Her Daim Ümitvarız Biz

Bilindiği üzere 6 – 9 Haziran arasında 27 Avrupa Birliği ülkelerinde Avrupa Parlamento seçimleri gerçekleşti. Bu seçimin önemli bir seçim olduğunu ve özellikle Avrupa Birliği vatandaşı olan Avrupa Türklerinin geleceklerini çok yakından ilgilendirdiğini ve bu seçime katılım sağlamaları gerektiğini en son yazımda kaleme almaya çalışmıştım. Avrupa Türklerinin Avrupa’da kalıcı, katılımcı ve katma değer katan bir topluluk olduğunu gösterme açısından, Avrupa Parlamento seçiminin önemli olduğunu vurgulamaya çalışmıştım. Avrupa Parlamento seçimi sonuçlarını hepimiz gördük! Seçim sonuç analizlerimi sizlerle birazdan paylaşacağım. Avrupa’da Türklerin bu seçime katılımları istenilen seviyenin çok ama çok aşağısında kaldığı aşikâr. Buda hepimizin Avrupa Birliği Kurumları ile beraber bu konuda ciddi ve etkin çalışmalar yapmamız gerekliliğini bir kez daha bize gösterdi.

Her Daim Ümitvarız Biz

Avrupa Parlamentosu 2024 seçim sonuçlarının açıklandığı 9 Haziran Pazar akşamı sonrası hemen yorum yapmak istemedim. Bunun iki sebebi vardı: Birinci sebebi kesin sonuçların netleşmesini beklemek istemem; sonuçların netleşmesi ve bu net sonuçların üzerinden yorum yapmamın daha doğru olacağını düşündüm. İkinci sebebim ise, bence daha da önemli bir gerekçe idi, o da bir kaç Avrupa Birliği ülkelerindeki siyasi gelişmelerin sonuçlarını net okuyabilmekti.

Ne demek istiyorum…? Gelin yaşadığımız ülke Hollanda’dan başlayalım. Avrupa Parlamento seçiminde Hollanda sonuçları, seçimden önce yapılan anket araştırmalarına göre sonuçlandı. Yani sonuç sürpriz olmadı . Sürpriz olmayan diğer bir konu ise 22 Kasım 2023’de gerçekleştirilen Hollanda Parlamento Temsil Meclisinin seçimlerinde PVV partisinin en büyük parti olarak seçimin galibi çıkması ve kurulacak hükümette yer alacak olmaları idi. PVV partisinin kurulacak hükümette yer alacak olmaları benim içinde sürpriz değildi. Bu süreçte sadece merak ettiğim konu, dışarıdan atanarak kimin başbakan olacağı idi. Merak ettiğim diğer bir konu da Hollanda hükümetinin kurulma aşamasındaki son iki ve ilk bir haftadaki çalışmaları ve icraatları idi, yani kimlerin kabinede yer alacakları ve ilk gündemin ne olacağı idi. 2 Temmuz’dan itibaren iş başına geçen yeni hükûmet, kabinet Schoof, son iki haftasını çok sancılı geçirdi ve bir çok bakan adayları medyada gündem oldu. Hatta PVV partisinin bir bakan adayı Hollanda İstihbarat Teşkilatı güvenlik araştırmasından geçemeyerek, adaylığını geri çekme durumunda bile kaldı. Bu yaşananların kurulacak yeni hükümetin Başbakan adayının eski Hollanda Teşkilat Başkanı Dick Schoof olduğunu hatırlarsanız, nasıl ince mesaj verildiği daha da iyi anlaşılır. Şunu da net bir şekilde ifade etmem gerekiyor ki, yeni bakan adaylarının göreve gelmeden önce Meclis tarafından sorgulanmalarını doğru bulmuyorum. Hollanda Parlamentosu Temsil Meclisi Bakanlarının gerçekleştirdikleri icraatlarını denetleyip, değerlendirip eleştirmeleri gerekir, kişiliklerini değil. Bu yeni uygulamayı şahsen doğru bulmuyorum. Yeni kabinede yer alan bir kaç bakanı geçmişte şahsen tanıma fırsatım olmuştu. Göreve geldikten sonra Parlamento Temsil Meclisindeki başörtüsü tartışmasında partilerin yaklaşımları ise diğer bir konu. 2 Temmuz’dan itibaren göreve gelen hükümete, Hollanda için, yani 18 milyon için doğruluk ve demokratik çerçevesinde Ana Yasaya ve Hukuka bağlı kalacaklarına inanmak isteyerek, gerçekleştirecekleri çalışmalarında başarılar diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hollanda Kraliyet Devletinin bu sene kutlanan 100. Yılı bir kutlama programına Başbakanımız Dick Schoof’un şahsen katılmalarını ümit ediyorum. . İcraatlarını hep beraber izleyip, görüp, değerlendireceğiz.

