Dünya genelinde 200’den fazla sivil toplum kuruluşu (STK), İsrail’e Avrupa Birliği (AB) pazarında imtiyazlar tanıyan AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın derhal askıya alınması çağrısında bulundu.
Aralarında Gayrimeşru Borçların İptali Komitesi (CADTM), Uluslararası insani yardım kuruluşu Oxfam’ın da olduğu 200’den fazla STK, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB Komisyonu Başkan Yardımcı Valdis Dombrovskis, AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Roberta Metsola, AB Dönem Başkanı Belçika Başbakanı Alexander De Croo ve Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’den oluşan AB üst düzey yetkililerine yönelik kamuoyuna açık mektup yayımladı.
CADTM’nin internet sitesinde yayımlanan mektupta, İsrail’e AB pazarında birçok imtiyaz tanıyan AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın “temel unsurlar” maddeleri gereğince tarafların insan haklarına ve demokratik prensiplere saygı duyması gerektiği belirtildi.
Mektupta, İsrail devletinin insan hakları ihlalleri nedeniyle söz konusu ticari anlaşmanın derhal askıya alınması talep edilirken, İsrail’in bu ihlalleri nedeniyle AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın “temel unsurlarını” yerine getirmediğine dikkati çekildi.
“Başta sivillerin öldürülmesi olmak üzere tüm uluslararası hukuk ihlallerini açıkça kınıyor ve yetkili makamları gecikmeksizin soruşturmaya çağırıyoruz.” ifadesi kullanılan mektupta, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sonucu çok sayıda can kaybı oluştuğu, sivil altyapının yıkıldığı ve Gazze halkının büyük çoğunluğunun yerinden edildiği vurgulandı.
Mektupta, “Gazze’deki sağlık sistemi çöktü, hastaneler bombalandı ve yıkıldı, sağlık personeli öldürüldü.” ifadesi kullanıldı.
Gazzelilerin, bulaşıcı hastalık nedeniyle ölüm ve açlık riskiyle karşı karşıya olduğu vurgulanan mektupta, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu durum, Gazze’nin bombalanması ve İsrail’in gıda, su, akaryakıt, ilaç, insani yardıma erişimi engellemesi ve kanalizasyon sisteminin bozulmasının sonucu. Burada Filistinlilerin, insani haklarının açık ve iyice belgelenmiş ihlali söz konusu.”
Mektupta, İsrail hükümetinin insan hakları ihlallerinin Ekim 2023’te başlamadığı ve Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyinin, bu dönemden önce de bölgede ciddi insan hakları ihlallerinin yaşandığı sonucuna vardığı aktarıldı.
Batı Şeria’da yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin yayılmasının, insan hakları ihlalleri teşkil ettiğine dikkati çekilen mektupta, bu durumun, Filistinlilere ait özel mülk statüsündeki arazilerin ellerinden alınmasına ve zorla yerinden edilen Filistinlilerin ayrımcılığa uğramasına yol açtığı vurgulandı.
Mektupta, bu durumun ayrıca şiddet uygulayan yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin ve buna katılım gösteren İsrail güvenlik güçlerinin cezasız kalmasına neden olduğuna işaret edildi.
Yasa dışı Yahudi yerleşim yerlerinin yayılmasının Filistinlilerin hareket özgürlüğüne kısıtlamalar getirilmesine neden olduğu belirtilen mektupta, AB’nin yaptığı ortaklık anlaşmaları kapsamında, insan haklarına saygıyı temel unsur olarak değerlendirdiğine değinildi.
İsrail, AB pazarına ayrıcalıklı erişimden yararlanmayı sürdürüyor
Mektupta, bölgede insan haklarının ihlal edildiği belgelenmesine rağmen İsrail’in ekonomisinin, AB pazarına ayrıcalıklı erişimden yararlanmaya devam ettiği kaydedildi.
İsrail’in Filistin halkına yönelik muamelesinin, en azından AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın insan hakları maddelerinin ciddi ihlali olduğunun inkar edilemeyeceği vurgulana mektupta, “AB’nin İsrail’e insan haklarıyla ilgili yaptığı siyasi diyalog, savaş suçlarını ve diğer insanlığa karşı suçları engellemede etkili olmadığı görülüyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Mektupta, “Şu anda Gazze’de yaşananlar, uluslararası toplumun siyasi ve ahlaki başarısızlığının sonucudur.” ifadesi kullanıldı.
İspanya ve İrlanda şubat ayında, Gazze’ye saldırılarını sürdüren İsrail’e AB pazarında birçok imtiyaz tanıyan ticari anlaşmanın “acilen gözden geçirilmesini” talep etmişti.
@pixabay