlı rekabeti, bu kardeşliği bozmayacak şekilde sürdürmek ancak sporculara ve sporseverlere mahsus bir özelliktir. İstisnaların kaideyi bozmayacağı ilkesi elbette burada da geçerlidir. Bizim için esas olan rekabeti sahada bırakan futbolcuların ve seyircilerin sair vakitlerde sergiledikleri dostluk görüntüleridir.”
Kulüplerin çeşitli platformlarda bir araya gelerek futbolun özünde zaten var olan centilmenlik ruhunu kurumsallaştırma gayretlerini takdirle takip ettiğini dile getiren Erdoğan, nesilden nesle miras kalan futbol birikimine sahip çıkmanın herkesin görevi olduğunu vurguladı. Erdoğan, “Sergimizle vücut bulan karşımızdaki bu nadide tablonun hepimizde çok güzel duygular uyandırdığına inanıyorum. Aylarca süren bir çalışmayla bu serginin hazırlanmasında emeği geçen arkadaşlarımızı tebrik ediyorum. Öyle ki gördünüz veya göreceksiniz, bir kupayı ortadan bölmek suretiyle adeta barışa selam çakan bir anlayışın bu sahalarda vücut bulduğuna şahit olduk.” ifadelerini kullandı.
“Mazisi 60 yılı aşan bu futbol aşkımızdan geriye ne kaldı derseniz…”
Futbol denilince kendi dünyasında ayrı ve çok özel bir pencerenin açıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Az önce ifade edildiği gibi kağıttan futbol toplarını yaptığımız ve taşlardan iki tane kale direği diker gibi adeta direkler oluşturduğumuz, bütün bunların yanında, şimdiki futbol topları nere… Dikişle topların hazırlandığı, kafayı vurduğun zaman kafanı paramparça eden o günleri tabii unutmak mümkün değil. Oralardan artık buraya geldik. Aklı ermeye başladığından beri futbolla hem sahada yer alarak hem seyirci olarak ilgilenmiş bir kardeşinizim. Hele hele çamur batak o sahalarda oynadığımız günleri unutmak mümkün mü? Değil. Mazisi 60 yılı aşan bu futbol aşkımızdan geriye ne kaldı derseniz onu söyleyeyim. Geriye kalan tek şey; çalımlarla, asistlerle, şutlarla, olursa gollerle 90 artı uzatma…
Tabii o zaman hakemler de sağ olsun uzatma filan pek vermiyorlardı. 90’ıncı dakika dolduğunda iş bitiyordu. 90 dakikaya sığdırılmış muhteşem görsel şölenlerdir ve onların kahramanlarıdır. Bizim dönemimizde öyle futbolcular vardır ki biz onları sadece yetenekleriyle ve golleriyle hatırlamakla kalmıyoruz, biz onları asıl dürüstlükleriyle, tevazularıyla, efendilikleriyle, takım arkadaşlıklarıyla olan örnek ilişkileriyle velhasıl insanlıklarıyla rahmetle, saygıyla, hasretle yad ediyoruz.”
Efsane futbolcuları andı
Açık tribün kartıyla o zaman Dolmabahçe’ye ücretsiz girdiklerini ve o açık tribün kartıyla Lefter üstadı seyrettiklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama birileri mesela Lefter’i kaleye yerleştiriyor, o ayrı mesele. Biz tabii Lefter’i orta sahadan gole varıncaya kadar o alanlarda Lefter dediğiniz zaman akla ne gelir belliydi. Tüm takımların taraftarlarınca nasıl anılıyordu? Futbolun ordinaryüsü diye anlatılıyordu. Tek başına takım olarak bilenen rahmetli Baba Hakkı, tabii Lefter de artık o da rahmetli oldu, futbolcuların tamamının ağabeyi olarak görülüyordu. Yıllarca hiçbir maddi kazanç gözetmeden top koşturan Sarıyerli Dozer Cemil… Tutkuyla bağlı olduğu takımının renklerine o da ömrünü vermişti. Efsane futbolcumuz yine bu arada rahmetli Metin Oktay, sadece gözlerin bile yakalaması mümkün olmayan hızdaki şutlarıyla ve özellikle tabii hava toplarına yükselişteki özellikleriyle Metin Oktay ayrı bir unvanı hak etmişti. Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz ve rahmetle andığımız Halit Kıvanç’ın futbol anlatımları bile başlı başına bir zarafet timsali idi.”
Erdoğan, dünyada da Pele’den Zidane’a, Cruyff’tan Müller’e kadar büyük şekilde nam salmış nice oyuncuların bulunduğunu belirtti.
Futbol endüstrisi büyüdükçe bu vasıfların yerini başka özelliklerin ve önceliklerin aldığının da farkında olduğuna işaret eden Erdoğan, “Ancak bu durum, bizim dünyamızdaki futbolu futbol yapan hasletleri unutmamızın gerekçesi olamaz. Tam tersine, futbol kardeşliktir mesajını tüm gönüllere nakşetmek için daha çok çabalamamız, daha çok emek vermemiz gerektiğine olan inancımız güçleniyor. Bunun yollarından biri de ülkede güçlü bir spor altyapısı kurmaktır. Evlatlarımız bizim gibi toz, toprak, çamur içinde debelenmek zorunda kalmasın diye mahallelere kadar uzanan bir altyapı seferberliği gerçekleştirdik.” dedi.
“Her yaştan insanımızın spordan kopmamasını sağlamaya çalışıyoruz”
Türkiye’deki spor tesisi sayısını 1575’ten 5 bin 290’a çıkarttıklarını bildiren Erdoğan, her biri ayrı abide hüviyetindeki, seyirci kapasiteleri 10 binle 70 bin arasında değişen 36 stadyumla da futbolun görsel şölen vasfını tahkim ettiklerini vurguladı. Erdoğan, “Çocuklarımızı okul öncesinden başlayıp üniversite mezuniyetine kadar her aşamada spora yönlendirecek mekanizmaları güçlendiriyoruz. Ayrıca her yaştan insanımızın spordan kopmamasını sağlamaya çalışıyoruz. Futbolun insan fıtratında var olan o görsel zevkini ve rekabet duygusunu tatmin ederken, dostluk iklimini de güçlendirecek her adımı bizzat destekliyorum.” diye konuştu.
“Şut ve Gol: Türk Futbol Tarihi Sergisi”ni de bu doğrultuda önemli bir hizmet olarak gördüğünü belirten Erdoğan, serginin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik etti.
Erdoğan, konuşmasının son bölümünde ise sergi küratörünün ufak bir kaza geçirdiğini aktararak olaydan dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve küratöre Allah’tan şifa diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından katılımcılarla sergiyi gezdi.