Değerli okuyucular ve özellikle gençler!
Size bir müjdem var… Hani insanlarda başarı, kurtuluş hayâlleri var ya… Hedefe varma, maksadı gerçekleştirme beklentileri var ya… İşte gerçek kurtuluşu sağlayacak bir müjde…
Bu müjdeyi Kur’an veriyor… Kur’an bir şey diyorsa o haktır. Kur’an’ın hükümleri, ölçüleri, dedikleri mutlak doğrudur… Kur’an’ın haberleri de öyle… Kur’an insanlara bir müjde veriyor; “Arınan (tezakkâ) ve Rabbinin adını anıp namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.” (A’la 87/14-15)
Bu temizleme/arındırma maddî değil manevî temizlik, nefsi veya kalbi arındırmak (tezkiye etmek) manasındadır.
‘Tezkiye’; sözlükte; artırmak, fazlalaştırmak, temizlemek (tezkiye etmek), arındırmak (pak etmek), malının zekâtını vermek demektir. (el-İsfahânî, R. el-Müfredât, s: 313)
Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Allah temizdir temizliği sever.” (Tirmizî, Edeb/41 no: 2799) Allah’ın sevdiği temizlik hem maddî, hem de manevîdir diyebiliriz. İslâm beden ve elbise temizliğini emrettiği gibi, kalp ve nefis temizliğini (tezkiyeyi) de emretmiştir.
Kur’an nefislerin/kalplerin tezkiye edilmesinden (arındırılmasından) bahsettiğine göre onların kirlenmesi de söz konusudur.
Kur’an nefsin kirlendiği söylerken, nefsi arındırma (tezkiye etme) yollarını da göstermiştir.
Tezkiye ibadeti, diğer ibadetler gibi kişiseldir. Kimse kimsenin günahından sorumlu olmadığı gibi, kimse kimsenin yerine arınma (tezkiye) olayını yapamaz. Herhangi birinin bir başkasını tezkiye etmesi, günahlarından, kalp kirlerinden arındırması söz konusu değildir.
Belki âlimler, davetçiler, anne-babalar, öğretmenler (hocalar), rehberler hitap ettikleri kişilere bu konuda yol gösterebilirler.
Nefsini tezkiye eden; ne Allah’a bir şey vermiş olur, ne de kullarına bir şey kazandırmış olur. Kendi felahı (kurtuluşu) için çalışmış olur.
Tezkiye (arınma) genellikle üç yerde olur.
Birincisi kalpte: Yürekler küfür (inkâr), şirk (Allah’a eş koşmak), nifak (münafıklık), günaha meyil, kötü niyet, aşırı hırs ve tamah ile kirlenir. Bunlar aynı zamanda yüreği işgal ederler. Kalbi bunların işgalinden kurtarmak bir anlamda onu temizlemektir (tezkiyedir).
Kalbin temizliği; dünyevî ilişkiler boyutundan, diğer insanlara karşı kötülük, nefret, haset (olumsuz kıskançlık), kin ve düşmanlık gibi olumsuz duygulara kalpte yer vermemeye; aksine iyilik ve hoşgörüyü ilke edinmeye, kalpte Allah sevgisini ve korkusunu azaltacak her şeyden uzak durmaya kadar geniş bir alanı kapsar. (Heyet, İlmihal-İman ve İbadetler, 1/184)
İşlenen hata ve günahlardan tevbe etmek de tezkiyedir. Günahlardan pişman olup onları terk etmek (tevbe), Allah’a yönelmek (inâbe) ve günahların affını isteme (istiğfar) en önemli arınma imkânıdır.
İkincisi nefiste: İnsan dünyaya tertemiz bir fıtratla (yaratılışla) gelir. Bu temiz fıtrat İslâm gerçeğini anlamaya, inanmaya ve gereğini yapmaya, iyi insan olmaya uygundur.
Ancak insan âkil-bâliğ (ergen) olduktan sonra kendi yaptıklarına ve tercihlerine bağlı olarak ya bu temiz fıtratı aynen korur, ya da onu kirletir. (Bkz: Şems 90/7-10) Bazı kalpler katılaşır ve taş kesilir (Bakara 2/74), hatta paslanır. (Mutaffifin 83/14)
Kur’an nefsin kirlenmesinden bahsediyor: “Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (korkup sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran (tezkiye eden) kurtuluşa ermiştir.” (Şems 90/7-9)
Ve arkasından da bir uyarıda bulunuyor: “Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.” (Şems 90/10)
Çeşitli sebeplerle kirlenen nefsi ve kalpleri temizlemek, arındırmak (tezkiye etmek) gerekir. Bu da hem günahlardan, sefil duygulardan, çirkin zevklerden uzak durmakla, hem de olgun davranışlarla, yani güzel ahlâkla, insanlarla ilişkilerinde dürüst, ciddi, adaletli olmakla, iyilik sever ve merhametli olmakla sağlanır.
