Almanya’da 2023 yılının en kötü kelimesi olarak “tersine göç” (Remigration) kelimesi seçildi. Kelimenin aşırı sağcılar tarafından göçmen kökenlileri zorla sınır dışı etme eylemini normalleştirme amacıyla kullanılan bir terim olduğu belirtildi.

Alman Dili Cemiyeti (GfDS) “Tersine Göç”ü (Remigration) 2023 yılının en kötü Almanca kelimesi olarak  seçti. Cemiyetin Jüri Sözcüsü ve Dilbilimci Constanze Spieß, pazartesi günü Marburg’da yaptığı açıklamada, “tersine göç” kelimesinin aşırı sağcılar tarafından göç geçmişi olan insanların zorla hatta topluca sınır dışı edilmeleri taleplerini ifade etmek için kullandıkları “sağcı bir mücadele terimi” ve “bir güzelleme” olduğunu söyledi.

AfD’nin stratejilerini çevreleyen tartışmalar göz önüne alındığında, yılın en kötü kelimesi seçilen “tersine göç”ün yeni bir terim olmasa bile oldukça güncel olduğu belirtildi. Jüri, aslen göç ve sürgün araştırmalarında kullanılan ve Latince “geri göç etmek” anlamına gelen “remigrare” kelimesinden türetilen bu terimin, sağcılar tarafından insanlık dışı sınır dışı etme ve geri gönderme uygulamalarının mahiyetini örtbas etmek için “kasten ideolojik olarak benimsendiğini” ve bu doğrultuda yeniden yorumlandığını vurguladı.

Spieß, 1991’den beri “yılın en kötü kelimesi” seçimi ile dilin kötüye kullanımı konusunda bir farkındalık oluşturmayı amaçladıklarını belirterek, bu seçimi yıl içerisinde vatandaşlardan gelen öneriler doğrultusunda yaptıklarını ifade etti. Bağımsız ve gönüllü olarak yürütülen çalışmanın jürisinde dört dilbilimci, bir serbest gazeteci ve bu yıl konuk jüri üyesi olarak CDU’lu siyasetçi Ruprecht Polenz yer aldı.

AfD’nin Gizli Toplantısında Tartışılmıştı

Geçen haftadan bu yana Almanya’da gazete manşetlerinde sıkça karşılaştığımız bu terim, radikal sağcıların 2023 Kasım ayında Potsdam’da gerçekleştikleri ve geçen hafta ortaya çıkarılan bir toplantının ana maddesini oluşturuyordu. Almanya’da yabancı ve Müslüman karşıtı politika ve söylemleriyle bilinen Almanya için Alternatif Partisi (AfD) politikacıları, Avusturyalı aşırı sağcı “Kimlikçilik Hareketi”nin eski başkanı Martin Sellner ve CDU’dan bazı isimlerin yaptıkları gizli bir toplantıda “tersine göç” konusunu tartıştıkları ortaya çıkmıştı. Medyaya yansıyan haberlerde, katılımcıların gizli toplantıda Alman vatandaşlığı olanlar da dahil milyonlarca yabancı kökenlinin Almanya’dan nasıl sınır dışı edileceği planı üzerine görüştükleri bilgisine yer verilmişti. Geçtiğimiz hafta sonunda Berlin, Potsdam ve diğer şehirlerde on binlerce kişi sağa karşı gösteriler düzenledi.

Ancak “tersine göç”teriminin güncel tartışmalardan önce de, 2023 aralık ayında yılın en kötü kelimesi için yapılan öneriler içinde hâlihazırda yer aldığını hatırlatan Jüri sözcüsü Spieß, Kimlikçilik Hareketinin 2016’dan bu yana bu terimin yeniden yorumlanmasıyla ilgili çalışma yürüttüğünü belirterek, bunun harekete ait metinlerde de görülebileceğine işaret etti.

Jüri tarafından yapılan açıklamada, aşırı sağın “toplumun merkezinde bir uzlaşma zemini bulmak için” başlangıçta daha az “gürültü çıkaran” bu tür kelimeleri kullanma stratejisinin yeni bir şey olmadığı, “sözde zararsız ve güzelleyici ifadelerin genel kullanıma nüfuz etmesi ve yayılmasının göç politikası söyleminde sağ popülist ve aşırı sağcı pozisyonların normalleştirilmesine doğru bir kaymaya yol açtığı” tespitine yer verildi.

“Aşırı Sağ Kamusal Söylemi Ele Geçirmek İstiyor”

Entegrasyon ve Göç Uzman Konseyi (SVR) Başkanı Hans Vorländer, “tersine göç” kelimesinin yıllar önce Yeni Sağ olarak adlandırılan aktörler tarafından sınır dışı edilmenin bir kılıfı olarak kullanıldığında masumiyetini yitirdiğini kaydetti. Bu kelimenin yaklaşık on yıldır göç araştırmalarında, özellikle de insanların Almanya’dan gönüllü veya zorla ayrılmalarını tanımlarken neredeyse hiç kullanılmadığı belirtildi.

Vorländer, “yeniden göç” teriminin ırkçı “etnopluralizm” kavramıyla yakından bağlantılı olduğuna, bu kavramın ise “farklı etnik grupların birbirinden ayrılmasını” ifade etmek için kullanıldığına dikkat çekti. Vorländer’e göre, “aşırı sağcıların oyununa gelmemek için” her iki terimden de kaçınmak gerekiyor, zira aşırı sağcılar “demokratik anayasal düzeni kademeli olarak değiştirme yönündeki uzun vadeli hedeflerine yaklaşmak” için kamusal söylemin kontrolünü ele geçirmeye çalışıyorlar.

Yılın En Kötü Kelimesi seçiminde, 2011 yılında NSU terör örgütü cinayetlerini tanımlamak için medyada sıkça kullanılan “döner cinayetleri”, 2020’de “korona diktatörlüğü”, 2021’de “geri itme” ve 2022’de “iklim teröristleri” yılın en kötü kelimeleri olmuştu.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu