Öldürmeyeni Allah öldürmüyor!

Ailenin onayını almadan hastanın yaşam fişini çeken hastane doktoru, “Artık hastayla vedalaşabilirsiniz. İki saate kadar hasta ölecek” demesine rağmen Mustafa Ezgin adlı hasta iki haftadır hayata tutunabilmek için mücadele veriyor.

Nefes darlığı şikâyeti ile hastaneye giden 65 yaşındaki Uşaklı Türkiye kökenli Mustafa Ezgin, bazı tedavilere karşılık veremediğini, hasta durumunun belirsizlik içerisinde olduğunu ve kanser teshisi  konularak hastanın yaşam fişini ailesinin onayı olmadan çektiler.

Uşaklı aile artık ümitlerini Türk doktorlarına bağladılar…

Türkiye’den gelecek olan Ambulans uçakla naklinin yapılmasını istiyorlar. Hasta nakli için gereken evrakları tamamlayan Ezgin ailesi bir an önce ambulans uçağın geleceği günü bekliyorlar.

Hasta Mustafa Ezgi’nin oğlu Süleyman  Ezgin, gazetemize  yaptığı açıklamada babasının başından geçenleri şöyle anlattı:

“Daha önce hiçbir rahatsızlığı olmayan babam Mustafa Ezgin nefes darlığı şikâyeti ile 4 Aralık’ta doktora başvurdu. Doktor babamı acil servise yönlendirdi ve sağ akciğerinin tükendiğinden şüphelendiğini söyledi. Bizde Den Haag’da bulunan Haga Ziekenhuis’a başvurduk. Burada yapılan tetkiklerde sağ akciğerde sıvı biriktiğini söylediler ve bu sıvıyı boşalttılar ve sonrasında eve gönderdiler. Durumu kötüleşince 6 Aralık’ta tekrar acil servise başvurduk ve burada bize sağ akciğerde tekrar sıvının biriktirdiğini ve bunun da büyük bir ihtimal akciğer zarı kanserine yol açtığını söylediler ve acil olarak odaya naklettiler.

Geçen iki haftada hiçbir teşhis koyamadılar ve en son zatürre olduğunu söylediler ve sadece katater ile sıvıyı boşalttılar. Bu süreçte alınan sıvıyı analize göndermenin dışında hiçbir araştırma yapmadılar. PET ’de çekilmedi maalesef. Sıvı kanla karışık olduğu için durumu kötüye gitti. Doktorların bu süreçte tek söylediği “hızlı teşhisin önemli olmadığı, doğru teşhisin önemli olduğu” idi.

En son 21 Aralık’ta durumu kötüleşip, şoka girince hem kanamayı durdurmak  hem de tam teşhis koyabilmek için ameliyata aldılar. Ameliyatın sonucunda şüphelendikleri gibi akciğer zarı kanseri olduğunu söylediler ama hangi tür olduğunu bilmediklerini, zaten iyileşme şansının olmadığını belirtip, itirazlarımıza rağmen fişini çektiler. “İki saate kadar ölür, vedalaşın” dediler.

Ama Allah’ın takdiri, babamız iki haftadır hayatta ve mücadele ediyor ama resmî olarak fişini çektikleri için hiçbir tıbbı müdahalede bulunulmuyor. Hatta bizden habersiz katateri de çıkarttılar. Sonradan öğrendiğimize göre bir doktorun uygulamak istediği tedaviyi, “uğraşma nasıl olsa ölecek” diye engellemişler. Bu geçen iki hafta zarfında babamın durumu gittikçe kötüleşti ve çok kilo verdi. Doktorların söylediği genel durumunun yetersiz olduğu ve kemoterapi veya imünoterapiyi kaldıramayacağı bundan dolayı da hiçbir tıbbı müdahalede bulunulmuyor. Bu adam 4 hafta önce hastaneye kendi kullandığı araç ile geldi ve bu sürede hiçbir teşhis koyamadıkları gibi tıbbi yardımı kestikleri için durumu daha da kötüleşti ve şu anki durumu teşhis koyamadıkları için kendileri meydana getirdi. Babamız günden güne gözümüzün önünde eriyor. Doktorları bununla yüzleştirdiğimde tek söyledikleri “zaten eninde sonunda öleceği için, eve ya da bir bakım evine götürüp yatırmamızı tavsiye ediyorlar”. Uygulanabilecek bütün tedavi imkânlarını uygulamayı reddediyorlar.

50 senedir yaşadığı ve vergisini ödediği bu ülkeye sonuna kadar güvenmişti ama bu kendisine yapılan muameleyi ne kendisi ne biz hak ettik, yaşananları kabullenemiyoruz. Bütün tıbbi yardımlar kesildi, hiçbir acil yardımda bulunmayacaklar, resmen ölüme terkedildi. Hollanda gibi bir ülkede sağlık sisteminin böyle olması çok üzücü.

İki saat ömür biçtikleri babam hâlâ hayata tutunmaya çalışıyor, Allah’tan umut kesilmez ama umutlarımız azalıyor. Elimiz kolumuz bağlı ve hiçbir şey yapamıyoruz. Tek dileğimiz Allah’ın babamızı bize ve torunlarına bağışlaması. Lütfen bize yardım elinizi uzatın. Devletimizin vatandaşlarını çaresiz bırakmadığını bildiğimiz için devletimizden ve Sayın Cumhurbaşkanımızdan bize yardım elini uzatmasını rica ediyoruz.”