Son yazdığım yazı üzerine inanın onlarca değil  yüzlerce aldığım iletilerin birinde köşe yazım için bir vatandaşımızı, “Sen köşenin adını yazmasam olmaz değil –Abartmasam olmaz– diye değiştir” diyor.  “Gazetecinin yalanı abartmaktır” der bazı mesleki büyüklerimiz ama inanın abartmıyorum.

Neden oyumu DENK’e vereceğim sorusunun cevabına geçmeden önce bir iki tepkiye de cevap vereyim.

.Tanıştığımıza memnun oldum ( Ben de – Yani senin gerçek yüzünü görmüş olduk anlamında-) Cevabım, Kardeş vaktini bana boşa harcama, oldu.

Bunu doğru dedin, dedi ve sohbeti noktaladık.

Bir başkası:

.Sen benim için Yavuz abiydin, saygıda kusur etmedim, bundan sonra  sadece yavuzsun..

-Eyvallah, dedim, devam etti,

.Esnaf- çarşı pazar ve toplumun bir çoğu derlerdi  Yavuz pişkin ve terbiyesiz herif diye, Savunurdum seni ne yazık ki onlar haklıymış..

Kardeş, o esnaflara yaptıkları nahoş davranışlardan dolayı ya hadlerini bildirmişimdir,  ya da kendilerine bakmadan bana, başkalarına  ahlak dersi vermeye kalktıkları için bozmuşumdur.

Mesela o bana “ Terbiyesiz” diyenler, haksız yere ödenek alıp iş adamıyım diye dolaşanlardır. Mesela müşterisine kazık atmışlardır, yan gözle bakmışlardır!

Kimse bana boşuna terbiyesiz demez,  ben de kimseye terbiyesizlik”” yapmam durup dururken…

Çarşı-pazarda da şöyle olmuştur. Eşi ile çarşı pazara çıkmıştır.  Pazar arabasını eşi çekiyordur, yada pazar  çantalarını taşıyordur, beyimiz iki metre önde elleri arkada,  gözleri fıldır fıldır sağı solu kesiyordur. Ki görünce bu tiplere de haddini bildirmem  terbiyesizliktir kabul.

Öte yandan daha da önemlisi, medyanın diline düşmüş, evli ve kaçak yasak aşk yaşayan biri o çarşı pazarlarda, esnaf sohbetlerinde linç edilirken ben gerek yazılarımda, gerek bire bir,  gerekse yaptığım programlarda “ Bu konuda bu adamın hesap vereceği bir eşidir, iki  Allah’tır.  Başkalarına halt yemek düşer dediğim için bana “ Terbiyesiz ahlaksızlığı savunuyor”” dediklerini duydum mesela, bu yeni bir şey değil ki…  Peki sen benim neyimi savundun adamım?

-Bu saatten sonra sen benim için artık bir hiçsin.

Tasmam,  HİÇ yazan tasmam bile var…

-Yaptığın ardında kalmaz ( Burada bir tehdit kokusu var sanki, neyse)

-Allah’ından bul..

Amin cümlemiz inşallah..

Bu iyi bir dini eğitim aldığını zannettiğim şahıs nasıl Allah’ından bul deyimini  beddua olarak söyler anlamış değilim, oysa benim için duadır. Elbette hepimiz,  ki gerçekten inanıyorsak Allah’tan bulacağız…

Etraf iki ayaklı şeytan dolu iken Allah’tan bulmak ne güzel  bir duadır. Yoksa  (haşa ) size Allah’ı Metris Cezaevi’ndeki işkenceci gardiyanlar gibi mi öğrettiler.

Çok çok da uyarı mesajı var iki örnek şöyle:

-Abi  kendine dikkat et, sana diş bileyenler çok…

– Aman abi fazla üstlerine gitme.

Mevlam neyler, neylerse güzel eyler..

+++

22 Kasım 2023 Hollanda erken genel seçimlerinde oyumu DENK Partisi’ne vereceğim.

Bu kadar net ve açık.

Hadi herkes yazsın oyunu kime neden vereceğini.

Bak Ustamız İlhan Karaçay bile tarafını belli etti.

Ben her şeye rağmen oyumu DENK’e vereceğim.

Yahu o kadar yazı yazdın, ne oldu birden, kimden nemalandın gibi sorularla boşuna kendinizi yorup günaha girmeyin.

Evet yazdım, benim kavgam Parti ile değil, onun başındaki basiretsiz insan(lar)la.

