Almanya’da 100’den fazla Yahudi aydın, hükümetin Filistin bayrağını ve destek gösterilerini yasaklamasına karşı çıktı. Aydınlar polisin Filistin destekçilerine şiddetli müdahelesini “ayrım gözetmeyen bir vahşet” olarak değerlendi.

Almanya’da 100’den fazla Yahudi aydın, Alman hükümetinin ve polis kuvvetlerinin Filistin’e destek veren herkesi “Yahudi düşmanı” tanımlayarak gösterilere ve Filistin bayraklarına yasak getirmesini sert bir dille eleştirdi. Yahudi aydınlar, Alman hükümetinin ve polisin baskısını “keyfi kısıtlama” ve polisin şiddetli müdahelesini de “ayrım gözetmeyen bir vahşet” olarak değerlendirdi.

Almanya’da bir korku ortamı oluşturulduğuna dikkat çekilen açık mektupta, Yahudi düşmanlığından tutuklananlar arasında bir tutuklananlar arasında İsrailli Yahudi bir kadının, İsrail’in yürüttüğü savaşı kınayan bir pankart taşıdığı için tutuklandığına vurgu yapıldıktan sonra Almanya’da barış yanlılarının ve barışçıl gösterilerin saçma bir şekilde cezalandırıldığı ifade edildi.

“HAMAS’IN DA İSRAİL’İN DE SALDIRILARINI EŞİT OLARAK REDDEDİYORUZ”

Yahudi aydınların açık mektubunda hem Hamas’ın eylemleri hem de İsrail ordusunun Gazze’de Filistinlilere saldırısı eşit şekilde kınandı. Bildiride “Hamas’ın sivillere yönelik kasıtlı saldırılarının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. İsrail’de sivillere yönelik terör saldırılarını ve Gazze’de sivillerin öldürülmesini kayıtsız şartsız kınıyoruz. Birçoğumuzun İsrail’de bu şiddetten doğrudan etkilenen aileleri ve arkadaşları var. Gazze’de sivillerin öldürülmesini eşit güçle kınıyoruz.” ifadelerine yer verildi.

Son haftalarda, Almanya genelindeki eyalet ve şehir yönetimleri, Filistin yanlışı olduğundan şüphelenilen halka açık toplantıları yasakladı. Bu baskılar aynı zamanda “Irkçılığa Karşı Gençler” ve “Ortadoğu’da Şiddete Karşı Berlinli Yahudiler” gibi gösterileri de cezalandırıyor. Özellikle saçma olan bir vakada İsrailli Yahudi bir kadın, ülkesinin yürüttüğü savaşı kınayan bir pankart taşıdığı için tutuklandı.

Polis bu kararlara ilişkin inandırıcı bir savunma sunmadı. Yahudi grupların düzenlediği toplantıların yasaklanması da dahil olmak üzere neredeyse tüm iptaller, polis tarafından kısmen “kışkırtıcı, Yahudi karşıtı bağırışlar” yönündeki “acil tehdit” nedeniyle haklı gösterildi. Kanaatimizce bu iddialar, İsrail’e yönelik eleştirileri de içerebilecek meşru ve şiddet içermeyen siyasi ifadelerin bastırılmasına hizmet etmektedir.

@aa

IRKÇI ÖNYARGILAR GÖÇMENLERE BASKIYI ARTIRDI

Almanya’daki idarecilerin Almanya’nın her yerinde göçmen kökenli insanları hedef alarak, çoğu zaman en ufak bahanelerle sivilleri taciz ederek, tutukladıkları ve dövüldüklerine vurgu yapılan açık mektupta bu uygulamaların ırkçı önyargılardan kaynaklandığı belirtildikten sonra şu ifadeler kulanıldı:

“Berlin’in büyük Türk ve Arap topluluklarına ev sahipliği yapan Neukolln bölgesi artık polis işgali altındaki bir bölge. Zırhlı kamyonetler ve silahlı çevik kuvvet polisi sokaklarda devriye geziyor ve Filistinlilere spontane destek gösterileri ya da Filistin kimliğinin sembollerini arıyor. Yayalar kaldırımda itilip kakılıyor ve biber gazıyla saldırılıyor. Çocuklar acımasızca saldırıya uğruyor ve tutuklanıyor. Tutuklananlar arasında tanınmış Suriyeli ve Filistinli aktivistler de yer alıyor.”

Okullarda Filistin bayrakları ile kefiyenin yasaklanmasını da kınayan Yahudi aydınlar, Filistin bayrağı ve kefiyelerin kamusal alanda bulundurulmasının yasal olmasına rağmen, polis şiddetine ve tutuklamalara dayanak teşkil ettiği bildirildi.

ALMAN ELİTLER NEDEN SUSUYOR?

Bu sivil hak ihlallerinin, Almanya’nın kültürel elitleri arasında pek bir tepkiyle karşılanmamasının da eleştirildiği açık mektupta, kültür kurumlarının, İsrail-Filistin çatışmasını konu alan oyunları iptal ettiği böylece, İsrail’in eylemlerini eleştirebilecek veya bizzat Filistinli olan kişilerin konuşma hakkını ortadan kaldırarak kendilerini susturmaya çalıştıkları çıklandı.

Bu politikanın insanlarda gönüllü otosansür, korku, öfke ve sessizlik iklimi oluşturduğuna dikkat çekilen açıklamada bütün bu yapılanların “Yahudileri koruma ve İsrail devletini destekleme bahanesiyle” yapılması da eleştirildi.

@aa

“YAHUDİLER OLARAK ALMANYA’NIN ŞİDDETİNİ REDDEDİYORUZ”

Almanya’daki Yahudi aydınlar ülkede oluşan bu “ırkçı şiddet”e gerekçe olarak Yahudilerin korunması bahanesini reddettiklerini de ilan ettikten sonra “Arap, Müslüman ve özellikle Filistinli komşularımızla tam dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Önyargılı korku içinde yaşamayı reddediyoruz. Bizi korkutan şey, Almanya’da hakim olan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı atmosferinin, zorlayıcı ve paternalist bir Yahudiseverlik ile el ele gitmesidir. Özellikle İsrail Devleti’ne yönelik her türlü eleştiriyi anti-Semitizm ile özdeşleştirmeyi reddediyoruz.” denildi.

Gazze’ye yönelik şiddet içermeyen direnişin çoğu biçimi bastırılırken aynı zamanda şiddet ve korkutma eylemleri de gerçekleştiriliyor: bir sinagoga molotof kokteyli atılıyor; Yahudi evlerinin kapılarına çizilmiş Davut Yıldızları. Bu haksız Yahudi karşıtı suçların nedenleri ve failleri hâlâ bilinmiyor.

YAHUDİLER ZATEN TEHLİKE ALTINDAKİ BİR AZINLIKTIR

Açık mektupta, Yahudilerin zaten tehlike atında olan bir azınlık olduğuna vurgu yapıldıktan sonra Gazze’de hayatını kaybedenlere üzülme hakkını dile getirmenin de yasaklanmasının, Yahudilerin korunması anlamına gelemeyeceği de ifa edildi. Açık mektupta “Ancak ayan beyan olan şey şudur: Almanya’nın Gazze’de hayatını kaybedenlerin yasını açıkça ifade etme hakkını reddetmesi Yahudileri daha güvenli hale getirmemektedir.”

@aa