Hollanda basınını yakından takip ettiyseniz Amsterdam’da yaşanan olaylardan sonra günlerce gündemdeki konu Faslılar, entegrasyon ve ırkçılık idi. Hatta kabinede bile bazı bakanların kullandığı ırkçı dilden dolayı, NSC (Nieuwe Sociaal Contract) milletvekili ve Toeslagen skandalı için göreve gelen Faslı Bakan Nora Achahbar görevinden istifa etti. Ardından da hükûmet üyelerinden ırkçı bir dilin kullanılmadığına dair açıklamalar geldi. Daha ilginci ise NSC hükûmette kalmaya devam ediyor. Yani neresinden bakarsanız bakın, Müslüman yabancılara dönük çifte standartlı tutum her geçen gün kendini daha da belli ediyor.
Dilerseniz bir de konunun Müslümanlar cephesinden bakmaya, biraz özeleştiri yapmaya çalışalım. Malum ülkenin malum taraftarları gelince, basının sürekli olarak Faslı gençler olarak lanse ettiği bir grup, basının diyorum çünkü, yüzleri kapalı bu gençler tespit edilip Faslı oldukları da sonradan deşifre edildi. Sonra da kendilerine iki hafta süre verilerek, polise gitmeleri aksi hâlde televizyonda deşifre edilecekleri söylendi. Buradan yola çıkarak malum siyasi partiler de Hollanda çifte vatandaşı olan bu gençlerin vatandaşlıklarını sorgulamaya başladılar.
Özeleştiri…
Gelelim iğneyi kendimize batırmaya. Kendimize derken böyle saçma sapan eylem yapanlarla kendimi hiç bir zaman bir tutmasam da ama bakın, bir Bakan ırkçı cümlelere maruz kalarak istifa etti. Kendisine doğrudan edilmese bile aidiyet duyduğu grubun getirdiği sıkıntılardır bunlar. Biz de bu aidiyete bakarak diyoruz ki: O taraftarların Amsterdam’a geleceğini bilerek hazırlık yaptınız, onlar da Müslümanlara hakaret ederek ekstra tahrik de ettiler, peki siz bir Müslüman olarak saldırarak Gazzeli, Hollanda’daki ve dünyadaki Müslümanlara pozitif bir katkı mı sağladınız, yoksa tamamıyla Gazzelilerin acılarını bahane ederek tatmin olan sadece kendi nefsinizi mi?
Çünkü çok kolay önünüze bir kaç kişiyi alıp tekme atmak, üstelik doğrudan sonucunu da gördüğünüz için nefsiniz bundan maksimum haz almıştır kesin. Ya ben artık iyice sıkıldım biliyor musunuz? Bir Fas maçı olduğunda Fransa’da, Belçika’da Hollanda’da ortalığı holiganlar olarak yıkanlardan gına geldi artık. Binlerce çok samimi tertemiz Faslı kardeşlerimizin çabası, yine o grup içinden çıkan densizlerin yüzünden ortada ne doğru düzgün bir Faslı Müslüman imajı ne de bütün Müslümanların imajı kalıyor.
Bu maceraperestlerin tek amacı inanın kişisel tatminden başka hiç bir şey olamaz. Bunun sebebi, Müslümanların uğradığı ayrımcılık ve ırkçılık asla değil, sadece ve sadece kişisel maceraperest tatmin. Eğer amaç olarak yeryüzü mazlumlarına hizmet etmek ve tam bir maceraya girmek istiyorsan; işini mükemmel yapacaksın, verdiğin sözü tutacaksın, sana kötü davransalar bile iyilik yapmakta ısrar edeceksin, “yeryüzü Müslümanlarının daha da gelişmesi için neler yapabilirim?” diye bilgi olarak kendini geliştireceksin, bilgini paylaşacaksın. Sadece Allah Rasulu’nun ismini duyunca salavat getirmekle bu işler olmuyor, aynen O, İslam’ı nasıl yaşadıysa O’nun gibi yaşamakla oluyor. Ortada tarihten gelen muazzam örnekler var, bunlara bakılmıyor? Çünkü eğer buna bakılırsa bu ferdi bir değişim istiyor, çaba istiyor, elini taşın altına koymak istiyor. Siz hiç Rasulullah’ın ve ashabının Mekke’deyken, sokak gösterileri yaptıklarını, Bizans’ tan, Sasani’den yardım istediklerini, kendilerine zulüm edildiğini şikayet ettiklerini, milletler arası topluluklardan (sanki varmış sayalım) yardım istediklerini okudunuz mu? Mekke’ ye gelenlere her hac döneminde Darün Nedve idaresini şikâyet ettiklerini siyer kaynaklarında okudunuz mu? Yok, hiç biri yok.
Dedim ya aynı filmi bu yaşıma kadar defalarca izlemekten ben usandım ve özelde çok samimi çaba gösteren Faslı kardeşlerime Allah güç ve sabır versin diyorum. Yeryüzündeki bütün Müslümanlara da artık zihinsel bir değişim yapmaları gerektiğini bunu aşağıdaki örnekle anlatmak istiyorum. Örneğin de maksadı sadece ve sadece üretmek.
Kim Vakfı
İstanbul’da tarihî yarımadada, Süleymaniye, Aya Sofya, Sultan Ahmed gibi camilerde 200 camii gönüllüsü, dileyenlere ve onların dillerinde İslam’ı anlatıyorlar. Ben de bir kaç kez denk gelmiştim. Şu ana kadar 37.000 kişiye ulaşmışlar ve son 1 yılda 845 kişinin İslam’la şereflenmesine vesile olmuşlar. Sadece Ekim 2024 ayında 2700 kişiye İslam tanıtılmış. İslam’la şereflenmek tabiri de çok hoş bu arada. Gönüllü seçerken, eğitirken ve ilgilenirken çok profesyonel bir yöntem uyguluyorlar.
Hollanda’da Açık Camii günlerinde uygulanan sistem, İstanbul’da günlük olarak uygulanıyor. Tahmin edersiniz ki, İslam’ın tanıtılması için de herhâlde bundan daha uygun bir yer olamazdı.
Youtube Bekir Develi’nin kanalında Kim Vakfı olarak yazarsanız söyleşinin tamamını izleyebilir Instagram’da ise Kim Vakfı’nı takip edebilirsiniz. Vakıf ile irtibata geçip Hollandaca Kur’an istemeleri hâlinde bize ulaşabileceklerini de kendilerine ilettim.
Ergün Madak —◄◄