İnsanlar gider gelir, oturur- kalkar ama kurumlar, partiler kalıcıdır.

Her ne kadar mizah anlayışları henüz beyin loplarında incir tanesi kadar bile gelişmemiş olsa da   DENK’in Baş Şeyi ve DENK’in kurucu şeyi hakkında gerekirse bazılarının tabiri ile  uğraşmaya devam edeceğim.

Aslında uğraşmak değil eleştiri ve mizahı  anlamayan, kaldıramayan insan başkan olsa başbakan olsa, okumuş olsa cahil olsa  kaç yazar?

Rahmetli babam, “ Eşeğe kitap yüklemekle profesör olmaz,” derdi.

Yine babam, “ 50 bin kez hacca gitse yine merkep yine merkep” de derdi.

O hesap, işte.

 

+++

DENK’e oy vereceğim, çünkü bir Parti, bir şirket vs.  kuranların değil onu yaşatanlarındır.  Bakın Türkiye’de bir ANAP vardı, Partiyi taşıyanlardan çok kurana önem/ değer verildiği için Özal gitti, parti bitti.

Ben DENK’in öyle olmasını istemediğim için DENK’e oy vereceğim.

DENK’i kuranları biliyoruz, yaşatmaya çalışanları da.

İnsan üstü güçle gece gündüz  demeden çalıştıklarına tanık olduğum için DENK’e oy vereceğim.

İlk genel kurulda DENK’in baş şeyinin  değişeceğine, geldiği gibi gideceğine inandığım için DENK’e oy vereceğim.

İlan alıp ayıp olmasın diye değil, bu güne kadar bir kuruşları nasip olmadığı için DENK’e oy vereceğim.

Çünkü Doğukan Ergin, Stephan van Barle, Funda İleri, Tahsin Çetinkaya, Mehmet Safranti, Yıldırım Usta,  Ahmet Yıldırım başta olmak üzere, saygısından bir gram eksiltmeyen, DENK’i yaşatmak için elinden geleni yapan, sekreter olarak Parti merkezinde işe giren ama partinin başka elaman alacak  parası olmadığı zamanlar çaycılık, temizlik işlerini de  yapan hemşerim için DENK’e oy vereceğim.

 

+++

Tekrar ediyorum, sokakta rastladığım, “Bizim sesimizdi yazık oldu/oluyor” diyen insanları adına  DENK’e oy vereceğim, oy isteyeceğim.

“Ne sağcıyım ne solcu futbolcuyum futbolcu” sözünü kendine şiar edinmiş Usta İlhan Karaçay bile tarafını belli ettiği için DENK’e oy vereceğim.

En çok da Filistin’de yaşanan zulme karşı seslerini duyuran bu insanların yanında olduğum için tarafım belli olsun diye  DENK’e oy vereceğim…

“Benim oyumla onların oyu bir mi?”

Elbette benim oyum  daha değerli, çünkü parti üyesi değilim, nemalanmıyorum, reklam yapmıyorum. Şimdi söyleyin bana benim oyumla onların oyu bir mi?

Hatta daha önce olduğu gibi bu yazımı okuyup DENK’e oy verecekleri düşünecek olursak, DENK benim hakkımı nasıl öder bilmiyorum,  ama öbür dünyada en küçük sevaplarına kadar soyup soğana çevirmeden hakkımı helal etmeyeceğimi de DENK’in kurucu şeyi ile DENK genel şeyi bilsin yeter-)))

Şaka bir yana, eğer benim kavgam Parti ile olsaydı çok daha farklı şeyler yazardım: “Terbiyesizleşirdim”…

Bundan da kimsenin şüphesi olmasın.

Korku mu?

O kelime ne litetarürümde oldu ne de hayatımın her hangi bir safhasında…

Yüreğinde menfaatsiz, çıkar gözetmeksizin insani duygu taşımayanlar ne anlar ne de bilir ne anlattığımı.

Sakın ha!

Pireye kızıp yorgan yakılmaz!

Ama şunu da unutmayıp kulağınıza küpe olsun diyeyim,  çünkü benim şiarımı da yazmasam olmaz:

”Ateş karşısında bozulmayan Altın, Altın karşısında bozulmayan kadın, Kadın karşısında bozulmayan erkek; Kalitelidir.”  (Maksim Gorki )

Not: Şiar ne demek:  Düşünüş ve inanış, ayırıcı özellik ya da duyuş, hissediş

 

Yavuz Nufel-Nhaber.nl