Unutmamak gerekir ki günahlar gibi kötü davranışlar (ahlâk) da nefsi kirletir.
Üçüncüsü dilde: Bir kimse yalan söylüyor, dedikodu veya müzevirlik yapıyorsa, başkasına iftira ediyorsa; bu kimse hem nefsini kirletmiş olur, hem de dilini…
Bir kimse çirkin, boş, ayıp, seviyesiz, pis sözler kullanıyorsa, çeşitli şekillerde sövüp sayıyorsa, (Anadolu deyimiyle) küfrediyorsa; bu da onun ağzını kirletiyor demektir.
Ağzı bu tür kirlerden arındırmanın yolu bunları terk etmektir. Ağzı abdestle, Kur’an okumakla, Allah’ı anmakla (zikretmekle), tatlı ve doğru sözlerle tezkiye etmek (arındırmak) mümkün… Allah diyen, Kur’an okuyan, “lâ ilâhe illallah” diye ağızlara bu gibi kirler, çirkinlikler yakışmaz.
Tezkiye (arınma) ibadetinde üç özne söz konusudur:
Bir; Allah (cc): Mutlak tezkiye O’na aittir, dilediğini tezkiye eder. “Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Hayır! Allah, dilediğini temize çıkarır ve kendilerine kıl kadar zulmedilmez.” (Nisâ 4/49)
Ancak O (cc) arınmak isteyeni, tezkiyeye gönlü olanı, “tezkiye olunuz” davetini kendi iradesiyle kabul edeni veya hak edeni tezkiye eder (arındırır). Ya da arınmasının önünü açar.
Allah tarafından yapılacak son tezkiyenin Hesap gününde olacağı unutulmamalıdır.
İki; Peygamber (sav): Kullara ulaşmasında elçi olduğundan dolayı tezkiye Peygamber’e de nisbet edilir. Mesela Kur’an’da; “Onları temizlemek için mallarından sadaka al…” (Tevbe 9/103) deniyor.
Rasûlullah (sav) kendisine verilen peygamberlik misyonu ile, vahiy (Kur’an) ile, davet ettiği ilâhi arınma imkanlarıyla, mükemmel kulluğu ve örnek ahlâkıyla dileyenlerin tezkiye olmalarına sebep olur.
Üç; kulun kendisi: Kişinin bunu emek vererek, gayret göstererek kazanmasından dolayı ona nisbet edilir. (Şems 91/9da olduğu gibi) İnsan kendi aklı ve özgür iradesiyle hidâyeti seçer ve İslâm’ın sunduğu imkânlarla (sâlih amellerle) tezkiye olur. Demek ki tezkiyede kulun isteği, serbest iradesi ve çabası önemlidir.
Kul arınmayı ister ve tezkiyenin araçlarını devreye sokarsa; işte o zaman Allah (cc) ona tezkiyeyi kolaylaştırır. Çünkü insan tezkiye olmayı istemiştir.
Tezkiye olmakla (arınmakla) insanın dünyada keremi (değeri) artar, günahlarının affını sağlar, sevap kazanır, Âhirette de karşılığını alır.
Yılın her gününde bu sayılan imkânlara tezkiye olmak, özellikle tevbeyi çok yaparak kalbi/nefsi kirlerden arındırmak mümkün… Zira insan yılın her gününde ve yeryüzünün neresinde olursa olsun Allah’ın kuludur ve sorumludur.
Bununla beraber Ramazanda arınmak daha da kolay ve güzel. Ramazan’ın müjdecisi Recep ve Şaban ayları yaklaşıyor. Bu günleri fırsat bilip kulluğunu hakkıyla yapmaya, tezkiye ibadetiyle arınmaya, iyi bir insan/Müslüman olmaya çalışanlara ne mutlu… Çünkü arınmak güzeldir, gereklidir ve Müslüman için kurtuluştur, çünkü nihâi mutluluktur. Ve en başta söylediğimiz müjdedir. Kur’an diyor ki:
“… Kim arınırsa (tezkiye olursa) kendi yararına arınmış (tezkiye olmuş) olur.” (Fâtır 35/18)
H. Kerim Ece —◄◄