Her Daim Ümitvarız Biz

Şimdi gelelim Fransa’ya. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde partisi açık ara yenilgiye uğrayan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, erken seçim kararı almıştı. Bugün seçimin ikinci turu yapılırken, birinci turda Macron’un partisi yenilgiye uğrayan partilerdendi. Fransa’da AP seçimlerinde partilerin dağılımına bakıldığında aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) Partisi açık farkla ilk sıraya yerleşti. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisi Rönesans ise RN’nin yarısından az oy toplayarak ikinci sırayı ve üçüncü parti olan Sosyalistler oldu. Yine muhalefetteki aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Partisi 4’üncü sırayı, merkez sağcı Cumhuriyetçiler (LR) ise 5’nci sırayı aldı.

Fransa Parlamento seçimlerinin ilk turunda Le Pen’in partisi kazanan parti olmuştu. İlk turdan sonra diğer partiler RN’nin mutlak çoğunluğu kazanmasını önlemek için stratejik ortaklık kurdular. Bugün yapılan ikinci turda sandık çıkış anketlerine göre, solcu Nouveau Front populaire, Fransa parlamento seçimlerinin ikinci turunun sürpriz galibi oldu. Aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi (RN) ise ancak üçüncü olabildi. Partilerin hiçbiri mutlak çoğunluğa güvenemiyor gibi görünüyor. Fransa Başbakanı Attal istifasını sunacağını açıkladı.

Almanya’da AP seçimlerini muhafazâkar Hristiyan Birlik Partileri kazandı. AP seçimlerinde aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) ise geçen döneme göre oylarını yüzde 4,9 puan artırdı ve yüzde 15,9’la ikinci oldu. İktidar, seçimlerin kaybedeni oldu. Buna karşın kardeş partiler olan Hristiyan Birlik Partilerinin (CDU-CSU) toplam oy oranı yüzde 30’u buldu. Aşırı sağcı AfD’nin bu kadar yüksek oy alması, ülkedeki tartışmaları da beraberinde getirdi. AfD Thüringen, Brandenburg, Saksonya, Sachsen-Anhalt eyaletlerinde birinci parti konumuna yükseldi.

Belçika’da Başbakan Croo istifa edeceğini açıkladı. Belçika Başbakanı Alexander de Croo, ülkesindeki genel seçimde partisi Flaman Open Vld’nin başarısızlığından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, istifa edeceğini bildirdi. Belçika’da şu an beş parti koalisyon görüşmesi yapıyor. Yeni hükümetin 30 milyar avro tasarruf etmesi gerekecek. Belçika’da federal bölgeler arasında yaşanan anlaşmazlıklar, hemen her seçim sonrasında siyasi krizlere neden oluyor bu nedenle zorlu bir koalisyon müzakere sürecinin daha başlayacağı öngörülüyor.

Avusturya’da aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) kazanarak ilk sıraya yerleşti. İktidarın büyük ortağı Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ise önceki seçime oranla ciddi oranda oy kaybetti. Ana muhalefet Sosyal Demokrat Partisinde (SPÖ) ise ciddi bir değişim yaşanmadı. Yeşiller ve RE ise kaybeden partiler oldu.

BREXIT kararı ile Avrupa Birliğinden çıkan ve Başbakanı Rishi Sunak’ın almış olduğu ani bir kararla seçime giden İngiltere’de ise hükûmet değişikliğine gidildi. Britanya seçimlerini İşçi Partisi kazandı, ancak radikal sağcı göçmen karşıtı parti Reform UK oldukça başarılı oldu.

Kısacası değişim için, yani Avrupa Yeni Düzeni için, düğmeye basıldı. Avrupa Türkleri olarak bizler bu sürecin neresindeyiz ve neresinde durmamız gerekir? Üzerinde düşünülmesi gereken önemli konu bu olacak.

Her Daim Ümitvarız Biz

Avrupa İş Dünyası temsilcileri ile 2022’in yaz aylarında gerçekleştirdiğim görüşmelerde Avrupa İş Dünyasının Avrupa Birliğinin ve Avrupa Komisyonun yürüttüğü bazı politikalardan rahatsızlık duyduklarını görmüştüm. AP’deki yeni çoğunluklar, AB mevzuatında ve politika önceliklerinde önemli değişikliklere yol açabilir. Avrupa Parlamentosu’nun birleşimi, Avrupa Komisyonu Başkanı’nın ve AB içindeki diğer üst düzey pozisyonların atanması üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen (EPP) muhtemelen görevini sürdürebilecek. Portekiz eski Başbakanı António Costa’nın bundan böyle Avrupalı hükümet başkanlarıyla yapılacak zirveleri doğru yöne yönlendirmesi gerekecek. Estonya Başbakanı Kaja Kallas’ın, AB’nin en üst düzey diplomatı olması bekleniyor. Görünüşe göre de Maltalı Roberta Metsola’da Parlamento Başkanı olarak görevine devam edebilecek. Böylelikle Batı, Kuzey ve Güney Avrupa yeni dönemde Avrupa Birliğinde temsil edilmiş olacaklar. Hollanda’nın eski Başbakanı Rutte’nin de Nato Genel Sekreteri olarak belirlendiğini dikkate alırsak, Avrupa Birliği içinde Doğu Avrupa ülkelerinin kendilerini ne derece temsil edildiklerini hissettikleri konu olacak. Ukrayna – Rusya savaşı devam ettikçe bu durum Avrupa Birliği içinde gündemde kalacak gibi görünüyor.

Kalın sağlıcakla,

Kaya Turan Koçak