“Hoş geri geldiniz” diye karşıladı bizi, Kazakistan’daki rehberimiz. Ne güzel ne sıcak bir karşılamaydı; içimiz ısınıverdi hemencecik orada. Tabi aynı zamanda burnumuzun direği de sızladı. Öyle özlemişiz ki böyle içten, samimi karşılanmayı…
8 günlük Özbekistan ve Kazakistan seyahatimiz tıpkı geçmişte, tarihin içinde yolculuk yapmak gibiydi. Urgenç, Hifa, Buhara, Semerkant, Taşkent, Türkistan, hepsi ayrı güzeldi… Birçok yerde heykelden develerin sıra sıra dizilmeleri, Kervansaraylar, ipek yolu, muhteşem ötesi mimarileri, el sanatları, rengarenk tonları ile çinileri, pazarlarında onca insan olmasına rağmen sessizliklerine şahit olduğumuz çok özel bir geziydi. Şunu gönül rahatlığıyla diyebilirim ki, ziyaretimiz gayet verimli geçti. Heybemize o kadar güzel anılar biriktirdik ki, birçok güzel insanı da hayatımızın içine dâhil ettik. Bu noktada herkese ata yurtlarını, topraklarını ziyaret etmelerini öneriyor, içtenlikle tavsiye ediyorum.
……….
Bu konuya değinmesem olmazdı…
Geçtiğimiz günlerde Hollanda futbol takımı Ajax ile İsrail futbol takımı Maccabi Telaviv arasında bir futbol maçı oynandı. Maç öncesi Maccabi taraftarları takımlarını desteklemek için İsrail’den geldiler, hatta koruma ekipleri Mossad ile. Buna neden gerek duydular açıkçası merak ediyorum? Hollanda’daki yetkililer bunu sorguladı mı acaba? Bu taraftarlar, maç öncesi ve sonrası Amsterdam’da birçok mekânda taşkınlık çıkartıp, evlerde asılı olan bayrakları çekip kopardılar, pencereleri taşladılar, insanlara sataşıp, kışkırtıcı sloganlar atarak, şehre ve insanlara zarar verdiler.
Ajax 5 gol atarak, Maccabi futbol takımını ve taraftarlarını geldikleri yere geri gönderdi. Bir Feyenoordlu olarak Ajax’ı da ayrıca tebrik ediyorum!
Ancak gelenler arkalarında, yağmaladıkları sokakları, zarar verdikleri Amsterdamlıları bir de ülkeyi gereksiz meşgul eden söylemler ve davranışlar bıraktılar.
Ne acı ki Amsterdam yetkilileri kendi vatandaşlarına sahip çıkamadığı gibi, hükûmet tarafından genelleme yapılarak bir grup da hedef gösterildi.
……….
“Siyaseti önemsemeyen Müslümanları, Müslümanları önemsemeyen siyasetçiler yönetir” demiş rahmetli Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Hocam.
Kendi gündemimizin gidişatını yalan yanlış haber servis ederek, olayları saptıranların ve bu olayları diline dolayıp, Müslümanları köşeye sıkıştırmak isteyenlerle meşgul etmemeliyiz. Biz Müslümanları yalan, yanlış, yanlı haberleri ile meşgul etmelerine izin vermemeliyiz. Biz kendimiz gündem oluşturup, bunun üzerinden ilerlememiz gerekiyor. Biz her daim mağdurun, mazlumun yanında olup, onların sesi olmalıyız. Amsterdam’daki yaşanan vahim olaylar Müslümanların üzerine damgalanmak istenirken dünyanın öbür ucunda hâlâ soykırım devam ediyor…
……….
Hollanda hükûmeti “camilerde, derneklerde verilen dini eğitimlerden, sosyal etkinliklerden dolayı cami ve dernekleri ödüllendirmeli” diye düşünen tek kişi ben değilimdir diye düşünüyorum.
Neden mi? Camide, eğitim merkezlerinde, derneklerde verilen dinî eğitimler, sosyal etkinlikler Hollanda hükûmetinin de işine gelmesi gerekiyor. Çünkü burada verilen eğitimlerle; çocuklarımız, gençlerimiz, yetişkinlerimiz, yaşlılarımız, kısaca tüm eğitim gören, sosyal etkinliklerde bulunan insanlar topluma faydalı birer birey oldukları gibi, bu tür yerlerdeki yapılan harcamalar insanların kendi ceplerinden çıkıyor. Bence hükûmet hafta sonu okulları, merkezleri denetlemekten ziyade para yardımı yapmalı!..
……….
“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!”
Nasıl bir zihniyet taşıyorsun ki 82 yaşındaki kendi hâlinde yaşlı başlı, ihtiyar bir kadını darp ediyorsun ve bu hakkı kendinde görebiliyorsun? Tabi Hollanda’yı yöneten yetkililer her fırsatta azınlıkları hedef alıp, hedef gösterirse olacağı bu ve buna benzer şeyler.
Buradan Cemile Telli teyzenin ellerinden öperek kendisine ve sevdiklerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Tekrarlıyorum; bu ve bu gibi olanların yaşamasındaki en büyük nedenlerden biri tabi ki aşırı sağcı; azınlıkları, özellikle Müslümanları hedef hâline getiren, topluma nefret tohumları eken Wilders’ın rolü çok büyük. Bu insan neden bu kadar kin ve nefret kusuyor acaba? Acaba kaç defa bir Müslümanla bir araya gelip, sohbet etti? Ya da kaç defa Müslümanların etkinliklerine katıldı? Kaç defa Müslüman biriyle demokratik bir şekilde herhangi bir konu hakkında konuştu veya fikir alışverişinde bulundu?
……….
Baba çocuğuna sormuş: “Kızım sizin okulda Hristiyan, Müslüman, Yahudi, Ateist var mı?” diye. Çocuk da babasına tarihsel bir cevap vermiş; “Baba bizim okulda sadece çocuklar var” demiş…
Şairin de dediği gibi, “Keşke dünyayı çocuklar yönetse!”
Havva Koç —◄◄